kürk mantolu madonna kitabının baş karakteri raif efendi'nin şu sözlerini aklıma getirmiş başlıktır; '' Onların beni anlamalarına imkan yoktu. izaat vermeye de asla mecbur değildim. ''
Anlatınca kendi açısından yükü hafifler ama anlattığı kişinin yüküne yük katar. Ben kendi içimde yaşamayı tercih ediyorum. Paylaştığımız mutluluk olsun umarım.
insanların ideolojik olarak hemen yaftalamaya açık olmasındandır.
Siyasi konuşmasan bile 3 - 5 lafını cımbızlayarak çeken insanları gördükçe içindekileri kağıda döken insandır.
sözlükle paylaşmak yeterlidir diye düşünüp derdini sözlüğe yazan insandır. dert zaten paylaşılmaz yaşanır. derdin doğasına aykırı. hayır anlatsam adam derdimi küçümser zoruma gider, yok yere öfkelenirim korkusuyla da kuşatılmışım. onu da iyi biliyorum. yazarım.
derdini paylaşacak kimsesi olmayan insan diyelim. çünkü dinleyecek olanın elinden gelmez bir çare ve bu çaresizlik uzaklaştırır zamanla. belki de anlatacak anlatsa bile anlayacak birilerinin yokluğudur canımı yakan. yardımı dokunacaklar ara ki bulasın. açıkça şunu söyleyebilirim; beni dinleyip anlayan herşeyimi anlatabildiğim ve beni olduğum gibi sevenlerin varlığı ile yokluğu arasında uçurumlar var. alışıyoruz bakalım.
her zaman olmasada çoğu zaman dahil olduğum bir duruştur. mesela şu aralar memleketimizin içinde bulunduğu karmaşa sebebiyle çok dertliyim. vatanımıza yapılan ihanetlerle ilgili çok dertliyim. geleceğimizi karartmak isteyen terör odakları yüzünden çok dertliyim. ancak istediğim kadar dertli, endişeli ve öngörülü olayım; hiçbir şeyi değiştiremeyeceğim için içime atıyorum ve huzurlu, güzel bir gelecek için dua etmekle yetiniyorum. allah şu milletin ve bu toprakların geleceğini aydınlık kılsın.