iyi film iyi.
konusu ise ;Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF), 1960 ve 70 li yıllarda Almanya’da kurulan ve kapitalizmin beşiği ülkelerden birinde şimdiye kadar ortaya çıkmış en güçlü silahlı direniş örgütüdür. Halkların birlikteliği ve insan sömürüsünün son bulması gerekliliğinde temel felsefesi beliren örgüt, bu yıllar içerisinde Alman güvenlik güçlerince etkisiz hale getirilecektir.
Kurucularının bir kısmının intihar süsü verilerek öldürüldüğü ve bir kısmının da gizli saklı hala yaşamakta olduğu söylenen RAF konusu bu filmle anlatılmaya çalışılmıştır.gerçekleri ne kadar yansıttığı bilinmez tabi ki.
film ilgili 3-5 bir şey diyip kaçıcam. Bok gibi film. son söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim de. Raf'ı hayalperest ve ne yaptığını bilmeyen bir avuç umutsuz vaka gibi göstermişler Ayrıca nedense Raf üyeleri Almanya'da kapitalizminyarattıkları eşitsizlikleri değil de üçüncü dünyadaki vahşeti görüp de devrimci eylemlerine başlıyorlar amk. Yok daha neler. Dahası Raf üyelerinin cezaevlerinde infazı birçok delille sabitken, uluslararası bağımsız kuruluşlar "infaz" var derken, film Raf üyelerinin nasıl kendilerini öldürdüklerini anlatarak açıkça çarpıtma yapıyor haysiyetsiz köpekler. Hem de utanmaz bir şekilde arada soldan mesajlar da çakarak açık sağcı ve gerici filme makyaj yapılmaya çalışıyorlar. Yani Hatırla Sevgili bile yanında Potemkin Zırhlısı kalır. Filmi izleyenler "lan biz bir de türkiye'deki devrimcilere ahlaksız diyorduk,bizimkiler bunların yanında imam hatipli kalır" diyebilirler. Yapacağınız filmi zikeyim haysiyetsiz yaratıklar. Hadi iyi günler.
"Ulrike Almanya'da çok tanınan bir insandı. Bir savcı şöyle bir itirafta bulunmuştu: "Ulrike'yi çıldırtmalıyız ki herkes bu örgütte deliler olduğuna inansın." Onun beyni üzerinde araştırmalar yapmayı bile denediler. Deli olduğunu ispatlamak için tabii. Daha önce de, Ulrike özgür olduğu sırada, illegalite koşullarındayken bir gazetede Ulrike'nin intihar ettiği haberi çıkmıştı. 1972 başlarındaydı bu olay. intihar nedeni olarak da Ulrike'nin arkadaşlarıyla anlaşmazlığa düşmesi verilmişti. Ama o sırada Ulrike benim yanımdaydı ve haberi beraber okumuştuk. Bu haberi çok tehlikeli bulmuştuk. Cezaevinde Ulrike ölü bulunduğunda da aynı haber gazetede çıktı. Haberde Andreas ve Gudrun'la ayrılığa düştüğü için intihar ettiği yazılıydı. Bu haber tüm gazetelerde ve ölü bulunmasının hemen ardından çıktı. Uluslararası bir araştırma komisyonu incelemeler yaptı. Kendisini astığı iddia edilen havlu ile yapılan denemelerde, bunun bir insanı taşıyamayacağı ve hemen koptuğu belirlendi. Yani Ulrike'nin kendini o havluyla asabilmesi mümkün değildi. Doktorların araştırmaları sonucunda Ulrike'nin boynunun asılmadan önce kırılmış olduğu ortaya çıktı. Davalar o dönem yeni başlamıştı ve deliller toplanıyordu. Ulrike'nin kendisini öldürmesi için hiçbir neden yoktu."
soundtracklari de en az dekorları kadar etkileyicidir.
eğitim için kamplara gittiklerinde ortamakıızp çıplak güneşlenmek için cıktıkları tek katlı binanın tepesinde sergiledikleri de bir okadar tanımsızdır.
raf 'ı hikaye eden bir alman filmidir. eleştiri oklarını bol bol yağdırmakla birlikte, yer yer "yiğidi öldür hakkını yeme" moduna da giren bir film (misal, andreas baader'in yeni tanıştığı eziyet görmüş bir gence "ceketin güzelmiş" demesi üzerine anında ceketini çıkarıp hediye etmesi). prodüksiyon ve oyunculuklar olarak oldukça başarılı. izlenesi bir film. dönemin ortamını (dekor, kostüm, olabildiğince dönemin olayları, özellikle raf'ın tepkiler sonucu doğuşuna yol açacak abd emperyalizmi ve polis baskısı olayları vs.) başarıyla vermek ve polis şefinin ağzından da olsa, mevzunun sadece basit bir "terörist-polis kavgası" olmadığının, teröre yol açan sosyal ve politik ortamın irdelenmesi ve tepkiye yol açan konularda iyileştirme yapılmaya çalışılması gereğinin vurgulanması filmin artıları arasında. bununla birlikte, izlerken raf'a yer yer aşırı eleştirel davranıldığını da hatırlamakta yarar var (hoş, böyle bir film yapılırken belli bir eleştirelliğin olması kaçınılmaz, neticede insanlar öldürülmüş; öte yandan da iğne-çuvaldız dengesi bu tarz filmlerde çok önemli).
ım juli filminin sevecen oyuncusu moritz bleibtreu nun sol bir örgüt liderini başarıyla canlandırdığı 2008 yılı yapımı alman filmi.
filmden çıkarılacak çok fazla sonuç var. bana göre en önemlisi idealleriniz uğruna nelerden vazgeçersiniz sorusuydu. bir yandan düzene uyup yaşayıp gitmek bir yandan da düzene karşı gelip yok olup gitmek. (güçlü olan her zaman kazanır) bu çizgiyi yönetmen uli edel çok iyi göstermiş. bir diğer sonuç da insanların daha iyi yaşam koşullarına ve haklara sahip olabilmesi için kan dökmek doğru mudur? bunu da gazeteci ulrike meinhof un hapishanede geçirdiği buhranlar sonucu son derece güzel anlatmış.
sonuç olarak gerçekçi, başarılı ve dikkat çeken film. 2009 yılında aday olduğu en iyi yabancı film oscarını okuribito ya kaptırmıştır.
ira ve kanlı pazar gibi filmlere benzeyen, halkların soykırım ve zulmüne karşı duruşta olan alman raf örgütünün anlatıldığı film. bazı konular çok güzel işlenmişken, bazıları es geçilmiş, ancak sonuçta izlenmesi gereken bir film. ayrıca moritz bleibtreu da başrolde oynuyor, tavsiye edilir...
--spoiler--
fucking and shooting are the same
--spoiler--
2008 yapımı uli edel filmi. raf'ın tarihsel sürecini ve eylemlerini konu edinmektedir.
film raf'in karsi oldugu yayin grbuna bagli bir derginin yazari tarafindan kaleme alindigi icin yer yer izleyicide 'acaba' sorusunu uyandiriyor. ozellikle olaylarin baslangici sadece iran sahinin protestolarina indirgenmis.!: yemezler! orgutun olusumu, teorik alt yapisi ve buna benzer bircok sey cok yuzeysel aktarilmis. bir de tabiki olumleri ile ilgili bolum... yani belki kanitlanamiyor ama biz de salak degiliz! bence filmden once kizil ordu fraksiyonu / avrupa'da gerilla mucadelesi adli kitabi edinip, okuyun mutlaka. daha nesnel bir yaklasimla ve orgutun dogusundan dagilisina degin incelenmis, butunluklu bir calisma.