derin bir sükuneti içinde barındıran kelime

entry16 galeri0
    1.
  1. aşk

    derin bir suküneti içinde barındıran bir o kadar da anlamlı bir kelime aşk!... melankoli, hüzün, umut, sevinç, ayrılık ve daha nice soyut kelimeler bu kelimelerin hepsi tek heceli o üç harfli kelimede gizli aşk!...
    bazen büyük bir melankoli sarar tüm bedeninizi; ışık sizin için aydınlak da değil karanlıkta gizlidir. her karanlık çöktüğünde bomboş sokakların ücra köşelerinde onu beklersiniz ağlayarak, acı çekerek ve bilirsiniz ki o gelmeyecek ama beklersiniz büyük bir umut yığınıyla. zihniniz bekleme, git derken; kalbiniz onu susturuyor tüm şiddetiyle ve o gelecek diyor ne olursa olsun o gelecek. umut sizin için onun kalbinde; onun saf, temiz ve güzel kalbinde. aşk umut etmektir ve beklemektir her ne kadar acı ve gözyaşı olsada...
    bazen ağlarsınız; iç çekerek, hıçkırıklara boğularak bazense bir tebessüm edersiniz ama o tebessümün arkasında yaralı bir kalp sessiz ve gizemli büyük bir kalp var, bilirsiniz... aşk tebessümdür her ne kadar içiniz kan ağlasada sevdiğinize bir küçük tebessümdür...
    camınıza vuran her yağmur damlasını ona benzetirsiniz berraklığına, saflığına ve güzelliğine ama o yağmur damlası da eksiktir, kimsesizdir ve karanlıktır. ölüm gibi, yaşam gibi veya aşk gibi. öyle de değil mi? en güzeli yoktur, en umutsuzu da yoktur. hep bir şeyler eksiktir. siz tamamlamaya çalışsanızda o hep eksiktir. ölüm bile biraz eksiktir acı olduğu kadar. hangimiz ölmek istiyoruz? bir yarımız hep burada hep sevdiklerimizle.yaşamak, yaşamak da öyle ölen sevdiklerimizle birlikte bir yarımız, hep onlarla birlikte. onun için biz hep eksiğiz, eksik olacağız. işte aşk da böyle eksiktir bazen yarımdır belki de...
    bazen onu bir şiirin satırlarında resmedersiniz, anlatırsınız ama bir bakarsınız eksik o değil veo yanınızda değil. o zaman anlarsınız sediğinizi ve o zaman ağlarsınız, gözyaşlarınızı dökerek ve gözyaşlarınız da ağlar sizinle beraber; çığlıklar atarak, feryadlar ederek. işte aşk hayal etmektir bazen gözyaşı dökmektir ve yalnızlıktır...
    bazen onu büyük bir keyifle izlersiniz; saflığını, duruluğunu, güzelliğini ve melankolisini o da sizi seyreder; melankolinizi, acınızı, hüznünüzü ve cesaretinizi. o korkarken her şeyden ve herkesten siz ona cesaret verirsiniz, onu tamamlarsınız. işte aşk bazen sevdiğini izlemektir bazense onu tamamlamaktır, bir şeyleri payaşmaktır belki de...
    ve o iki kelime dünyadaki aşkı tanımlayabilecek onu kanıtlayabilecek iki kelime ne kadar da kirlettiler, kırdılar, incittiler, parçaladılar ve sonrada savurup bir köşeye attılar, o iki kelime. o hüzün dolu, acı dolu ve gözyaşlarıyla tamamlanmış gözlerinizle sevdiğinize bakıyorsunuz. aa söyleyemiyorsunuz bu iki kelimei ya bana inanamazsa? bir elinizle elini tutuyorsunuz diğer elinizle de onun her şeyden değerli gözyaşlarını siliyorsunuz, kalbinizi kalbinin yanına koyuyorsunuz usulca, acısını dindirmek için ve zihninizi zihninin yanına koyuyorsunuz hiç bir acıyı düşünmemesi için ve ona o 'iki kelimeyi' söylüyorsunuz. bu iki kelime ne kadar zordur ve ne kadar değerlidir. kıymetini bilene, onu yıpratıp üzmeyene. keşke herkes bu iki kelimenin ne kadar değerli olduğunu anlasa ve herkese söylenmeyeceğini bilseler. bu sevgiyi kanıtlayabilecek iki kelime. işte aşk bazen utanaçlıkla süslüdür bazene cesaretle, bazen birliktesinizdir bazen tek başınıza bazen ağlarsınız bazen gülersiniz. en önemlisi de bir insana değer verip o iki kelimeyi söylersiniz benim yazmaya bile cesaret edemediğim o ''iki kelime''.
    ve aşk bir yağmur gibidirbazen bir melodi olup gönül kulağınıza fısıldar ve siz dans edersiniz ıslanana kadar o saf ve güzel dansınızı yaparsınız; tüm içtenliğinizle ve tüm samimiyetinizle. büyük umutlarla yola çıkarsınız büyük umutlarla yola çıkarsınız büyük umutlar peşinde koşarsınız size bunu aşkın o güzel ve çekici büyüsü yaptırır. bazen afallarsınız ve gülersiniz bazen gidersiniz ve acı çekersiniz. işte aşk tanımlanamayacak kadar zor bir duygudur. ben bu kelimeyi yazılarıma sığdıramıyorum. zihnim hükmedemiyor elime ve ben yazamıyorum. zihnimin en karanlık köşesinde kalmış daha önce hiç kimsenin söyleyemediğini ben de söyleyemiyorum ve bilmiyorum. işte aşk belki de her şey'dir. sahip olduğumuz ama kanıtlayamadığımız tüm duygulardır. kim bilebilir??
    ece kscg, ece...
    2 ...
  2. 2.
  3. ölüm..

