- muhabbete bak! hacdan gelen bi tanıdığını, yakinini neyin karşıladığında yada sonrasında bi yerde, bi şekilde, hacdan geldim yorgunumla
karşılaştığında falan, adet olduğu üzre, hediye babında, eline, 'komık dindar' hesabı, 'okunmuş gazete' tutuşturduğunda, hiç durma, sen de 'essas yüzümü gören hacı!'yı yapıştır. korkma allahın selamı senin üzerinedir. korkma!
- ne var ki! yazın geldiği ya da yaz geldi haberini küçük su satmaya başlayan, sonrasında bi pıtırak gibi çoğalacak olan çocuktan almakta mevcutken... bu bahiste, çağla bademini, semada göze çarpmaya başlayan leylekleri muaf tutuyorum...home düzeyde ise, tuvalette çömmüş defi hacet ederken, tavana yakın deli dana gibi cirit atan kara sinekten de almak mümkün. ben, hacım, bi takım 'yaşam haberleri'ni gayette tırt olmasına rağmen, bu tip kanallardan ediniyom. 'benimde kusurum bu! olsun.' ne var ki!
- yaptıkları müzikle dinleyicisini sinir hastası
yapan grup... pink freud!
- sembole dayalı şeyler bağımlısı... semkolik!
- bi rus bankasının bahçesinde 'dikkat kopek var'
tabelası görür gibi olsam ''votka iyi yaa''
diye terennüm ederim kesin.
- bi ademoğlunun artık yaşı kemale erdiğinde,
benim için, bu kemal altmışından sonrasıdır,
'benim için' girizgahlı lafımın tırtlığına da
bakar mısın yalnız , ehe ehe, neyse
kaynak yapmadan devam edeyim,
ve de vefatının ardından, geride kalanlarca
yaşının önüne, yaşaması gereken yıllar,
yemesi gereken ekmekler, içmesi gereken sular,
sıçması gereken çukurlar vardıya istinaden
'daha' kelimesi getirilirse
(ki getirildiğini duyuyorum, okuyorum)
örnekse 'daha altmışüçündeydi gibi, diyeceğim şu ki:
hazıra daha'lar dayanmaz be hacımın oğlu.
bakalımda, başka bi manada altmışüçüne değin
yaşadı mı? ha dersen ki altmışını geçkindi,
kabul ama, geçmişten bugüne kadar
ve de hali hazırda insanlığa yaptıklarıda ortada,
e bunlardan yola çıkarsak, sadece yeme, içme,
sıçma üzerine bina edilmiş bi hayat olmadığını da ortada...
o vakit bende derim ki, daha bana şööle dolu dolu
sağlam bi s.ktiri çekmek için ne bekliyosun. derim bunu.
- mutfak temizliği yapılanda bulaşık yıkama işi aksar.
- güzele bakmak sevap, yüzünü gören cennetlik,
güzel yüzünü gören ne?
- zarif fan... jantilatör!
- her daim sinirden kendi kendini yiyen tiplerin,
o sabah, ki her sabah oluyo o, yataktan,
tersinden kalktıklarına değil,
doğum anında ters geldiklerinden şüphe ediyorum.
tabii bu söylediğim sana ters gelebilir.
tersin çok pisse de göze alıyorum artık. ne yapalım.
çok çok, terslersin diye umut etmek ister gibiyim
amma velakin, ya o, her daim sinirli olan tip sensen.
aman aman. ocaklardan ırak.
en iyisi fazla terso gitmeden, bu baba kaçar.
- artık terli terli su içip hasta olan yok.
- ayı tok ta olsa kapı gıcırtısına oynamaz!
ya da oynar, bilmiyorum.
- bi yandan 'işi gereği' değdirirken bi yandan da
'haydar dümen'e sorular' dan
haberler veren... haberberci!
- olası durumlar için, yedek karadeniz kenti... rizerv!
- otuzuma kadar, otuzumdan sonra yetmişime
kadar çalışmamı gerektirmeyecek kadar,
kadara boyun eğeceez biraz eheh,
paraya sahip olmuş olmam gerek.
aksi bi durumda ''kendimi intihar''
etmeme beş sene kalmış demektir.
yazık lan bana. pekte gencim.
- bana kardashian'ı söyle sana 'kim' olduğunu söyliim.
- kanyağımı açıklıyorum. göt cebim. zuhahaa.
- ekseri yemek masasındaki, ekseri ekmek kırıntılarını,
ekseri süngerle, ekseri kirli bi tabağa neyin süpürmek
ekseri kolayda, tabağa gerek görmeden,
süngerin içine yedirerek, süprüntüleri bi noktada toplayarak,
tek bi hamle ile süngerin avucuna, temizlenecek olanı,
ekseri almak biraz zor gibi gibi.
- (- annene mi benziyon daha çok babana mı?)
(- anneme diyolar ama tam bilmiyorum.)
iş bu fantezi de ben; ''adamlarıma dönerek,
bunu bi güzel benzetin lan, bi güzzel benzetin,
iyicene bi pekmezini akıtın, yüzüne ütü vurun,
elcaazları üzerinde sigara söndürün,
burnuna tornovida sokun, daha kime benzediğinden
emin değil .mcık kime benzediğinden,
kime benzediğini bilmeyenin,
özellikle daha çok kime benzediğini bilmeyenin
hakkı sadece kötek değildir, kötek olsa yine iyi,
yine şanslı, ama sadece kuru kuruya bi kötek değil,
ağırlaştırılmış bi kötek olmalı buna.
apağırlaştırılmış bi kötek hemi de. apağırlaştırılmış.''
eee işte ben, böyle bi fantezitörüm,
herkes de fabrikatör olacak değil ya amk. değil ya.
yaa.. sen ne diyosun be, kime benzediğinden habarı olmayanın,
gerçi pek sormam ama kime benzemek istediğini,
özelde bu .mcığın, adam akıllı,
daha önceden kime benzediğini bilmeyen ama zaman sonra,
ufak rötuşlarla falan kime benzediğini
bülbüller gibi şakımış olan küçük dayısına
benzetilmesi için talimatlarımı da yağdırırım.
allah sonunu benzetmese bari, çünkit masada kaldıydı dayısı zaar,
bu daha sabiykene. şayet dayısı hakka yürümeyeydi,
yaşayaydı, yürütmeyeydik, öldürmeyeydik,
ne anama ne de babama ben dayıma benziyorum
anlıyor musunuz beni dayıma derdi ama diyemedi.
bak imdik düşündüm de, bunda, kime benzediğinden
emin olamamasında, tam bilmiyorumunda,
benim de payım varmış lan.
bırakın lan, bırakın çocuğu, bırakın,
bırakın beni ben deli değilim, değilim diyorum size,
değilim diyorum, ne bakıyon birader birine mi benzettin,
gelirsem na oraya sana kime benzediğimi
seni benzetirken noktası virgülüne dokanmadan
biir bir anlatırım. ayıp ettin şemsettin ayıp ettin,
vidaları gevşettin.
diye zırvalamak istiyorum.
adamlarıma döndüğüme göre mafya gibi bişeyim demek ki.
(- fantezine sıçiim ben senin emi)
- aynı olan çocuk oyunlarının adlarından bazıları
zaman zaman, yer yer, yöre yöre değişiklik göstermesi
anlaşılır bi durumda, çocukluğu boyunca oynadığı oyunun
adını bilmeden oynamış birinin varlığı pek anlaşılır gibi değil.
- şirine için bi kişi bile dağları delmedi ya ona yanarım.
ben delicem kız senin üçün. küçük orospum benim.
- minibüstüste hakeza otobüstüste yolculuğum çok olmuştur.
- cazibeli seçmeci... eklektrik!
- parmaa geçirilmiş mandalina veya meyve pıçaa
ucuna geçirilmiş elma resmi... natürkmort!
