türk ekonomisinin içinde bulunduğu durum.
Günümüz zırvası.
14 yaşında düşüp çıkamadığım çukur sanki. iş hayatında başarısiz hissettiğim şu dönemde, başka türlüsünu düşünemiyorum. Belki de yıllardır basarizliklarimda, uzuntulerimde, gucsuzlugumde kaçtığım sığınağim. Çünkü kendime başarısız, güçsüzum demektense kötü hissediyorum, kötü bir dönemden geciyorum demek daha iyi hissettiriyor. içinde bulunmayı tercih ettiğim çukur belki de. O kadar renkli, güzel şeyler de yaşadım. Ama sanki hepsini bu çukurda yaşamışım gibi hissediyorum şimdi. Ya uykusuzluktan saçmalıyorum. Ya da hafiften yoldan cikiyorum. Ama az önce de dedim ya, enkaz yığını gibi kalakalmis hissediyorum. Ama sanki geçer iki güne.
anlık girdim, sözlüğe de geri döndüm. Selamlar herkese.
3 senedir benimle e ölürmeyecekse ayrılalım artık oyalıyor beni, çok defa intiharı düşündüm hatta yakın zamanda intihar mektubu bile yazdım.
bu durumda olma sebebim tamamen, dünyaya ve yaşama bağlı gerçekleri görmek ve realist yaklaşmamla ilgili diye düşünüyorum, dünya iğrenç, yaşantım iğrenç, gelecek için hiçbir umudum yok çünkü durumlar ortada açıkçası daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum.
kendimizi öldürmek dışındaki tek çözüm ilaç kullanmak sanırım, bu benim için sadece gerçeklerden kaçmak olsa da bunalım yaşayan biri için çözüm olabilir.
bir giren bir daha çıkamıyor.
çok özlemek. ansızın gözlerin dolması. silkelenmek ve kendine gelmek. kapanış.
https://youtu.be/rysgSkeFOgA
Deliler gibi yaşadığım duygudur... saç kepeklenmesiyle başlayıp kendi kendine konuşmayla biter...
Zaman zaman insanın ihtiyacı olan bir duygudurum.
Depresyon her zaman kötü ve hemen kurtulunması gereken bir durum gibi algılansa da, insan vücudu ve zihninin kendisine alarm verme durumudur. Eğer depresyon olmasaydı, onarım şansımız da muhtemelen olmazdı. Telefonumuzun güç tasarrufu modu gibi düşünelim, aktivite yapma isteğimiz kalmaz, sürekli uyumak isteyebiliriz ve de gereksiz şekilde fazla yemek yemekten kaçınabiliriz. Atipik durumları gözardı ederek söylüyorum elbette. insan doğası gereği kendisini rahatsız eden her şeyden kaçıyor, binlerce yıl önce dışarıda olan tehdit artık içeride ve zihnimizde. Dolayısıyla her duygudan kaçmak olanaksızdır. Hayat çeşitlilikle bir bütündür ve her duygu zıttıyla anlamlıdır.
2.5-3 senedir kendimle mücahedele etmeye, aklımla başa çıkmaya, aklımın ve duygularım üstünde hakimiyet kurmaya çalışıyorum. Ben problemimi çözüyorum sanıyordum ama yanılıyormuşum. Uzun zamandır tekrarlanan bir bunalım halimdeyim. Kendimi meşgul edersem kendimle daha az yalnız kalırım ve daha az düşünürüm sandım ama her birkaç dakika yalnız kaldığımda o depresif hale geri geldim. Genelde 2-3 gün iyi 2-3 gün depresif halinde yaşıyorum. iyi olduğum günlerde nasıl öyle kötü hissettiğime şaşırıyordum. Kötü olduğum günlerde de iyiyken nasıl bir anda kötüye geçiş yaptığımı düşünüyordum. Sürekli bir anlam arıyorum. Neden ağlıyorum, neden kötü hissediyorum. Anlamsız kötü hissetmek kadar boktan şey yok. Üzerine düşünebileceğim arasında ilişki kurup problemimi keşfedeceğim bir olay yok. Boşluk içinde süzülüyorum. Sürekli yeme atakları yaşıyorum. Kendimde kontrolü o 2-3 gün kötü olma halindeyken yapamıyorum. Bu daha da boktan hissettiriyor. Yürüyüşe çıkıyorum düşünüyorum. insanlarla sohbet ediyorum ama cümleleri kuramıyorum söylediklerini tam kavrayamıyorum. O depresiflikteyken çok sinirli oluyorum küfür etmek ve hıncımı çıkarmak istiyorum ama öyle biri değilim olmak istemem. Depresif haldeyken sevdiğim insanların olumsuz söylemleri çok ağrıma gidiyor. Daha da değersiz hissediyorum. Ve ben bir başkasından değer ve sevgiye bağlı olan biri hiç olmadım öyle kalbi hemen kırılan biri olmamama rağmen böyle hissediyorum. Siktir et diyemiyorum. Eskiden diyebiliyordum. insan saçmalar ve kızar normaldir diyordum ama şimdi aklımı buna ikna edemiyorum Üzülüyorum. Ne bu duygusallık diyorum. Ne oldu rasyonel bana.

