derin bir suküneti içinde barındıran bir o kadar da anlamlı bir kelime aşk!... melankoli, hüzün, umut, sevinç, ayrılık ve daha nice soyut kelimeler bu kelimelerin hepsi tek heceli o üç harfli kelimede gizli aşk!...
bazen büyük bir melankoli sarar tüm bedeninizi; ışık sizin için aydınlak da değil karanlıkta gizlidir. her karanlık çöktüğünde bomboş sokakların ücra köşelerinde onu beklersiniz ağlayarak, acı çekerek ve bilirsiniz ki o gelmeyecek ama beklersiniz büyük bir umut yığınıyla. zihniniz bekleme, git derken; kalbiniz onu susturuyor tüm şiddetiyle ve o gelecek diyor ne olursa olsun o gelecek. umut sizin için onun kalbinde; onun saf, temiz ve güzel kalbinde. aşk umut etmektir ve beklemektir her ne kadar acı ve gözyaşı olsada...
bazen ağlarsınız; iç çekerek, hıçkırıklara boğularak bazense bir tebessüm edersiniz ama o tebessümün arkasında yaralı bir kalp sessiz ve gizemli büyük bir kalp var, bilirsiniz... aşk tebessümdür her ne kadar içiniz kan ağlasada sevdiğinize bir küçük tebessümdür...
camınıza vuran her yağmur damlasını ona benzetirsiniz berraklığına, saflığına ve güzelliğine ama o yağmur damlası da eksiktir, kimsesizdir ve karanlıktır. ölüm gibi, yaşam gibi veya aşk gibi. öyle de değil mi? en güzeli yoktur, en umutsuzu da yoktur. hep bir şeyler eksiktir. siz tamamlamaya çalışsanızda o hep eksiktir. ölüm bile biraz eksiktir acı olduğu kadar. hangimiz ölmek istiyoruz? bir yarımız hep burada hep sevdiklerimizle.yaşamak, yaşamak da öyle ölen sevdiklerimizle birlikte bir yarımız, hep onlarla birlikte. onun için biz hep eksiğiz, eksik olacağız. işte aşk da böyle eksiktir bazen yarımdır belki de...
bazen onu bir şiirin satırlarında resmedersiniz, anlatırsınız ama bir bakarsınız eksik o değil veo yanınızda değil. o zaman anlarsınız sediğinizi ve o zaman ağlarsınız, gözyaşlarınızı dökerek ve gözyaşlarınız da ağlar sizinle beraber; çığlıklar atarak, feryadlar ederek. işte aşk hayal etmektir bazen gözyaşı dökmektir ve yalnızlıktır...
bazen onu büyük bir keyifle izlersiniz; saflığını, duruluğunu, güzelliğini ve melankolisini o da sizi seyreder; melankolinizi, acınızı, hüznünüzü ve cesaretinizi. o korkarken her şeyden ve herkesten siz ona cesaret verirsiniz, onu tamamlarsınız. işte aşk bazen sevdiğini izlemektir bazense onu tamamlamaktır, bir şeyleri payaşmaktır belki de...
ve o iki kelime dünyadaki aşkı tanımlayabilecek onu kanıtlayabilecek iki kelime ne kadar da kirlettiler, kırdılar, incittiler, parçaladılar ve sonrada savurup bir köşeye attılar, o iki kelime. o hüzün dolu, acı dolu ve gözyaşlarıyla tamamlanmış gözlerinizle sevdiğinize bakıyorsunuz. aa söyleyemiyorsunuz bu iki kelimei ya bana inanamazsa? bir elinizle elini tutuyorsunuz diğer elinizle de onun her şeyden değerli gözyaşlarını siliyorsunuz, kalbinizi kalbinin yanına koyuyorsunuz usulca, acısını dindirmek için ve zihninizi zihninin yanına koyuyorsunuz hiç bir acıyı düşünmemesi için ve ona o 'iki kelimeyi' söylüyorsunuz. bu iki kelime ne kadar zordur ve ne kadar değerlidir. kıymetini bilene, onu yıpratıp üzmeyene. keşke herkes bu iki kelimenin ne kadar değerli olduğunu anlasa ve herkese söylenmeyeceğini bilseler. bu sevgiyi kanıtlayabilecek iki kelime. işte aşk bazen utanaçlıkla süslüdür bazene cesaretle, bazen birliktesinizdir bazen tek başınıza bazen ağlarsınız bazen gülersiniz. en önemlisi de bir insana değer verip o iki kelimeyi söylersiniz benim yazmaya bile cesaret edemediğim o ''iki kelime''.
ve aşk bir yağmur gibidirbazen bir melodi olup gönül kulağınıza fısıldar ve siz dans edersiniz ıslanana kadar o saf ve güzel dansınızı yaparsınız; tüm içtenliğinizle ve tüm samimiyetinizle. büyük umutlarla yola çıkarsınız büyük umutlarla yola çıkarsınız büyük umutlar peşinde koşarsınız size bunu aşkın o güzel ve çekici büyüsü yaptırır. bazen afallarsınız ve gülersiniz bazen gidersiniz ve acı çekersiniz. işte aşk tanımlanamayacak kadar zor bir duygudur. ben bu kelimeyi yazılarıma sığdıramıyorum. zihnim hükmedemiyor elime ve ben yazamıyorum. zihnimin en karanlık köşesinde kalmış daha önce hiç kimsenin söyleyemediğini ben de söyleyemiyorum ve bilmiyorum. işte aşk belki de her şey'dir. sahip olduğumuz ama kanıtlayamadığımız tüm duygulardır. kim bilebilir??
ece kscg, ece...
Öldük, ölümden bir şeyler umarak.
Bir büyük boşlukta bozuldu büyü
Nasıl hatırlamasın o türküyü,
Gök parçası, dal demeti, kuş tüyü,
Alıştığımız bir şeydi yaşamak.
Şimdi o dünyadan hiçbir haber yok;
Yok bizi arayan, soran kimsemiz.
Öylesine karanlık ki gecemiz,
Ha olmuş ha olmamış penceremiz;
Akarsuda aks'imizden eser yok.
çamura ruhundan üfleyen, ibrahime ateşi su eyleyen, musaya hikmeti resmeyleyen, isaya teslimiyeti idrak ettiren, yusufun çaresizliğine kudretini resmeyleyen, hz. muhammed'i bitimsiz bir hazine olarak bize lutfeyleyen, günlere dolan, gecelerden taşan, yüreğin bam telinden kulunu kavrayan,lütfu da hoş kahrı da hoş olan, dünyalık sevgileri pul kadar değersiz kılan yegane gerçeklik...