- taklit yaparak insanları güldüren birinin ağzından
taklitlerimden sakınınız şakacığı beklemek hakkımız bana kalırsa.
gerçi işini bu tip bi mizah anlayışının üzerine inşa etmiş olsa
taklide gerek duymadan şifahen yapıyor olurdu gibi.
- ekseri yemek masasındaki, ekseri ekmek kırıntılarını,
ekseri süngerle, ekseri kirli bi tabağa neyin süpürmek
ekseri kolayda, tabağa gerek görmeden,
süngerin içine yedirerek, süprüntüleri bi noktada toplayarak,
tek bi hamle ile süngerin avucuna, temizlenecek olanı,
ekseri almak biraz zor gibi gibi.
- aynı olan çocuk oyunlarının adlarından bazıları
zaman zaman, yer yer, yöre yöre değişiklik göstermesi
anlaşılır bi durumda, çocukluğu boyunca oynadığı oyunun
adını bilmeden oynamış birinin varlığı pek anlaşılır gibi değil.
- çok mu saçma bi yaklaşımda bulunucam bilmiyorum ama
göze alarak söylemek isterim ki yeni doğmuş bi bebeğin
doğduğu günü, önündeki senelerde doğum günü olarak kutlarken
daha o gün, ilk gün, doğduğu gün, doğum gününü kutlamıyo olmamız
sadece doğum telaşı, harala gürele ile açıklamaz ya.
illa da bu bebe üfleme yetisini kazanmış bi yaşa mı
gelmesi gerekiyor. bence bi takım ezberleri
gözden geçirmenin zamanı geldi de geçiyo bile.
ehe eheh. iyi ki doğmuşum di mi?
- intihar bombacının eylemi sonucunda
belirtilen ölü sayısına
kendisi de dahil ediliyo mu?
- aportta bekleşen köpeğimize, 'getir olum!' diyerekten,
koşu yoluna aarı fırlattığımız ekseri zopanın yerine neyin,
bi kereye mahsus da olsa, bumunerang fırlatı verdiğimizde,
hayvandan rol çalıp köpeklik yapmış olmuş olmuyo muyuz?
bi kereye mahsus, oluyoz gibi gibi. bana kalırsa.
- daha henüz yeni tanıştığı birinin adını,
dakkasında unutuverenler, nassı yani şimdi,
hemencecik unutu mu verdiniz yani,
e niye adını sordun ki o vakit,
haa adetten, adetten sordun, peki kabul,
kabul ama, o adını unutuverdiğin kismeye,
aynı zaman dilimi içinde,
pardon yaa ismin neydi bir an için çıkaramadım falan dersen,
ufak yollu manalı tonda da olsa, o,
adını dakkasında unutuverdiğin kismenin,
sana özellikle adınla hitap ederek,
(kendi) adını söylemesi ile de mukabele edilirsen,
istifini bozma lan! bakma sen, bi an için
seni karşıma alacağını zannetmiş olabilirsin ama
ben yanındayım, sen, hiç mi hiç merak etme.
ne var ki kardeşim insanlık hali.
unutuyoz işte alla alla. nays tu mit yu.
- newton efendinin, essah kütüğünün,
amasya olduğunu düşünmeme sebep,
yer çeker altına bişi al tembihi olmasın lan sakın.
- her nesil, yeni nesil için, boyca,
bizden uzunlar valla diyo. nesil özgentürk ne düşünür bilemem.
bir yudum nesil mi? yok artık.
- mizahta izah arayan mizahmet ahmet yılmaz dahi okumasın.
- tripsel bi laf edeceksin yoğusam kellen vurulacak denilse,
bana, 'kitap okumak namaz kılmaktan zordur' mu derdim tam bilmiyorum.
- çekinik saldırgan... agresesif!
- öğretim üyesi ağırlıklı resmi açıklama... proftesto!
- tek başıma konuştuğumu görende deli,
kendisi ile konuştuğumda ise deli deli konuşma diyolar.
- yürüyen yangın merdivenleri ile yürüyen yangın bantları hangi aklın ürünü olacak bakalım.
- birayı işediğimi hissetttirdiği için tercih ediyorum.
gayrı, işemelerimin hissini damarlarımda hissetmem için,
aşşa yukarı bi gün işememiş, mesaneye yol vermemiş
olmam gerekir ki, bu pek mümkün değil
ama birayı, ama birayı bi sünger gibi çekende öyle mi yahu.
çakıyosun bi kaç tane, bi kaç dakkanın ardından
dooruca ayak yoluna. sonrası ise pırıl valla.
bence tabi. sence, bira, hamallık yaa da olabilir.
- izlediğimiz ekseri ecnebi filmlerde,
esasında ekseri yerli filmlerde de,
o zaman ekseriyi atıyorum ordan,
gerçi ecnebiyi de çıkarmam gerek o zaman,
amaan uzatmıcam, baştan alıp devam ediyorum.
uzatmıyayım derken uzatıyor muyum ne.
mallık böyle bişi işte. mallık uzatıyor muyum mu ne derken,
uzatmış olmayı gerektiyo. mallıkta zor valla.
neyse. delikanlı adam, yazdıklarını bekspeyse boğmaz..
bak hala.. ulan yazdıklarımla kavga ediyorum,
deli miyim yoksa divane miyim amk.,
gündeş'te bi çocuk yapamadı gitti,
tasası da bana düştü, hay s.kiim kafamı ben, s.kim.
baştan devam ediyorum dedim ama
galiba ben daha fazla devam edemicem
ya da edicem lan ne kaldı ki zaten
aha da devam ediyorum, izlediğimiz fimlerde,
bi sonraki plan ya da sahnenin repliklerini
hali hazırda izleyedurduğumuz plan ya da sahneden itibaren
duymaya başlıyoruz ya bazen, ha işte onlar,
genelde benim dikkatimi çekiyo.
gerçi edecek pekte bi lafım yok bu ahval ve şeraite,
dikkatimi çekiyo diyip geçiştirmek istiyom.
bundan ne umut ediliyo da,
filmlerde karşımıza çıkıyo,
benden yana tıss..
- yok ünlülerin hocası, yok yeni nesil bilmem ne,
yok modern zaman güzellemesi, yok kentli kadın,
yok denizden gelen güzellik, yok yüzü batıya dönük yaşam biçimi,
yok zattiri zottiriyi aynı potada eritmek yok... çok afedersiniz ama
yok anasın .mı. yani .bu tip laflara tilt oluyorum arkadaş.
- dünya döndüğü sürece, kendisini farketmeden
ya da bile isteye görmeden geçen tanıdık birine
o an için müdahalede bulun(a)mayanın,
her iki taraf için de türlü sebepler sıralanabilir,
zaman sonra denk düşüpte fırsatını yakaladığında
o tanıdık birine geçen seni şeyde gördüm
ne arıyodun lan oralarda gibi laflarla
geçmişi o ana taşıyarak ağız ucuyla da olsa
sitem etmesi pekala mümkün.
- perde, tül, efenime söyliim güneşlik neyin takarken,
elim işte gözümde korniştedir benim.
bu kadar net konuşuyorum bak. bu kadar net.com.
- beleşe getirilmiş sayısal değer... freekans!
- fener'in kolayca gol atamayan
futbolcu haberi... guiza faciası!
- kasiyerlerin, daha işin başında,
market poşetlerinin, şimdi bunlar zırt pırt
poşet ağzı açmadıkları için
iki saat uğraşmasınlar, açamadıklarında da
ağızlarını açıp da iki de çift laf etmesinler
düşüncesiyle, nemrutlukları bundan da geliyo olabilir,
ağızlarını (poşetlerin) açarak vermeleri
hakkat iyi bişi haa. yoğusam beceriksizin birisinin ardında
sırada beklerken, bekle ki poşeti açsında sıra bize gelsin,
allaam yarabbim yaa.
- bana, portakalın kalmamış olmasından mütevellit,
mandalina veriim mi abi diye soran manav,
greyfurtta mı kalmadı.
oysa ki portakalı ikame edecek greyfurttur gibi.
(- sulu mu abicim bunlar?)
(- abim resmen meyse suyu,
tak pipeti çek içine diyorum sana)
(resmen yaşanmıştır)
- yemek yemeye çenesi yorulduğu için ara veren kismeler var.
görüyorum. sonrasında, çene azıya alındığında neyin
devam tabi ki de. sonuçta mekanik sindirim diye bişi var.
hak vermek lazım. hele ki sende onlardan bi tanesi isen.
kessin kes veriyorum, hakkı makkı. ama sende bana,
o azı olayı, çenede değil be olum gemide,
yok amk. laleli'de bir azize,
olacağıdı dememeyi kendinde hak gör,
imdik onu da, ben sana vermiim.
bi işin ucundan da sen tut, ne var yani.
hayır ne var yani. hay çenemin bağına haa,
yorar gibi oldum numıssızı. ağır ağır,
meçhule giden bi gemi kalksın artık.
- 'her zaman olduğu gibi' bi lafızla,
uğraş verilen her neyse, onun,
yine yeniden yapılageldiğini vurgulamak,
her zaman olduğu gibi, devam edecek gibi.
hatta, gibisi fazla.
- gibisi fazla, her zaman olduğu gibi,
yeri geldi mi kullanılıyo.
tıpkı yeri geldi mi örneğinde olduğu gibi.
- satın alındığında, randımanlı kullanılabilmesi için,
ekıstıradan masraf çıkartan bişeye,
örnekse ikinci el bi arabaya,
sahip olunduğunda, o arabanın ederine ödenen miktar baz alınarak,
''en son ne diyosun, oluru ne abicim sen onu söyle,
son bi fiyat ver el sıkışalım, üçyüzden aşşası kurtarmaz''
diye de tabirlenerek vücud bulan, siyah bant çekmek,
modifiye etmek, arkayı tempra gibisine kaldırmaktan mütevellit,
masrafın, ''yok ebesin a.cığı'' olan rakkamını vurgulamak için,
arabanın kendisi ne kadardı ki amk. denildiği an,
oo ben çoktan topuklamış oluyorum. behlül kaçar hesabı.
- aranızda, iki ucu boklu değneğin uçlarıni iki ucu keskin bıçakla
temizleyip iki ucu açık boru yardımı ile de
gider edeniniz varsa, koruyu dolaşıp gelin lan!
enikonu zıvanadan çıkmakta böyle bişi her hal.
- gizlice yürüttüğü karmaşık planları olan... komploksli!
- benim kafka'm franz'la kendimle değil.
- taciz tecavüz yarısıdır!
her taciz tecavüz içermez emme
her tecavüz aynı zamanda tacizdir derken
eş zamanlı tacize maruz kalan belleyine,
tacizde, bilmem ne haklarına tecavüz var yahu'yu da
kazımak isterim ben. yazının na burasına kadar gelmişsen,
zevkini çıkar hacım.
- camide neyin, imamın ya da müezzinin,
cemaatin iştirakiyle beraber ettiği duanın sonuna getirilen
'toplu amin'i zıpırca, üst perdeden çığıran çocuklar
dün vardı, bugün de var, yarın da olsun istiyorum.
çocuk lan bu çocuk amk. alla alla yaa.
gündüz vassaf ne de güzel söylemiş yalnız haa,
tanrı çocukları dinlerden korusun diyerek. haksız sayılmaz.
çocuk dediğin, oyununu allahın huzurunda da çıkaracak elbet.
sana diyorum, camide çocukları azar içinde bırakan
sokak müslümanı, hee sana diyorum.
kim, ben mi deyü, bi elin avuç içini göğsüne götürerekten sayıklama,
'saflığını sıklaştırma'. çocukları allahın huzurunda da rahat bırak.
kıl namazını kahvene geri dön, karşı penceredeki
cam silen kadına da bakmayı unutma ama.
şerrefsiz, g.t. inşaallah otuzüçlük olduğu için
sallayamadığın tesipin kaybolur, iiinşaallah.
çocuklar gibi, zıpırcarcasına... amin!!
(- biri tespihin unutmuş.)
- kara haber kara trenle de gelse
tez mi gelir şimdi, tam anlamadım ben.
- ayakta su dökmesine rağmen, gel pisi pisuvar,
kullanıma müsait olmasına rağmen,
a dörtle ağzını, pisuvarın, arızalı yazısı ile,
bi kitap gibi kaplıyolar biliyosun,
o yüzden müsait müsait diyom ha, anla,
ehe ehe, neyse ne diyodum lan, çişin,
kakanın geri gitmesi gibi, dile dökeceklerim
geri mi gitti leyn şimdi, biraz bekliim o vakit,
evet geliyo gibi, geliyo, geldi gibi, hah geldi,
lan yine kaçtı amk. şakka lan şakka
geldi devam ediyorum ehe ehe,
klozeti veyahut alaturkayı kullanan adamlar,
yazıyı baştan bi daha al istiyosan ehe ehe,
oy oy oy sıkıldım valla, bu ne bee,
elalemin s.kine bile dil uzatır gibi hissettim kendimi,
iyisi mi, ben bi wc yapayım, sen de,
s.kime dil uzatır gibi oldum dememden
kendine şaka çıkar. ehe ehhe.
- biraz evvel şeytan çıkardım ben diyen
yüz ifadesi ile musluğa, bok kokusu sinmiş elini
paklamak için yönelen adam gördüm mü abicim,
ben, insanı insana insanca anlatmayı
tabi ki de tiyatroya bırakarak, o onların işi diyerek,
insana olan inancımın heppisini, zaten pek yokta,
artık olan ne varsa, zihni zihnimin sifonundan
al aşağı ediyorum ben. ne sıçtım yalnız.
ehe ehe. gılooşşkk!! kızlar zaten
bizim ağzımıza sıçıyolar onu geçiyorum.
- iyi bale yapan kızlar için kullanılır... baferin!
- ruhi suuu, ruhi suuu... (-müziğe susamış lan bu)
- camide falan, imamın vaazına kulak verirken,
araya girip, 'hoca hoca iyi diyon da, hoş diyon da,
sen bilmez misin ki biz aciz kullar, yumruk kadar ama
gözümüz dönüyo ha bilmez misin ki biz s.ki taşşağı olanlar
bakkalda olmasak boş zamanlarımızda kesinlikle
tartıya veririz bu s.ki daşşağa haa' dememek için kendimi zor tutuyorum.
bir gün 'kendimi intihar' edersem, allahın evinde,
huzurunda bu repliklerle hayatıma son vermek istiyorum.
tıpkı bi şerefsiz gibi, bi g.t gibi, bi piç gibi,
bi piç gibi anlıyo musun beni ühühü.
(bu parçacık yazısı bana ait değil,
belirtmek isterim, şeytanın işleri hep bunlar,
şeytanın, allah muhafaza)
- içinden parça çalarlar düşüncesiyle
tamire vermediği elektronik eşyasını,
bi gece eve giren, daha evvelsinde
elektronik parça tamirciliği yapmış bi hırsız,
''bu eşyanın içindeki sadece şu zımbırtı kıymetli
hatta s.ktir ediim ulan diğer eşyaları
bu zımbırtı hepsine bedel amk'' diyerek çalsa,
zorlu iş olabilir düşüncesiyle yanında getirdiği
tornavida, pense, pıçakla neyin eve girmesi ile çıkması bir olsa,
(kahramanımızın sen de görüyosun, tipik hırsızlarla,
hırsız olmasının dışında ki tek ortak noktası elini çabuk tutması)
sabahında da, hiç bir şeyden habersiz ev sahibi
(birazda mal olsun bu adam) ''valla parçasını,
artık çalarlarsa da çalsınlar, yeter ki tamir edilsin elektronik eşyam''
diyerek, kendini ikna yoluyla, tamircinin yolunu tutsa,
tuttuğu yoldan, hastanesi ile biten bi adı olan, tamirci dükkanından içeri girmiş olsa,
selam verip meramını anlatsa, buna mukabil,
tamirci daha evvelsinden bu eşyaya tornavida vurulmuş hatta biraz zorlanılmış,
aceleyle mi ne sökülmeye çalışmış dese, pimpirikli adam
'nasıl olur ki ben hiç dokanmadım, servise de gitmedi'
falan derken, tamam sorun değil ben hallederim diyerek adamı evine,
tamirci ustamız, yarın öğle namazından sonra gel al diye yollasa,
pense ve pıçak yardımı ile de içini açsa, pimpirikli adamız gittikten sonra,
pimpirikli adamımız, tamircinin yaşayacağı, bir an için vuku bulacak,
ilahi adalete yaslanmış, kafasında yanacak ampülü bilebilir mi la dersin?
nerden bilecek la nerden? en azından, o hırsızın,
o gece o parçayla aydınlanma yoluna gidip, nedenlerini bilemeyiz,
eski işi olan tamirciliğe gerisin geri dönmüş,
dükkanın kepenklerini yukarı kaldırmış ve de
onca tamircinin arasından pimpiriklinin dün geceye kadar hırsızı,
bugünse tamircisi olan bu adamı,
bu tamirci ustasını tercih etmiş olsa gerek,
tahmini sen yapabilirsin di mi sevgili olur.
bir stv anekdotunu daha geride bırakırken,
yazımda ve yayında emeği geçmeyen hiç kimseye bişi demiyorum.
ehe ehe.
- okuduğum dergilerde gazetelerde falan
belli konularda sıklıkla kullanılan aşşağı yukarı
aynı olan görsellerin googleda arattırıldığında
karşımıza çıkan ilk görsellerden mi olup olmadığını
derinlemesine araştırmak benim hobilerim arasında.
hee amk. işim gücüm yok bunlarla uğraşıyom hee.
nasıl aratıyon ki diye hiç sorma kalbini kırarım. ehe eheh.
- basurlu mehmet... hememoid!
- bakkallar büfelerde neyin,
bey amcalara hanım kızlara falan, uzatılan bozuk paraların arasında
bi tanesinin, bakkalın, büfenin öyle hemencecik
bulunamayacak bi yerine düştüğünde, düşen miktarın,
nassolmasa zaman sonra bulunup bey amcamızın hanım kızımızın
kasasında yerini alacak idrakında olan bana,
'bana ne lan düşürmeseydin ara bul şimdi beceriksiz herif'
duygusu, sorun değil tamam gerisini ver
denilerekten uyandırılmadığında,
ben, bi üçü bi arada daha alıyorum.
- elimin ufaktan tozlu olması sahafta,
kitapçıda falan, beni rahatlıkla katil edebilir.
elim tozlu olanda ben raydan çıkıyorum. gözüm dönüyo,
o tozu, parmaklarımdan, elimden atana değin,
muazzam bi strese gark olayom ki anlatamam. deniim dedim. ehe ehe.
- istanbul türkiye'de 'beşkent' gücündedir!
- fazlasıyla renk katılmış reklama, 'renklam' derim ben.
- eşcinsellerin neyin kendine göre, ülke gerçeklerine göre,
cesur açıklamaları oluyo ya hani, buna mukabil birileri de
'vay be ne cesur 'adam' helal valla kız' diyolar ya hani,
işte ben bunu anlamıyorum lan. adam gözünü karartmış,
nelerinden feragat etmiş, sen hala cesaretini,
iki çift lafından yakalıyosun. dalga mı geçiyonuz lan siz benim
tercihleri o yönde olan insanımla şarapsızlar.
bi çok konuya duyarlılıkları senden benden
daha fazla lan onların übüneler. di mi kııız?!
(- olum bak yazma şunu yanlış anlaşılacaksın
etme eyleme. - yanlış anlayanı s.kim sana bişi olmasın ehe ehe)
- onurumla çalışırım, kendimi küçük düşürtmem demenin
''pazarda bi kasa limon satarım''la pekiştirilmesi yerini,
metro çıkışında yerine göre ''eldiven, şapka,
şemsiye, çorap satarım''a bıraktığını ben görüyorum.
- bari bi ses olsun düşüncesiyle, karıştırılan çayın bardağına,
çayın kaşığı ile gereğinden fazla müdahele edildiğinde,
çıkan çling çling sesinden rahatsız olanın 'yeter ulan yeter,
ne karıştırıyon o kadar' diye çıkışmasında, 'al işte sana ses' var.
- kasadaki lavukların rakamı yumuşatan ses tonunda,
valla çok değil biraz geçiriyoruz ama kabul edersin ki
sende her gün burda yallanmıyosun demek var,
nezaketmiş falan hikaye adamım. genellerim genellerim
senin genelleyeceklerin sana benim gebelleyeceklerim bana.
alla alla. indir o elini indir ses tonuna da dikkat et.
- günde iki tane, oda belli saatlerde,
doğru düzgün resim yapan ressam... picasio!
- gereksiz bilgileri hafıza yükleyen adamlar var.
şöyle ki gereksiz, işte son 34 yılın profesyonel
1. ve 2. ligin futbol maçlarının skorlarını ezbere biliyo adam misal.
hayır, sadece niyetlense, e yani deli falan dersin de adam bırak niyetlenmeyi
belleğe kazımış tüm skorları. çok acayip. var böyle adamlar. anadolu'da falan.
- belediye başkanı karısı... belady!
- radyomda, çokta hoşuma gitmeyen ama o an için dinlediğim şarkının
sonuna doğru, başka bi frekansa geçmek isterken,
aklıma gelen, başka bi frekansa geçtiğimde
dinlemekten keyif aldığım bi şarkının ortasından veya sonundan
yakalamak ihtimali ile yaşayacağım hayal kırıklığı kaynaklı
tatminsizliği bertaraf etmek için kendime bu önemsiz gibi görünen
zulmü yaşatmamak için o an için dinlediğim,
e sonuna da bi iyicene geldiğim şarkının bitmesini bekler,
belki de muazzam sevdiğim bi şarkı çıkacak diye de ümit ederim.
genelde böyle yaparım. evet. (-millet deliye biz akıllıya hasret)
- dil bilgisi'nin baş düşmanı... gargramer!
- gergin bi atmosfer oluştuğunda, elektrikli bi hava cereyan ettiğinde,
ortamdaki ezikçe tipin, herşeyin normalleşmesi adına,
karabulutların dağılması adına, edilen çokta komık olmayan
hatta hiç komık olmayan laflara kahkahası ile eşlik etmesinin altında
'ne var ki herkeşler yaşayabilir bu tip anları, bana normal ki,
unuttum gitti bak şimdi tüm bunları, hadi sen de unut' olduğu gibi
sonrasında görülmesi muhtemel hesapları peşinen düşünmeyle beraber gelen
'üçbuçuk atan yussuf yussuf eden g.t''ünün etkisi de var gibime geliyor.
- yunan mitolojisinde ajanvari yalanları ile herkesi uçuran at... pecasus!
- jim carrey'i de ''bi skerim'' gizli gibi.
- pek öyle aman aman eşit düzeyde hukukun olmadığı bi çiftle karşılaştığında,
giriş enteresan oldu ama napcan yazdık bi kere,
(erkekler için söylüyorum) ayaküstü yapılan hoşbeştte,
kızla daha fazla konuşmuş olmuş olmayayım hissiyatına büründüğünde,
gözü var herhal lan, o yüzden kızla daha fazla lak lak edip,
sorular soruyo falan idrakına vardığında,
araya erkek girmemeye ihtimam da gösterse,
onu muhabbete katık etmek için ufakta olsa bi denge gözetmiyo musun?
ben, şahsen, bizzat gözetmiyorum ama bunlar da aklıma gelmiyo değil hani.
- geç değil, hiç bişii için geç değil saçmalığını hayatımızdan çıkarmak, geç değil.
