derdest

    12.
  1. izlediğim ilk üç bölümü üzerine birkaç kelam edeyim efendim. ilk defa kurtlar vadisi'nin ilk bölümlerinden sonra zevk aldım yahu bir yerli diziden. hatta diyebilirim ki, ilk defa bir diziyi bu kadar heyecanla, zevkle izledim ben arkadaş.

    dizide en dikkat çeken oyunculuklar. allah'ı var, herkes elinden geleni yapmaya çalışmış. e senaryo da güçlü olunca, güzel bir dizi olmaması için hiçbir sebep yok ortada. bilhassa hikmet karagöz, burak sergen ve orhan kılıç döktürüyor.

    en önemli yönetmen katkısı ise zeka içeren ve 'vay amk. böyle mi olmuş' dedirten flashbacklere yer vermesi. ne yazık ki türkiye'de dizi sektörü pek ciddiye alınmadığından (sinema bile alınmıyorken şaşmamak gerek gerçi) flashbackler pek de doyurucu değil ne yazık ki, çok geçmişe gidilemiyor. ancak gene de bir emekleme olarak kabul ediyoruz bunu ve geleceğe dair ümitlerimizi koruyoruz. yalnız en büyük eksik mehmet'in (orhan kılıç) hapishane hayatının çok kısa geçilmiş olması. halbuki işin bu kısmı daha uzun tutulabilseydi, suat usta ile orhan kılıç'ın yakınlaşması daha detaylı anlatılabilseydi çok daha güzel olurdu bana kalırsa. ilerleyen bölümlerde belki flashbackler vasıtasıyla bu açık kapatılabilir diyor ve geçiyoruz.

    senaryo çok iyi demiştik, bunun üzerinde duralım. mesela bir ayakkabı ustası olan orhan kılıç'ın kafka okuyan, kitap kurdu, kibar, zarif, entellektüel ama aynı zamanda da hafif mevlana öğretisi tandanslı bir birikime sahip karakter olması ve başından beri eline silah alıp maço tavırlara başvurmadan hareket etmesi, azmi çok büyük bir artıdır gözümde. bunun dışında küçük emrah ağlaklığına kaçmadan, gerçekten ''ezilen'' karakterinin çok iyi çizilmesi, zengin-fakir arasındaki uçurumların, sistemin yozlaşmışlıklarının ince ve titizlikle hazırlanmış diyaloglarla başarılı eleştirileri bir başka artı. bu bakımdan dizinin yerli ilham kaynağı vatandaş rıza olsa da dizi çok daha başarılı bana göre.

    şimdi biraz komplo teorisi tadında olacak ama bu ve benzeri dizilere bir anda neden yer verildiğini sorguladığımızda amaçlananı bulmak pek de zor değil. bizim büyük burjuvamız aydın doğan efendi belli ki star'ı gazete radikal'in tv versiyonu olarak düşünüyor. peki neden? doğan amca anladı ki bu ülkede solu yokettiğinizde dinci-gericilikle mücadele edemezsiniz, çünkü halk bağnazlığın kucağındadır artık ve birgün sizi de gelip çatının ortasından vurur bir zamanlar desteklediğiniz bu gericilik. solcular aynı şeyi yapmayacak mı? mümkün olduğu zaman hiç şüphe yok ki bizim kanımızı emenler elbet gün geldiğinde bize bunun hesabını vereceklerdir. hiç kuşkunuz olmasın ki doğan amca da bunu çok iyi biliyor. ancak aynı doğan amca akp'nin gericiliğinin karşısına çıkabilecek, onla mücadele edebilecek tek gücün ''sol'' olduğunun da farkında veya farkına varmaya başladı. ne olursa olsun, aydın doğan'ın bunu kendi çıkarları için yaptığını bilsek de bu ve benzeri televizyon yayınları bizim lehimize bir gelişmedir her açıdan. aydın doğan şu anda bilerek ya da bilmeyerek ateşle oynuyor, varsın biz de bu oyununu bölmeyelim ki bu ateş bir gün tüm kötülükleri temizleyecek kadar büyüsün, harlansın. ama neyin ne olduğunu bilmekte de fayda var elbette. yani doğan amcacığımız bunu kendi keyfinden, solcuları düşündüğü için yapmıyor, gün geldiğinde bizi de bir daha ökçeleriyle ezmekten çekinmeyeceklerdir, bunu da bilelim.

    şu veya bu şekilde, izleyin arkadaşlar bu diziyi. bu dizi reyting canavarına kurban verilmemeli.
    3 ...
  2. 20.
  3. son dönemdeki darbe girişiminden sonra haber bültenlerinde sıklıkla telaffuz edilen bir kelime. derdest anlam olarak: kaçma girişiminde olan birini yakalamak, etkisiz hale getirmek manasında kullanılır.
    2 ...
  4. 4.
  5. farsça'dan dilimize geçmiş; yakalama, tutma, ele geçirme anlamlarında kullanılan sözcük.
    2 ...
  6. 19.
  7. aynı zamanda sekizinci nesil yazar, güzel insan, kardeşim, hoşgelmiştir.
    1 ...
  8. 13.
  9. bu kelimeyi görür görmez farsça değil de ingilizce bi çağrşım uyandırıyor bende:

    ing.en dertli

    (bkz: dert)
    (bkz: derder)
    (bkz: the derdest)*
    1 ...
  10. 8.
  11. Mükemmel bir macera dizisi.. tabii olabildiği kadar, yani: şimdi bir prison break havası var bu dizide. "aman yarabbi şimdi enselenecek, offf gidiyor adam" gibi nidalar geçiyor izlerken. ama bi sonraki hamleyi %70-80 tahmin edebiliyoruz. çok zekice yazıldığını söyleyemem. en çok dikkatimi çeken nokta ise orhan kılıç'ın sesi. belki orijinal sesidir ama hiç olmamış. alışmışız aras dağlı tiplemesindeki sesine. şu anki sesi insana eski filmlerdeki ferdi tayfur'un sesini anımsatıyor.
    kısacası küçük rötüşlerle mükemmel bir dizi olacağı kanaatindeyim.
    1 ...
  12. 18.
  13. osmanlı taşra teşkilatında tımarlardaki değişikleri gösteren bir defter.
    1 ...
  14. 15.
  15. açılmış davanın devam etmekte olduğu, henüz karara bağlanmadığını anlatmak için de kullanılır.
    1 ...
  16. 11.
  17. denk geldiğim bölümü için konuşursam ilginç aforizmalar içeren bir dizi. orhan kılıç'ın ise sağır oda'dakine tezat biçimde naif bir profesör karakterini de kotarması takdir edilesi. deşersem bir sürü hata bulurum da, neyse, iyi niyeti muhafaza edelim. reyting denen canavara yem olmaması dileğiyle.

    ek: belirtmeyi unutmayalım ki, dizide burak sergen gibi bir ağır topun da olması iyi olmuş.
    1 ...
  18. 3.
  19. hukuk dilinde "görülmekte olan" anlamına gelir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük