anne cgcg: kızım şu bulaşıkları bi toplayıver.
cgcg: şimdi ders çalışmaya gidiyorum ben.
anne cgcg: peki.
kimi zaman zorla yaptırılan:
anne cgcg: kızım boş boş oturacağına git şurdan bir iki test çöz. tofıl mıdır tosun mudur * ona girecek olan ben değilim.
cgcg: öf anne yaaaaaaa ööööööööööööfffffffffff!!!
anne cgcg: söylenme de yürrrrüüüü boyunu posunu görelim. keh keh keh!!! *
cgcg: (iç ses: git ders çalışmış. 1 senedir okula gidiyorum ulan!!! hay ben bu okula da eğitim sistemine de ... )
kimi zaman zevkli olabilecek eylem:
cgcg: readingden 42 yaptım lan!!! voleheeeyyyyyyyy!!!
arkadaş 1: oooooo süper!!! e o zaman bi batak atarız bunun şerefine.
cgcg: kartlar yanında mı?
arkadaş 1: ayıp ettin!
arkadaş 2: de hadi o zaman ne duruyosunuz. yolda giderken bi de dördüncü buluruz tamam işte.
cgcg: ya o değil de ... *
deneyip deneyip yapılamayan, yapılamadığı her dakika pişmanlık yaratan ve yapılmaması durumunda sınavlarda facia yaşanmasına neden olan eylem.
(bkz: ders çalışmaya çalışmak)
(bkz: bütünleme)
yaşam boyunca her daim karşısına çıkılacak sınav kavramına karşı başarılı olmak için gereken öncelikli davranış. her önemli, gereken, faydası olan şey gibi tatsız bir iş olarak kabûl edilse de kimi zaman zorunda kalınır, başka bir seçenek de olmaz.
farkettim ki ders çalışmak deyince aklımıza ilk olarak ders "çalışmamak" geliyor. neden böyle? çünkü gerçekten de bu iki kavram karşılaştırılınca en yaygın olanı ders çalışmıyor olmak. peki bu neden böyle? çünkü yapmaya zorunlu olduğumuz her iş gibi bu da ters tepiyor, kendini bizden uzaklaştırıyor.
peki ders çalışmaya zorunlu olmayanlar, bu yolu kendisi seçmiş olanlar neden çalışmıyor? işte burada cevaplarım tükeniyor sayın arkadaşlar. ne diyeceğimi bilemiyorum adeta, ağlayasım geliyor. bir insan gerçekten ders çalışmak istiyor, bunun için planlar yapıyor, programlar hazırlıyor ve hala ders çalışmıyor, çalışamıyorsa o insanda bir sorun var demektir. ben atalet diyeyim siz "aslında tembelin teki, hayattan ne istediğini çözemeyince olsa olsa çalışıp insanlığa faydalı olmaktır diyen kendini bilmezin birisin" deyin.
deyin efendim, hiç gocunmam. benim "voheley ders çalışmam lazım annea beni sabah 9 da uyandır, bak hep söylüyorum uyandırmıyorsun yeter artık!! çalışmalıyım dostum anlıyo musun!" diye annemle kavga eden bir kardeşim var. *
ve biliyor musun dostum, o çocuk şu anda arkamdaki masada ders çalışıyor. *
öğrenciyi sıktığı halde her gün tekrar edilmesi gereken faaliyettir. öğrenci, ilgilendiği konularla ilgili dersleri rahatlıkla tekrar edebilir, bu konudaki ödevlerini üşenmeden yapabilir. ancak nefret ettiği derslerin kitaplarını masasına koymak bile istemez.
unumu elemiş, yeleğimi asmışım.. kaç senedir ne okul kalmış, ne vize, ne de final ..
öyle bir duyguydu ki; çalışırsın strese girersin, çalışmazsın belki vicdan azabı duyarsın. tam iki ucu boklu değnek.. kısacası ne yapsan olmaz. o stres mutlaka yaşanacak, sinir katsayın artacak ..
genelde öss hazırlanırken yapmakta zorlandığım ''zor lan ders çalışmak'' dediğim eylem. üniversite bir çözüm kapısı sanıyordum ama malesef. keşke öss hazırlanıyor olsaydım.
masa başında saatlerce oturarak beynine bir şeyler yükleme işlemi. o kadar aptalca, o kadar gereksiz, o kadar saçma bir eylemdir ki çoğu insan haklı olarak yapamaz ve yapanlarada inek denir zaten.
yalnız ve yalnız kendımı kandırarak çalışabılıyorum derslerıme. bu ise sadece 5 dk. sürüyor. en fazla 5 dk. sonrasında hoop bi bakmışsın kitabın, defterın uzerinde azımın suyun aka aka uyumuş, sızmışımdır.. uyandığımda bi gayret derse geri dönmeye çalışırım. ama artık çoktan başka alemlerde, başka boyutlarda fink atıyosundur. hele birde rüya görür isen ve o rüyada bi hatun var ise tekrar uyuyup tekrar aynı rüya görmek ister bu akıllara zarar bünye..
dünyanin intihardan sonra en zor yapilan ikinci seyidir. kendi kendini kaldirip masaya oturasiya kadar icinde kendinle kavga edersin. kalk artik döverim valla gibi sözler gecebilir icinizden ama o kadar zordur ki ayaga kalkip hadi ben ders calisiyorum demesi.