- hiç şimdi bana yalan söyleme, sen de bi çoğumuz gibi,
ergenkene, misafir olduğun, yatıya kaldığın,
örnekse dayıngillerde, el ayak çekildikten sonra, hep beraberce
izlenilen filmin devamını izlerim ayağına,
ben zaten evde de geç yatıyorum ayağına,
bir başka evde nasıl olacak acep duygusuyla,
şifresiz açık seçik kanallarda takılmak için,
televizyonlu oda da açılan çekyatta, kendinle oynamak, kendini şımartmak için
'tamam, yatarken televizyonu fişten çekerim' dedin, kah dayına, kah yengene..
- nehire neyin sandalla açılıp, sandalın kıçına kıçını koyup,
suya sallandırdığın ayakların eşliğinde, balık tutma keyfini,
daha doğrusu tutamama keyifsizliğini lakin yine de keyifli bee,
sadece balık tutamamış olmak keyifsiz ama o an keyifli bee,
yaşamış biri olarak söylemek isterim ki, hiç öyle kendini
mister president gibi falan hissetmiyosun.
bildiğin yine sen oluyosun. gerçi ufaktan,
hele şööle uzaktan helikopter sesi falan duymuş olsak,
kıyıya göz attığımızda takım elbiseli adamlar görüyo falan olsak, eh, o da belki ama.
- kaka boku diye bişi çıkmış. şaka lan şaka.
- iki gollüğüne neyin falan kaleye geçen birinin,
kaleden bir an önce çıkmak için, bile isteye,
göstere göstere gol yediğini görmeyeli bayaa oldu.
- ben yaptım, tanıdık şişman birinin bana doğru
epeyce yaklaştığını gördüğümde,
ufaktan bi deprem etkisi yarattığını vurgulamak için,
yaşam üçgeni oluşturmaya yönelik araştırmaya giriştiğimi
duyabileceği şekilde dillendirdim, siz yapmayın.
daha doğrusu canını seven yapmasın. şaka yaptım valla,
tamam lan bıraksana kolumu, olum bak çok pis konuşcam haa ehe ehe.
- arı bal yapar ama ağzına bal çalmaz!
- hey adamım bu resimdeki gözyaşlarını
daha önce buraladarda gördün mü? - yok abi görmedim. - demek görmedin,
şu elimde görmüş olduğun soğanın cücüğü görmene yardımcı olur mu haa zuahaha?
- mal, varlığını açıkla!
- ben, kırk yılda bir, ''yandaş yemiş aşıklar kenti...
ve'ladik''', diyerek 'abidik gubidik' bi laf etmişim çok mu?
nüansı yakalayana selam olsun.
- ecnebilerin ki seri katil bizimkilerin ki ise ser seri katil!
- taş gibi hatunsun dilleneceğine çalışmasana! vay ırıspıçıcığı!
- bi iki yeni yeni ustalaşmış karikatüristi çok seviyorum.
inşaallah bu 'çizgilerini' devam ettirirler.
- bi rus bankasının bahçesinde 'dikkat kopek var'
tabelası görsem, suçu votkaya atarım.
(- niye suç olarak görüp, votkaya atıyosun ki?)
- evin geçimini evin oğlu sağlasa, baba da oğlunun işi
dolayısıyla hep başka şehirlerin
kahvelerinde okeye dönmek zorunda kalsa ya.
- bence üçü bir aradanın tadı su bardağında çıkıyo.
kupaya sade kahve yakışır diyem de tam olsun bari.
- ben bizim evde pişen yemeklere, daha tadına bakmadan,
bi kaşık, çatal almadan, tuzu, kafadan,
vasati bi kaç kere ekelerim.
yok hayır yemekler tuzsuz olduğundan falan değil,
daha ben bizim evde kullanılan tuzluklar
arasından gözleri tıkalı olmayanına rastlamadım da ha işte ondan.
- ne zaman ki galata kulesinin yakınından bi yerden geçiyorum
'burdan küçük gibi görünüyo ama çıkınca
ne kadar yüksek olduğunu anlıyosun' derim. içimdeki oo çocuğa.
- babası ile, abisi ile falan, çorap çekmecesini ortak kullananlar,
birinizden birinde mantar var ama...ortalama türk ailesinde ama...
- laflayanların yanından geçer iken, aralarından bi tanesinin
sana yönelik ağzının ucuyla söylediği bi şeyin ne olduğu tekrar sorduğunda
diğerlerinin sırıtışları eşliğinde o yavşak bi tanesinin
yok bişi demesi ya da grupçana yok bişi demeleri var ya,
biliyosundur sende, ha işte ben bu tip bi eğlenceyi
düstur belleyenlerin ta .mına koyayım.
s.ktiğimin amsalakları yaa. analarını da eşşekler s.ksin
yani yanında arkadaş belledikleri sikebilir yani. yani de yani.
- gideceğiniz yerde yanınızda bulunması gereken bişeyin
geri dönülemeyecek bir noktada yanınızda olmadığını farkettiğinizde
''kafamı s.kiim ben kafamı, o kadar da kontrol edip çıktım amk''
diyerekten kendinize kafa göz dalasınız gelmiştir midir?
- birine gülecek damar bulduğunda ağız dolusu
bokunu çıkara çıkara gülen adamlara dikkatlice bi bakın,
altında, kendisi ile hiç dalga geçemeyen,
yine de adam bellenen tıraş kişiler olduklarını göreceksiniz.
yani demem o ki, kendisi ile dalga geçemeyen
kendisine gülemeyen bu zırtapozlara, yüzüne yüzüne
yazyikli ginelli fışkırtsan bu,
basit olmasına rağmen göremediği gerçeği,
alınlarında ki damarları artık sayabilirsin.
- solo takılan kadın/erkek özünde kendini pornoklar.
- şimdi ben günahsız sabi, polisler tarafından derdest edilsem,
bu derdeste şahit olanların, kemiksiz aklından
''kim bilir ne yaptı ki götürülüyo''
geçmesi, düşünce suçu gibi değilde nedir? sabiyim,
günahsızım ama gel gör ki, anlatamazsın ki.
- hem kel hem de gözlüklü... kelköroğlan!
- adaletvekalkınmapartisileştiremediklerimizdenmisiniz?
- harften duvarda örsen, ördüğün duvar,
kelime esprisi gelene, katalizördür hacım.
- bi hayvan, örnekse av köpee,
nasıl oluyo da kendi gibi hayvan olan bi hayvanın
canına kastedildiğinde yardımlarını esirgemiyor anlamış,
anlayabilmiş değilim. bi iki kuru mamayla
elalemin nasıl da kulu köpee oluyo görüyosunuz di mi
hayvanoğluhayvanlar. ufacık tefecik genellemeyle,
bundan kelli avcıya da hak veriyom haa. vursun ipneleri...
vursun da işe köpeğinden başlasın ama.
ha köprüyü geçene kadar dayı demek zorundaysa üstüme vazife
değil emme o köprüler bitmez emmoğlu, bitmez.
önce köpee aradan çıkar, sonra sıra bana gelir.
- ossbir çekerken yakalananın ruhi durumu.. mastürbülansyon!
- karikatür, çizim yeteneği olan ufaklık... karika çocuk!
- do you speak english der demez yapıştırdım bende
do you speak turkish'imi. anladı mı anlamadı mı anlamadım.
skimde de değil açıkcası. sen çık gel (matura) anasının nikahından
buralara üstüne bi de benden ingilizce konuşmamı bekle,
i'm sorry ama çok beklersin, yüzü abdest suyu görmemiş ecnebi seni.
sen çıkageldin bu topraklara salazarım eşşeklik etmeyipte
iki çift laf edecek kadar, iki çift lafın belini kıracak kadar
türkçe öğrenemedin mi g.t. e nassolmasa bu türktür
bunda sultanahmet ingilizcesi vardır dedin içinden di mi?
