işten eve gidince uyumak gece vakti uykun kaçtığı için uyanmak alkol almak Çakır keyfîliğin sona erdiği zamanlarda ezan okunur muhakkak sabah namazı kılmak bişiler atıştırıp 1 saat yürümek sonra ev hazırlan iş sonra ev uyku bla bla bla...
mümkünse tanıdığınız insanlardan, yaşadığınız bildiğiniz yerden uzaklaşın ve mümkünse hani derler ya "çeketimi alıp çıktım" diye...
işte böyle ve çeketiniz şöyle dursun, çırılçıplak çekip gidin, sizde tanıdığınız insanlar yaşadığınız yeri hatırlatan hiç birşey olmasın.
ne bir telefon, ne bir adres, ne bir mail, ne bir sosyal hesap kullanmayın.
ve asla... https://www.youtube.com/watch?v=Epj84QVw2rc https://www.youtube.com/watch?v=cyrdPtEHKzE
asla, asla böyle şeyler dinlemeyin.
depresyonla beraber takılmak.
depresif depresif yaşamak.
bi çift depresyon çorabı,
bi depresyon hırkası,
bi kaç depresyon kültü film,
melankolik şarkılar,
felsefe kitapları.
bunları yazarken odanın bi köşesinde amaçsızca kendi kendine yayında olan tvde başlayan filmden yayılan diyaloglar dikkatimi çekti.
bi erkek sesi;
-mektubunu aldığım andan beri meraktan ve ıstıraptan deli gibiyim. aramızdaki her şeyi unutup kocanla beraber paris'e gidiciğini yazıyorsun bana. ben senin için bi sevgiliden çok daha ilerdeyim hándán. lale'nin, kızımızın babasıyım.talihimizin en kötü tarafı kocanın benden evvel önüne çıkması. ve bugün sevmediğin halde kocanla gidiciğini beni terkedeciğini yazıyorsun. buna asla razı olmicim hándán. eğer ki iki gün zarfında buraya gelmezsen ben ıstanbula gelicim kocanla konuşup her şeyi anlatıciğim. aşkımızı dile getiren mektupları göstericiğim ona.
duyduğuma inanamadım.
bu nedir böyle derken. beyaz bahriyeli şapkalı takım elbisesiyle bir kuğu görünümündeki (başrol olduğunu düşündüğüm ) hanımefendi trenden indi. muhtar görünümlü bir bey onu karşıladı. beni 2. kez şoka sokan sokan şöyle bi diyalog daha geçti aralarında.
-afedersiniz hanfendi yanılmıyorsam suat beyi bekliyorsunuz.
+evet
-suat bey herhangi bi dedikoduya sebebiyet vermemek için beni yolladılar. kendileri çiftlikteki evinde sizi bekliyorlar. (mektubu yazan, evli bi kadınla birlikte olup bir de çocuk dünyaya getiren utanmazın hassasiyetine bak sen)
+peki hemen gidelim. (çok naif bi hanfendi hemen kızmayalım)
çiftliğe geldiler. suat efendi kapıda göründü. çok sevinçli
-hándán sevgilim...
beyaz kuğu görünümlü naif hanfendiyi görünce duraksadı.
kadın gururlu duruşuyla açıklama getirdi
+sizi hayal kırıklığına uğrattığım için özür dilerim.
-afedersiniz... fekat...
+ben nevin giray.hándánın yengesiyim.
-memnun oldum. hándán buraya sizi gönderdiğine göre demek ayrılma kararı kati.
+her ikinizin de hayatını ve şerefini korumak için benim gelmem icap etti.
işte burada koptum. o kadar yaşanandan sonra ne şerefi ne hayatından bahsediyor bunlar. hem de kibar kibar. dedikodu çıkmayınca yaşanalar ahlaksızca sayılmıyor mu? kendi vicdani ölçütleri yok mu bunların? yoksa, kalem bıyık suat'ın dediği gibi bu konu sadece hándán'la onu mu ilgilendirir?
yengeleri bile işin içine girmiş durumda. ahlaksızlıklarının çözüm sürecinde uzlaşmacı olarak taaa bursaya kadar gidiyor.
depresyonum yokken beni depresyona itti bu diyalog.
gecenin bi yarısı öylesine denk geldiğim bu sahne tam bir depresyon sebebidir.
bu ne böyle?
taze depresyonumla filmi izleyeciğim. bu ahlaksızların sorumsuzca dünyaya getirdiği çocuğun başına gelecekler var daha. daha çok ağlayacaklarımız var gibi. * gidip bi kahve yapayım.peçete paketini de alayım.
Depresyon dereceme göre. Mınımal bır duzeyde ıse fılm açıp bır bardak kahve ıle kendımı dunyadan soyutlamak.
Maximal derecede sadece uyumak. Gunluk ıslerımın dısında kendımı ıyı hıssetmıyorsam sadece uyuyarak duzelebılıyorum. Gunduz veya gece saat kac olursa olsun gözlerımı acmıyor uyuyor kabul edıyorum kendımı cunku sadece zaman duzeltebılıyor bu durumu.