    Öldük, ölümden bir şeyler umarak.
    Bir büyük boşlukta bozuldu büyü
    Nasıl hatırlamasın o türküyü,
    Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,
    Alıştığımız bir şeydi yaşamak.

    Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok;
    Yok bizi arayan, soran kimsemiz.
    Öylesine karanlık ki gecemiz,
    Ha olmuş ha olmamış penceremiz;
    Akarsuda aks'imizden eser yok.

    (bkz: cahit sıtkı tarancı)
    3 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
    Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
    Sevmek için güzele mi bakmalı?
    Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
    Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
    Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
    Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
    Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
    Solması için gülü dalından mı koparmalı?
    Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
    Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
    Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

    Victor Hugo..
    1 ...
  7. 5.
  8. 6.
  9. ayrılık...

    Ben nice ayrılıklar gördüm ömrümce
    Kuşlar gördüm; kırılmış kolu, kanadı
    Ayrı düşmüş sevdiğinden kuşlar gördüm
    Hiç bir ayrılık bana bu kadar komadı

    Ayrılığın bir ağrıdır vurur şakaklarımda
    Ve büyür gözlerimde bir okyanus kadar
    Derinden ses verir içimde bir tel
    Sonra, birdenbire kırılır, kopar

    Yeryüzü çekilir altından ayaklarımın
    Geçer başıma çöken bir tavan gibi gökyüzü
    Durmadan çalınır kulaklarımda
    Şarkıların en hüzünlüsü

    Seni alıp uzaklara giden otobüs
    Benim üzerimden geçer hışımla
    Devrilir, bakakalırım ardından
    Bir sel gibi akan gözyaşımda...

    Artık ne yapsam boş, teselliler faydasız
    Karanlık gitgide en derinlere çeker beni
    Çaresiz, bütün sokaklarında bu şehrin
    Böyle perişan beklerim dönmeni

    Dolaşır birbirine yorgun ayaklarım
    Ellerimi koyacak bir yer bulamam
    Nereye gitsem, en koyusu acıların
    Ne yana baksam, çıldırtan bir akşam

    istemem ben bu ömrü, bu talihi istemem
    Böyle durup durup senden ayrılmak varsa
    Orada bir mezar kazılır benim için
    Ayrılığın nerede başlarsa.

    U. YAŞAR OĞUZCAN.
    1 ...
  10. 7.
  11. yalnızlık.
    sukunet hem içinizde hemde dışınızda dolaşmaya başladığında duvarlarla konuşmaya başlarsınız.

    "yanimda kimse olmadigindan degil yalnizligim, yalniz oldugumu soyleyebilecegim kimse olmadigi icin yalnizim ben..."
    (bkz: ahmet altan)
    4 ...
  12. 8.
  13. 9.
  14. 10.
  15. bekle.

    beklemek, bir asır kadar uzundur kimi zaman.
    2 ...
  16. 11.
  17. yelken.
    gözyaşlarım sevgiye
    kalbim gider yelkenliye
    bir güneş bir de ay
    aşkı dünyaya yay
    2 ...
  18. 12.
  19. minimize...*

    beklentileri mümkün olduğunca en aza indirgeyerek yaşamak...
    1 ...
  20. 13.
  21. 14.
  22. 15.
  23. (bkz: allah)

    çamura ruhundan üfleyen, ibrahime ateşi su eyleyen, musaya hikmeti resmeyleyen, isaya teslimiyeti idrak ettiren, yusufun çaresizliğine kudretini resmeyleyen, hz. muhammed'i bitimsiz bir hazine olarak bize lutfeyleyen, günlere dolan, gecelerden taşan, yüreğin bam telinden kulunu kavrayan,lütfu da hoş kahrı da hoş olan, dünyalık sevgileri pul kadar değersiz kılan yegane gerçeklik...

    allah de!!!

    susmak zaten kaderin olacaktır.
    1 ...
  24. 16.
© 2025 uludağ sözlük