şerrefsiz, senin ben matura ananı skerim.
senin ben geçmişini skerim. ağzımı da bozduruyolar amk.
ama bozulmuyacak gibi de değil ki, ingilizce biliyo muymuşum,
bak bak bak bak, ulan ingilizceyi bilsem de,
belli ki adres soracak, sonrasında adres tarifi edecek,
bi adrese heder edermiyim lan güzelim,
derdimi anlatacak kadar ingilizcemi.
bilmiyorum bile demiyorum böyle şerefsizlere,
e bakalım sen türkçe biliyo musun a işi sürüyorum
ve de saniyesinde, her hal bu bi yarrak bilmiyo deyu,
bir başkasına yöneliyolar, niye çünkit
s.klerinde değiliz ki, s.klerinde olsak bize bizim evimizde
ingilizce biliyo musun demezler, diyemezler,
gerçi bizde alıştırmışız. sırf ecnebi kız skerim diye
ingilizce öğrenilir mi lan allahaşkına. oh my gosh!!
- toplum önünde, kamuoyu nezdinde zeki,
akıllı efenime söyliim asi, delidolu, taşkın,
dobra olarak bilenen adamlarla beraber olan medyatik güzellerin,
kağıt bebeklerin falan, bu biraz evvel saydığım özellikte ki adamlarla
beraber olmaya başlamazdan öncesine nazaran göze çarpan
sivri çıkışlarda bulunmalarında, daha aklı başında ve de
norm dışı laflar etmeye çalışmalarında 'e bu adamlar benim mememe,
benim bacaklarıma ulaşmak için bana sabrediyo değiller ya
görüyosunuz ki kafa da var'' demeye getirmekte var gibi gibi.
- işsizsiniz yada iş sizsiniz!
- şeytan diyor ki gol olur!
- garanti bankasının acilen bi reklam yönetmenine ihtiyacı var.
kime mi? elbette ki reklamcılığın asi çocuğu olacak 'garantino'
lakaplı bana. hele biraz daha zaman geçsin de.
garanti bişi demiş de olmuyayım haa.
hayatta hiç bişeyin garantisi yok. sen de şimdi.
- boş zamanlarımda kitap okumam!
adı boş olan zamanda kitap niye okuyayım ki,
kitap okumadan arta kalan zaman,
olsa olsa benim için boş zamandır.
bi boş laf edilmiş, ders belleyip etmişiz ezber amk.
boş zaman diye bi zaman yoktur. boş olan adam vardır.
al sana boş laf/lar!
- otobüste, biraz açılması istenen cama, hepte biraz istenir, niyeyse,
zaten açamam endişesiyle, kolpa yaklaşımla, aman aman bi efor harcamadan,
elinin ucuylan müdahale eden, ve de mümkünatı yok açılmıyo tonlamalı
tıslayan er kişi, senin anlıyorum lan ben.
biri de tak açar haa, ama onun açısı müsait abicim.
koldan güç alabiliyo ki o, açı müsait, oysa ben konum itibariyle
ancak bilekten güç alabiliyom yoksa s.kertirim allahıma,
söker atarım camı mamı. ehe ehe.
- yürüyen merdivenleri kullanırken üstüne bi de koşan adam görmek istemiyorum.
koşacaksanız normal merdivenleri kullanın lan,
sarsmayın yürüyen merdivenleri tez canlılar.
adam olun sıpalar. daha dayı olmadım. kısmet tabii. ehe eheh.
- kendi teşekkürünü, sağolunu edecek kadın, artık olmuş kadındır hacı.
örnekse bi çifte tek kişilik yer verilir, kadın,
kız neyse işte, o boş yere çömer, erkeği teşekkür eder,
tamam en azından biri teşkür ediyo ona bişi dediğimiz yok da
bırakalım da nezaket kime gösterildiyse o minnet duygusunu belirtsin.
belirtenine denk geldim hani.
ve de sen benim kadınım olman gerekirdi bebek dedim içimden.
iyi ki sesli düşünmemişim haa.
beni sadece sopaladığı için adama sağol çekebilirdim. ehe hehe.
- çaktırmadan boş sigara paketini yere bırakan birine,
peşi sıra yol alan biri yerden alarak geri verdi
'paketinizi düşürdünüz' diyerek,
paketinizi düşürdünüz demek de cesaret ister haa eheh,
boş mu değil mi diyerekten kontrol etti mi bilmiyorum
ve yahut da bi ders mi vermek istedi adam anlamadım.
neyse diğer adam bi dükkana girdi, ben ise,
yolumun üzerinden gider iken biraz takip eder gibi oldum lavuğu,
bu sefer de aleni bi şekilde köşeye salladı paketi.
eşşeğe uzun malbuş uzatmışlar ben kısa kullanıyorum demiş.
eşşekliğinden tabi. oysa beleş, alıp içmesi gerekti.
uzun muzun demeyerek dı mı? ehe ehe.
- ulan nasıl olmasa sucuk oldum ayaklara da su geçti
donuma kadar ıslanmam da cabası bari saliim kendimi de
imtina ederek yürümekten kaynaklı kasılmaktan kurtulayım
diyerekten yalap şalap bata çıka yol alan adam,
sana da hak veriyom, bazı bazı şemsiye de hak getire.
- iki gözlüklünün birbirine girmeden önce
gözlükleri bi çıkaralım hele kararı almalarının adı ne ki?
- evde bulunsun diye bi karım olsun istiyorum!
- bazen düşünüyorum da bazen varım varım o zaman!
- askerdeyken şarjörünü yanına almayı unutmuş nöbete gidecek
ya da çıkacak her neyse artık, olan bi silah arkadaşıma
kendiminkini vermiştim, ''kurşunu kurşunu''na kadar istiyorum diyerek.
ziyadesiyle saf bi çocuktu, mel mel bakınca yok bişii demiştim.
- küçük vatandaşkene, barış abi'nin toprağa bol olsun,
ekseri pazar akşamı, hava soğuk diye, kim soyunacak şimdi diye falan,
yıkanmak istemeyen çocuk olmak isteyerek,
ünsal hoca'nın da toprağa bol olsun,
sadece başının yıkanmasına razı olanlarınız varsaydı ki vardır,
koskoca adamlarsınız şimdi, bokunu çıkarmayın bi şeyin de amk.
adam gibi yapın banyonuzu keranacılar.
- sonrasında hatırlamayacağım hiç bi diyaloğu kendim açmam!
diyaloğa girerim ama , o ayrı.
- en küçük kalabalık, yalnızın dışındaki kalabalıktır!
- bi zaman, kuşak çatışması uşak'ta had safhada olursa,
'kuşak çatışması'nı zaman geçirmeden 'uşak çatışması'
yaparız gibime geliyor. karadanizdekini karıştırmaya gerek yok,
zaman sonra inşaallah.
- ben bişeyi ilk öğrendiğimde yeni öğrenmiş oluyorum!
- son zamanlarda ne vakit ki cep telefonundan mevzu açılsa,
sözüm ona matah bi tespitte bulunuyomuşum gibi her defasında
'şimdiki cep'ler aynı zamanda cep telefonu'
derken yakalıyorum kendimi. ha buraya yazdım tam oldu.
- hareket halindeki metro camından, örnekse istanbul metrosu,
aksine bakanların kendini normalinden yakışıklı
efenime söyliim güzel bulduklarını düşünür gibiyim.
- selamından önce 'sen adam diilsin' diye tatlı-sert çıkışan
uzun zamandır görüşmediğin kadim dost diye tabirlenen bi exdostun vardır seninde.
