Sanki grip de ha deyince gececek. Sanki o kadar basit ki sacini kesince, alisverise gidince, sevisince gececek.
Ne cok biliyorsunuz ne cok. Guzel ulkemin guzel herbokolog insanlari.
sıkıntı çok derinlerde değilse, eninde sonunda depresyonun kendisinden sıkılıp, çıkıyorsunuz. hiç bir şey yapamıyorsanız da, sabredin, geçecektir. ama depresyon kaynağı süreklilik gösteren bir olay, yahut hayatınızı kökünden etkileyen bir durumsa, ya da bunun ayrımını yapamayacak haldeyseniz, içinize kapanmayın, utanmayın, sıkılmayın, yardım isteyin.
Yazın. Şu an ne oluyorsa, aklınızdan ne geçiyorsa. Sorunlarınızı, umutlarınızı, başarılarınızı, her şeyi. Gözünüzün önünde olsun. Madde madde yazarken, bir şey kendiliğinden açılıyor ve derine inmeye başlıyorsunuz. işte sizi rahatlatmaya başlayan nokta orası.
Ara verin. Hayata, sorumluluklarınıza. Sizi rahatlatan şeyleri bulun, bomboş şeyler de olur hatta daha iyi olur. Ben bir ara üç gün boyunca yüksek binaların yıkılışını izlemiştim.
Ağlayabiliyorsanız ağlayın. Ne kadar süreceğini düşünmeden.
Evde kalmayin
Kalabalik yerlere gidin
Zihninizi mesgul edin
Yoksa kız arkadaș edinin
Komedi filmleri izleyin
Küçük emrah filmleri izleyin ( hayatta her șeyin basiniza gelebilecegini anlarsiniz.)
Yemeyi içmeyi bırakmayın hiçbir şey yiyemez hale geliyorsunuz. Uykusuz kalmayın ya da çok uyumayın uyku düzeninizi bir daha toplayamıyorsunuz. Çok içmeyin bitmek bilmeyen hastalıklarla cebelleşiyorsunuz.
en son girip de çıkması yılan hikayesine dönen depresyonumda kendimi meyve bıçağıyla mı yoksa ekmek bıçağıyla mı jülyen mi yoksa kuşbaşı mı dilimlesem diye kendimle kavga ede ede düşündüğümü hatırlayınca sizin bu tatlı depreşmenize özendim valla.