anlatarak çözümler dibine diz çöker sanır insan başlarda. anlattıkça unutulmayan dertler tekerrür ettikçe yakar içini. ama kavrulan duyguların cümlelere dizilişi o kadar basit, o kadar soğuktur ki; karşıdakini yakmayan o kelimeler de biner o kadar sıkıntının üzerine öc alma duygularıyla. kelimelerden öc almak ister derdini anlatabilsinler artık, bir çözüm olabilsinler diye. ama değişmeyen onca çıkmazı sadece hatırlatmakla, sadece aptal kelimelere basit bir konu gibi teslim olarak kişiyi daha da hiddetlendirmekle kalır onca söylem. ve susmayı denemenin zamanı gelmiştir artık. en azından o kadar sıkıntının üzerine bir de kelimelere olan nefret eklenmesin diye.
kime anlattığına göre değişir aslında. hep dediğimiz bu anlattığımın sana ne faydası olacak ki! çözebilecek misin, beni anlayabilecek misin? bazı dertlerini ulvi görenler böyle düşünür ama bazıları sadece anlatamaz, söyleyemez, çekinir bir şeylerden.sadece istedikleri kendi içlerine bir yolculuk, biraz yalnız kalmaktır. ama bunu izah ettiğiniz kişi biraz anlayışlı olmalıdır yoksa haliniz duman.
Üst üste gelip, küçük bir yığın oluşturmuş dertleri karşınızdaki insana aktaramama hali.
Hiçbir zaman, sorunu olduğunda pat diye en yakın arkadaşına, ailesine veya sevgilisine içine döken insanlardan olmadım ve olamayacağım. iyi kötü ne yaşadıysam hepsini içime içime sıkıştırıp bir daha konusunu açmamak üzere kilit vurdum. Bazen o kadar can yakıcıydı ki kendim dahi o kilitleri açamayayım diye anahtarlarını çok uzaklara fırlattım. Ama zamanla kilitler eskiyip kendi kendilerine açılmanın bir yolunu buluyorlarmış.
Ne bileyim ben o zamanlarda ihtiyacım olan şeyin karşıma bir insan alıp iki kelam etmek olduğunu? Konuşmamışım ki daha önce, anlatmamışım kimseye derdimi tasamı. Eh tamam dedim, öyle olsun. Alayım birini karşıma dökeyim içimi. Bütün sıkışmış dertleri çıkartayım yerinden, gerekirse anahtarını karşımdakine vereyim. Kolay sandım. Değilmiş. Meğersem insanın derdi dilin ucuna gelmez, boğazına boğazına geri kaçarmış. Yutkunurmuş insan boğazına kaçan derdinden ama yine de anlatamazmış. Gülen konuşan dert anlatmaya gelince lâl olurmuş.
Ne yapayım? Anlatmadım bende. Yutkuna yutkuna geri gönderdim dertlerimi. Bir daha da boğazıma takılmasınlar diye bir soğuk su içtim üstlerine.
için içini yer anlatamazsın. canından çok sevdiğin annen "oğlum ne oldu anlat hele" der anlatamazsın. koyarsın kafanı dizlerine için ağlar "boşver be annem" dersin. ananın gözünün önünde erir gidersin, haykırmak istersin ama olmaz.
Derdimi anlatırken bi anda o derdi komikleştiririm ve dert dertlikten çıkar. Hıı cık kimik dimi cinim.
Anlatamama hastalığı var bende. Çünkü hiç kimsenin beni anlayamayacağını düşünürüm nedense.
Kötüdür, çünkü hep içinize atarsınız ve içiniz de birikir. Dolduğunuz zamanda sallanmış kola şişesi gibi patlayacak yer ararsınız ve haketmeyen birisine patlarsınız.. o yüzden o duyguları bir şekilde tutmamak gerekir, anlatamıyorsanız yazın ya da ağlayın, bir şekilde zehirinizi akıtın..
denedin olmadı değil mi? anlatamadın derdini. insan insana derdini anlatamaz. dener ama beceremez, eline yüzüne bulaştırır. bir de bulaştırdığı ile kalır.