- kalabalıkça bi yerde, insan sirkülasyonun hallice olduğu bi yerde falan
muhatabıyla ayaküstü laflamanın ardından muhatapla farklı yönlere ayrılırken
birilerine çarpanlar sakin kardeşim. bıçak gibi dönüyonuz lan hibineler!
bende sakin olmalıyım, evet. ehe eheh. tabi ki,
her zaman ki gibi cıvırlar istediği gibi dönebilirler.
hatta ve mümkünse hep çarpışalım lan sizin ilen!
oovvv kadın bedeni. ehhe eheh. tırnaklarda bi sorun yok merak etme sen.
ehe ehe. peki ya duvarlar diye aklından geçirene duvar gibiyim şimdik.
yazım da yakındır. ehe ehe. mason olur muyum bilemiyorum ama.
pek işçiliğim yok. eheh ehhe. ne diyodum ne dedim.
- şimdi bende pek saç yok taam mı?
pek de değil bildiğin saç yok. ehe ehhe.
sen adam diilsin diye söze giren bi dostla karşılaştım geçen.
saç uzatmış bu, 'taze', naa omuzlarında şerefsizin,
nassı uyuz oldum anlatamam. ehe ehhe.
ikki saat saçsız kafamı s.kti saç muhabbetiyle amk.
'lan' dedim 'saçı uzatmışsın konusunu bari kısa tut' dedim,
gülüştük, ayrıldık. telefon almalar vermeler, onları geç zaten.
bildiğin şeyler. ehe heh. umarım bi daha görüşmem ipneyle
yada inşaallah sağlam bi kel olur, inşşşşşaaallaah.
allaaam lütfen. saçımı aldın geri istedim vermedin
bari bu duama cevap ver. ehhe ehe. (-ben de içe uzatıyom)
- orda olduğunu biliyorum!
- eureka!! eureka!! s.ke s.ke kabul edecekler lan!... monarşimet!
- kimi annelerin eşşek kadar olmuş ekseri erkek evladını
'o halen benim nazarımda çocuk.. çocuk' demeye getirdikleri
gürültülü sevme biçimlerine tanıklık ettiğim de,
eeeh yeter bee iç çekmesini kendime yaşatmıyo muyum? bana ne lan!
- ilkokul yada ortaokul da neyin, bi takım nedenlerle
babanızın aylık geliri sorulduğunda
'ola ki durduk yere para falan istenir yada elimizden alınır' düşüncesiyle
aslolan rakkamı değilde sınıf arkadaşınızla istişare ederek
vardığınız makul bi rakkamı cevaben belirlediğinizi biliyorum.
lami cimi'n yok şimdik. ha bi de unutmadan,
yardım yapılacak aileleri belirlemek için de bu tip sorular soruluyodu galiba
ama cevaba gerek duymadan, kulis ve fiskoslarla paralel,
ne amaçlanıyosa artık, o hayata geçiriliyodu diye hatırlıyorum.
- her türlü, sadece ve sadece, sadede ve sadede gelelim istiyorum!
- 'beyinsizler' diye anılacak organ mafyası olsa,
işe yaramaz beş para etmez organ ticareti yapmaya çalıştıkları için.
- babamın yanında bi çok arkadaş görüyom ama bana hep yalnız gelmiştir!
- bi çöp adam dahi çizemeyen lakin ülke ülke
karikatür ve mizah müzesi gezen... karikaturist!
- kendi internet sayfasında, leman dergisi,
o ayın en fazla beğenilen karikatürünü belirleyip,
yer verse, o karikatürü çizen çizere ''ayın e-leman'ı'' adını vermeleri
içten bile değil. mizahçıya imdi bunlar, akıllları hep komıklıkta..
- ben oo çocuğuyum! otobüs çocuğu anlamında,
çok sık otobüse binen anlamında lan! Irıspılığın lüzumu yok.
- her ne kadar mersiye, ağıt edebiyat içindeyse de ki matemmatiği es geçmemek gerek.
- güzele bakmak sevap, yüzünü gören cennetlik, güzel yüzünü gören ne?
- komşusu kelken saçını tarayan bizden değildir!...
kelleri saçlanırma ve yakışıklılandırma ve kalkındırma ve yok ebenin .mı derneği!
- canlı yayın sırasında ekranın altına girilmiş
bilgilendirme yazılarında ki yazım yanlışı
bi kaç saniyelik arayla düzeltilmiş olarak geri döndüğünde,
seni bilemem de bende bi gereksiz tebedsüme neden oluyor.
gerçi, çokta gereksiz değil. o sırada ilgili kişinin hassiktir
yanlış yazmışım hemmen sorumlu yayıncılık ilkesi dahlinde
düzelteyim hissiyatına dikey geçiş yapmış olabileceğinin tahayyülü,
bende bu tebessüme neden oluyor. evet, bu neden oluyor.
tabi ki de yine seni bilemem. (- tebessüme)
- ana dili ve çocuk edebiyatı!
- kerhen ve de eş zamanlı, ülke sathındaki
tüm kerhanelerin basılması kimin işi dersin?
ben söyliim 'kerhanekon!' ehe ehe. bir gecede dikilen kerhaneye de
istersen kerhanekondu da diyebilirsin, kim karışabilir ki sana. bana.
- kedilerimi rahat bırak bi kereye has seni alf'fediyorum!
- bugünün cinayetini yarına bırakan katil... yarındeşen jack!
- ses tellerine muhabbet kuşu konmamış olanlarımız var!
- kapıma ben tanrı misafiriyim diye dayananı geri döndermem.
hristiyan bilem olsa içeri buyur ederim, tereddütsüz.
en nihayetinde misafirperver olduğum gibi isa'firperverde olurum.
- ulusal toplantılara bi süre ara verme kararı... kongrev!
- tayyip gitsin! 'başkakan' istiyorum!
- okuduklarımla kavga eder gibi oldum! farz-ı misal;
bi cümle okuyorum, öncesindeki cümlenin sonrası,
nasıl böyle bi cümle olur lan diyerek kendi cümle mi kurar oldum
ya da yine okuduğum bi cümleden hareketle o okuduğum cümlenin öncesi
nasıl böyle bi cümle olur diyerekten kendi cümle mi kurar oldum
ve yahutta öncesi ve sonrasıyla konu edilen düşünceler
niye bu cümlelerle anlatılmaya çalışılmış ki diyerek
o düşünceye dair kendi cümle veya cümlelerimi kurar oldum.
- rönelans ayarlarınız için lütfen reformu eksiksiz doldurunuz!
- dükkanın önünü boşaltın almanya'dan kamyon gelecek!
- türk'ün koçtan başka postu yok!
- defaten tamir yüzü de görse, 'baş'ı değiştirilmiş de olsa,
her halükarda damlayan taharret musluğu gibi burnum var şu aralar.
sümkürmeyle, hın yapmayla değil de, pıt pıt,
sankit içine tiner katılmışta inceltilmiş gibi damlayan,
su gibi akan bi burun işte canım.
- söz(l)üm meclisten dışarı(da).. ben aslında seni seviyorum!
- görüntüsünü vermek isteyen bi dinleyici arasa ya radyoyu..
radyocu da, 112'yi ara sen sakkın ha sakın adresini verme ama dese ya.
- terminatör serilerine devam edilecekmiş... ye termına.kor.!
- tenezzül edipte kullanıyorum bazı kelimeleri..
bi örnek aliim dediğin kelime cümle içinde hacım.
- nuri alço'yu nevizade'de bi hatunla piizlenirken gördüm.
kendime, hatunun gazozuna rakı kattığından şüpheleniim mi lan dedim
ama şüphe götürmez mallığım aklıma geldi vazcaydım.
- zenginler yorgun olmadıklarında da 'yorgunluk kahvesi' içiyo,
fakirler yorgun olduklarında da kahveye gidiyo.
(- kahvede kağıt oynarken yorulmuyolar ama?)
- hamur yoğuran, leğende çamaşır pekleyen,
çocuğunun kirini ezen anaların dirseklere değin sıyırdıkları
'kolları' bileklere indiğinde lütfen yardımlarımızı esirgemeyelim.
- babanın ayakkaplarını küçükkene pazar kahvaltısının ardından
evde serili gazete üzerinde bağcıklarla beraber
topuk tarafında bir parçacık yerine boya vurmayı unutmuş olarak boyalamak..
harçlık almaya engel mi zannediyodun sen. pehh!!