Son birkaç haftadır yine aynı sıklıkta depresif hissediyorum ama artık daha az uzun sürüyor. Kendime gülüyorum. Akışına yaşamaya çalışıyorum. Son 3 gündür depresiflik bir gidiyor bir geliyor. Bilmiyorum umarım daha da iyi olurum.
depresyon bir nesne olsaydı bence kesinlikle pasta olurdu. hani bir pasta yediğiniz zaman tadı damağınızda kalır uzun bir müddet ağzınızdan gitmez ya işte bence depresyon da aynen böyle.

depresyonu bir kez tattım mı bir daha o tat damağınızdan gitmiyor.
Monoamin teorisine göre nörepinefrin, seratonin ve dopamin aktivitesi azalmıştır.nörotransmitterlerde sayı ve duyarlılık artışı vardır.alın çizgileri derinleşmiştir.
Bkz: omega melankolika
metafor yapıyormuşuz ben de eksik kalmayayım.
bence depresyon berjerdir. açıklama yapma gereği duymuyorum ki zaten metaforun kendini anlatması lazım.
Depresyon insanın kafasındaki kendi değerini düşüren, mutsuzluk, umutsuzluk ve yaşayamıyor olma düşüncesine insanı ikna eden bir hastalık. Depresyon hastaları içinde bulunduğu durumdan çıkmak veya bu durumu azaltmak için haz veren ne varsa kendine iyi gelecek sanıyor. Bu bir madde, bir sevgili, din veya herhangi bir ideoloji olabilir. Çünkü insan fazla hiçsizleşiyor. Bu hiçsizlik içinde bir neden bulmak insanı oyalıyor. Bu tek nedenin oyalayıcılığı depresyonum geçiyor yanılgısı veriyor insana. Bir nedene, maddeye, kişiye ve yanlış bir duruma olan bağlılık insanı tehlikeye atıyor. Bu nedenler insanların elinde olmadan değiştiğinden bir noktada ortadan kalktığında kişinin daha da ağır depresyona gireceği açık hale geliyor. Bu yüzden insan depresyondayken kendiyle baş başa bu kabul edilmeli. Bu umutsuzluk ve mutsuzluk halinin çaresi bir başka neden veya kişide değil. Çare Tamamiyle kendi beynimizin düzgün çalışması. Çareyi bir başka nedende aramak çözüm değil çünkü kendinizle bir dk baş başa kaldığınızda hiçbir şeyin azalmadığını, bu iyileşmenin sanıdan başka şey olmadığını anlıyorsunuz.

