efsaneye göre;
zaman ve mekandan muaf olan bir dergahta yaşamaktaydı. rivayetlere göre gelmeden önce kaldığı dergah, dergahlar piri tarafından talan edilmiş, enkazdan bir kendisi kalmış bir de öfkesi, öyle bir öfkeki şeyhinin eteğini öpmeyecek ve tebasını isyana sürecek kadar büyük ve haklı bir öfke.
şeyhi kendisini yaratan tanrısıydı, geldiği dergahta şeyhinin ebedi mutluluğun yeri dediği cennetti. isyan edeceği zamanı beklerken o an ansızın çatmıştı ve insan yaratılmıştı hemde ruhuna tanrının itaat ve güdülenen kötülüklerle dolu nefesi sürülmüştü, talanın, kanın, gözyaşının ve acının kaynağına secde etmesi istenmekteydi. oysaki o acıların en büyüğüne secde etmiş ve kulluk etmekteydi fakat acısı katmerlenmek ve onursuzlaştırılmak istenmekteydi bu defa.
isyan bayrağı çoktan göndere çekilmişti. sanki mevlana kulağına fısıldamıştı;
-isyan et ey arkadaşım.
ve bu fısıltıya kulak verdi. isyan bayrağı en şanlı göndere çekildi. insanın sonradan devralacağı bu şanlı bayrağın altında yürümenin zamanı başlamıştı ve isyan eden dergah arsızı sürülmüştü ebedi saadetten payına da lanet düşmüştü.
ve bu defa da o fısıldadı adem in kulağına;
-ye o yasak meyveyi ey arkadaşım.
ve adem de bu fısıltıya kulak verdi. bilgi ağacının meyvesini tatmıştı artık fakat bilgi ağacının meyvesi yasaklanmıştı adem e zira o bilgilerin içinde hakikat vardı, gerçeğin perdesi aralanabilir, yaratan a isyan edilebilir ve bir yaratana ihtiyaç duyulmadan ve onun öfkesini ensesinde duymadan onurlu bir şekilde kendi ayakları üzerinde yaşayabilirdi hemde kendisini yaratana minnet bile duymadan.
ve adem ilk öğretmeni ve yol göstericisi olan dergah arsızı ile birlikte dünyanın ilk kanının ve sonu gelmeyecek olan kanın döküleceği yer olan dünyaya sürülmüştü. ama olsunmuş bir insanlığı kurtarmanın, yol gösterici olmanın bedeli ebedi saadetten sürülmekse varsın olsun, değermiş.
adem ve çocukları dünyada yerleşip palazlanmaya başlamıştır çoktan ama bilgi ağacının meyvesinin vitamini de bedenlerindedir artık ve bu nesilden nesile akacaktır. şeyh in içini bir ürperti sarmıştır çünkü isyan her daim tetiktedir ve bunun önüne bir türlü geçememektedir, yaptığı onca helaka, yok edişe, öfkeye ve gazaba rağmen artık söz söyleme sırası ademoğullarına gelmiştir ve çocuklar baba mirasını yaşatmaya çalışmaktadır öğretmenleriyle birlikte.
hakikatin sırrının asla itaatla erişilemeyeceğini anlamışlardır ve bilinmezliğe közü kapalı ve korkarak yaklaşmamalarını öğretmiştir hocaları. ve dalga dalga büyümektedirler en önde hocaları bayrağı taşımaktadır, bilmektedirler itaat ve dizçökme onların sonu olacaktır ama isyan herzaman onların onurunun koruyucusu olacaktır. çok defa eline kitap alan komutanlarla çarpıştılar ama yenilmediler ve bu amansız savaşı sürdürmektedirler halen bir gün zaferin kazanılacağı umuduyla çünkü onlar güneşi çoktan görmüşlerdi, onlar ateşin ve güneşin çocuklarıydı çünkü onlar;
şeytanın çocuklarıydı...