israil'le yaşanan olaylar vesilesiyle sadece köşe yazarlarının değil sözlük yazarlarının düştüğü ikiyüzlülük durumu için haşmet babaoğlu'nun cevabıdır.
israil saldırısının üzerinden birkaç gün geçti ve bütün tutuklular serbest bırakılıyor ya...
bizim "merkez medya"nın saldırıyı zaten yarım ağızla ve korka korka kınayan malum isimlerinin bekledikleri günler geldi.
şimdi mavi marmara eylemini suçlu çıkarmaya çalışıyorlar.
mavi marmara eylemini önlemeyen hükümete "sivil toplum inisiyatifidir diyerek işin içinden sıyrılamazsınız" diyorlar.
"orada kadınların ve çocukların ne işi var" diyorlar?
saçmalama pahasına okurlarını yanıltıyorlar.
neden peki?
cahiller mi? hayır! "ben tepkilerimi dürüstçe yazıyorum" diyorlar, sağduyudan bahsediyorlar ama yalan!
zihinlerinde çok derin yalanlar saklıyorlar.
şimdi gelin çok basit bir yoldan bunu analiz edelim!
hürriyet'te, milliyet'te, radikal'de, habertürk'te böyle yazanları gözünüzün önüne getirin ve içinizden şöyle sorun...
gemi greenpeace gemisi olsaydı...
israil komandolarının uluslararası sularda gemiye çıkıp öldürdükleri insanlar greenpeace aktivistleri olsaydı...
olaydan daha iki gün bile geçmeden aktivistleri suçlu, geldikleri ülkenin hükümetlerini sorumlu çıkartacak laflar etmeye kalkışırlar mıydı?
o gemilerde kadınların ne işi var, diye mi sorarlardı, yoksa kadın greenpeace eylemcilerinin cesaretini yücelten laflar eder ve fotoğraflarını birinci sayfaya mı koyarlardı?
ama iş israil-filistin çatışmasına gelince...
birdenbire günümüzde hem fiili olarak hem de uluslararası hukuk açısından "sivil aktivist" diye bir şey olduğunu unutuveriyor bu arkadaşlar!
israil olmasa ortadoğu'ya dönüp bakmayacaklar
"derin yalanlar" dedim ya hani...
bu unutkanlık, bu seçici körlük derin köklere dayanıyor çünkü.
gerçek şu ki...
ortadoğu'ya ruhen yabancı bunlar.
uzaklar!
hatta içten içe tiksiniyorlar o coğrafyadan!
1980'lerin ortalarından beri kalplerinden filistin'i de sildiler.
o coğrafyada israil olmasa kafalarını çevirip ortadoğu'ya hiç bakmayacaklar! (ki dünyanın en fundamentalist ülkelerinden biri olan israil'i de pek tanımıyorlar; zamanında büyükelçilikte yaşadıkları bir iki resepsiyon ve şimdi tel aviv'e yerleşmiş eski nişantaşılı bir iki arkadaşlarının yarattığı izlenimi israil'in tamamı sanacak kadar gerçeklerden uzaklar!)
son zamanlarda bir "şark sit-com'u" olarak beyrut'u seviyorlar ama hizbullah'tan uzak mahallelerini tabii..
samimiyet kırıntısı yok
işte bu yüzden...
israil'in mavi marmara'ya yaptığı baskına duydukları öfke deyim yerindeyse "diplomatik" nitelikte!
yoksa o öfkede, izlandalı balıkçıların sorunları veya kanada'nın foklara yaptığı zulüm karşısında gösterdikleri tepkideki samimiyetin kırıntısı bile yok!
bu da insana özgü, anlaşılır bir şey elbet!
üstelik çok tanıdık bir şey benim için. çoğu arkadaşım, yakınım, meslektaşım.
ama...
kendilerine söyledikleri yalanları bize dürüstlük gibi sunmalarına artık tahammül edemiyorum!