Başkalarının düşüncelerini kendi isteklerinin önünde tutup arzuladıklarını yapamamaktır. Ne anladık biz bu hayattan. Bir nevi başkalarının hayatını yaşamaktır.
En acısı da budur. Başka sebepler olur engeller olur yaşayamazsın tamam eyvallah ama ne derler diye hayallerinden ya da sevdiklerinden vazgeçebiliyorsun ya çok acı. Sonra pişman oluyorsun ama çok geç.
Yatağımın karşısında bir pencere var.
Odanın duvarları bomboş.
Nasıl yaşadım on yıl bu evde?
Bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden?
Ben ne yaptım?
Kimsede uyarmadı beni.
işte sonunda anlamsız biri oldum.
işte sonum geldi.
Kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım;
kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım...
Bak o işin aslı şöyle;
Sandalcının birinin ünü tüm istanbul'a "Çapkın" diye yayılır..
Eeee!.. Söylenti o ki, sandalına binen hiçbir kadının elinden
kurtulma şansı yoktur.
Bunu duyan zamanın biraz da feministi, dişli bir kadın:
— Olur mu canım öyle şey. Ben bindiğim gibi inerim.
O hırsla gider bulur sandalı ve biner:
— Çek Göksu'ya!
Çekmeye başlamış sandalcı, kürekleri..
Kadın da sandalcıyı incelemeye almış tabii..
Sandalcı kadına hiç bakmadan kürek çekerken, kendi kendine de mırıldanıyormuş..
— Derler, derler, derler!
Bir, üç, beş.. Kadın dayanamamış:
— Ne derler be adam? Ne derler?
Sandalcı kadına bakmış, bıyığını burmuş ve gülmüş:
— Valla güzelim, sen bu kayığa bindin ya! Vermesen de, verdi derler!