- maçın bitimine aarı 'olur mu olur lan' diyerekten,
rakip ceza sahasına aarı kesilecek olan korner için
(başka nereye kesilecekse) kalesini terk edip gelen bi kaleci
şayet eliyle gol atar da hakem santrayı gösterirse,
bak işte o vakit 'tanrının eli' devreye girmiş olur.
- fiktifin elli günü!
- tek tabanca, bi yerde, yerden değil, alkol alamayan bi kimsenin
referanslı türlü cimriliklere imza atmış olduğu bilinmesine rağmen,
kendisine eşlik etmesi için çokta hukuku olmadığı
lakin nazının geçeceğini düşündüğü referanslı alkolsever birine
'gel oluum bendensin bu gece, elini cebine sokturmam şerefsizim''
diyerek kendi yanına katık etme, yancı etme işgüzarlığıyla
yanaşmasına yaklaşımım, ciddiye alınabilecek bi yaklaşım olmadığı yönünde.
- zıtlıklarla konuşuyo ama samimi... diyolektik!
- saloz bakışlar tarafından kısaca patron olarak bilinen, benim nazarımda ise, açılımlı karşılığı, patron, işveren, ekmek kapısı sahibi başlıkları ile sınırlı kalmayan, sadece isminin getirdiği harf sayısı bakımdan karakter sahibi olan 'patron'la, işverenimle, bugün geldiğim gözgözeler burdan köye yol olur lan. valla. bende pis bi huy var hacım, biriyle gözgöze geldim mi gözünü kaçıran taraf ben olmuyorum ekseri, ekseri gereksiz bi inatla da bakışmayı sürdürüyorum. taa ki karaşı taraf yenilgiyi kabul edene kadar. artık ne yenilgisi ne galibiyeti bu orasını bilemiyecem. ama bok varmış gibi gözlerime gözler dikilirse ölümüne kitlerim gözlerimi bende. hiç acımam. yok patronmuş, şefmiş, müdürmüş skimden aşşaa kasımpaşa anasını satayım. her neyse gün içinde geldiğimiz, güne has bi tesadüfmüydü bilemicem, gözgözelerin sonuncusunda ''ulan patron olan benim ne bu özgüven, sen kimsin ki lan sikik, götümün kenarı olan sen sıradan, basit bi işçi parçasısın, kim siker seni lan kim, burda, 'patron' olan benle gözgeze gelindiğinde gözünü, dolaylı yoldan götünü oluyo bu, 'problem çocuk' olmak istemiyosan şayet tabi ki de, sen kaçıracaksın sen'' demeye getirdiği bakışları ile bakışlanırken, her zamanki gibi göze ve göte gelmeden alnımın akıyla çıktığımı zanneder iken masama yönelmesiyle zannımın içinden 'göte gelmeden' kısmını bi çırpıda çıkarıyorum. saniyesinde, 'gelsin bakalım ne olacak, ne yumurtlayacak' yollu düşünceme paralel, kendini işe vermiş dalgın adam hesabı, hem radyo frekansımda değişikliğe hem de masa üstümde koz olarak bana kullanması muhtemel sayfayı, ki o sayfa da işimin bi uzantısı haa, ona rağmen, düşün, olur ya, ne olur ne olmaz düşüncesiyle x'liyorum. zaman sonra biraz sonra yani başımda dikiliyor. dikilidiği yere yakın olan sağ kulağımdaki kulaklığımı çıkarıyorum. içimden ne var yarraaam diyorum. sanki hissetmiş gibi, ne var yaraama cevaben söylenebilecek saçmalıkta şeyleri diğer kulağımdaki kulaklığı çıkarırken eş zamanlı işitiyorum.. ''hocam sen çok fazla kahve içiyosun, çok fazla müzik dinliyosun bunlar zamanını alır'. ne var yarraam iş sesimin boşa gitmediğini duymak, muzırcarcasına ama çevreyi rahatsız etmeyen gülümsememe neden oluyor. şimdi burda duralım hacım, kısa ekstra bi açıklama yapiim. bi defa yaptığım işte, görsen sende hak verirsin, tükettiğim kahvenin dinlediğim müziğin daha doğrusu müzik dinlemenin kendisinin işime en ufak bi sekte vurması ancak bu ikisini işimin başında değilde, mesai saati dahilinde 'kapının önünde' yaparsam mümkün. aksi gibi, bu iki eylemi, şarkı dinlemek ve kahve içmek, yapmam demek işime, okumaklı bi iş bu iş, daha bi konsantre olmam demek, işin içinde daha bi olmam demek, işe kendimi daha bi vermem demek falan filan. Kaldı ki tükettiğim kahvemin ederi de kendi cebimden çıkıyo. bu da yetmezmiş gibi şirkette, millet sıçtıktan sonra götünü silmek için evden tuvalet kağıdı getiriyo lan, tuvalet kağıdı, kahve, çay bu çalıştığım yerde hacım, şirketin gider kalemleri içinde değil anlıyacağın. tuvalet kağıdı alınmıyo olmasının gerekçeli kararı daha da bi aptalca ya neyse konu dağılır gibi oldu, şirketin atmosferin de bahsedebilirim esasında ha, en iyisi siktir et şimdilik. evet konuyu daraltıp geri döneyim. hah!! aslında derdi başka yavşağın, söylediklerinin altında sende performans düşüklüğü var geçen günlere nazaran daha az çalışıyosun falan demek var. dolaylı yoldan ama dolaylı yolda tercih edilebilecek en aptalca yoldan giderek meramını anlatma gayesi güdüyo ki bende bu ''ulan sen değilmiydin işçi parçası bakışları atan, sen kim oluyosun ki bakışları atan, ee... o vakit ne lafı eviriyon çeviriyon en direk söyle ne söyliyeceksen, lafını işçinden mi esirgiyon s.kik, ulan hem sen ne diyeceksen kozmik odana çekip desene, ne diye herkesin içinde sözüm ona psikolojik baskı ayağına söylüyosun, e tabi aptal olmadığım gerçeği sende sıkıntı yaratıyo, bu kadar kişinin içinde laf edersem belkit lafını yutar zannediyosun di mi?'' hissiyatının oluşmasına neden oluyor. bunlar bi kenara hacım, çok yüz verdiğim patronuma, ıslak kedi yavrusu gibi pısmamı bekleyen patronuma, ince gülümsememle beraber kahve içmem ne kadar zamanımı alıyo olabilir ki diyorum. ağzından öncesinde derin nefes alındığı belli olan hava nefesli takviyeli 'bilmiyorum ama görüşelim bunu' cümleciği dökülüyor. çok kahve içmemden, lan içtiğim de iki yudum bişi amk., rahatsız mı oluyosunuz diyorum gerçi rahatsız oluyosunuz ki bunu söyleme ihtiyacı hissediyosunuz diyorum, bunu daha sonra görüşelim diyo gerek yok diyerek postalıyorum. yürrü taş arabası, yürrü de ense tıraşını görelim, göte geeel, ne skerim ama haa, benden böyle şeyler söylememi de beklemeyin. ehe ehe. özetle şubat ayındayız yapılmayan zammın üstüne de yatmayı planlayan şerefsiz bi patronum var öncesinde ki görüşmememizin kuyruk acısını çıkarmayı planlıyo falan, e bende ne kadar ekmek o kadar köfte stratejisi uygulayınca, kendi bakkalımın, kendi tekel'imin mücadelesini verince 'zoruna gidiyo' allahsızın, bugün benimlen uğraşmasının altında bunlar saklı herhal, tabii benimle asıl, birebir ilgilenmesi gerekenin becereksizliğininde bunda payı var gibime geliyor. şöyle baştan sona bi okudum da yazının girişine sevgili günlük yazsaymışım ya keşke... harbi haa genç kız günlüğünü andırmış yazdıklarım. genci tutturduk en azından..ehe ehhe.