Depresyon kişiye göre değişiyor. Çok büyük travmadan çıkan depresyon ile insanın bir neden veya olaydan bağımsız olarak kendinden çıkan depresyonun etkilerinin aynı olduğuna inanıyorum. Şiddeti farklı olabilir ama etkileri ve insana kabul ettirdiği değersizlikleri aynı.

Aklı başında insan düşüncesinin sağlıksız ve yanlış olduğunun farkında oluyor. Ama yine de bir nedenin depresyonu çözeceğine inanabiliyor. Bu kendinin farkında varış önemli bence. Sağlıksız bir zihinle hayata devam etmek bataklıkta çırpındıkça kurtulacağını sanıp batımaya benziyor. Çözüm boş çırpınışlar değil. Bir insan, bir değer, bir adanmışlığın eksiği değil. Zaten zihin umutsuzluktan ve kendine inançsızlıktan bu değeri, anlamı oluşturamıyor, yarına uyanmaya bir heves atfedemiyor ve hayatına yön veremiyor. Çırpınıp duruyor. Tüm bu boş çırpınış, kendini meşgul etme ve çare olacak bir inan eli ihtiyacı sonunda hiçbirinin bana bir faydası olmadığını sadece boş çırpınış ve dibe batışımı hızlandırdığını anladım ve daha önce alıp gitmediğim 4. Psikiyatri randevusunu tekrar aldım.
Sari kantoron ictim suan tam ustune bu basligi gordum.sonucu yazacam buraya bi saate.
içinde bulunduğum durum.
(bkz: depresyondayım)
kafana akvaryum geçirmiş gibi olduğunu düşün dostum, sesini kimse duymuyor. Ağzını açacak olursan diğerleri seni kendi sorunlarına boğuyor. Bu yere ait değilmişsin gibi, ilahi bir ip seni çekip alsa yukarı doğru sanki oksijene ulaştığın için sevinecekmişsin gibi.
Bazen bakarsın etrafa insanların içinde çiçekler açıyor sende ise öbeklenmiş bir yığın kaktüs batıp batıp duruyor, batıp batıp duruyor.
içtiğin su bile direkt iniyor sanki, yediğin yemeğin tadı yok. Sadece yiyorsun belki günlerce aynı şeyi ama bundan haberin yok dostum. Neden ve niçinlerin çok birikti ve artık yanıt aramıyorsun, sadece bakıyorsun. Ne olursa olsun, aslında dünya da batsa, sadece bakıp duruyorsun. o günü bekliyorsun.
Tıpkı fight club'ın son sahnesi gibi...

dinle mith, bu senin için!: https://www.youtube.com/watch?v=N3oCS85HvpY
insanı düşürür ve güçsüzleştirir. Bok ediyor insanı. Her şey sinirlerimi bozuyor. Beni mutlu eden şeyler var mı? Var. Ne önemi var ki 3 günde bir ağlamaktan uyuyamıyorum. iğrenç hissettiriyor, insanı kendinden tiksindiriyor. Ağır hissettiriyor. Ağlamak başımı ağrıtıyor. Yapacaklarımı yaptırmıyor. Nefret ediyorum bu durumdan.
sadece yaşayanların iyi anlayabileceği durum.
önce hafif hafif gelir sonra vurguna uğratır.
insanın bazen hiçliğe dönüşmek istemesine sebep olur. Öyle boktan bir şey ki şöyle kafamı kessem komple kurtulurum dersin. Keşke kapatma tuşum olsa da kapansam dersin. Gövdemi şöyle yukarıdan aşağı yarsam bir nebze rahatlarım belki dersin. Allah düşmanımın başına vermesin. Birilerini bu hale sokanlar hariç.
Öyle yanlış lanse ediyorlarkı herkez kendi kendini depresyonda sanıyor.aynı durum panik atak anksiyete içinde geçerlli.gerçekte bu hastalığa sahip insanlarla bu hastalıkla alakası olmayan ve kendını hasta sananlar ayrılmalı.
(bkz: terk edilmek)
(bkz: ergen ergen işler)
bunalım. sürekli kötü duygular hissetme, sevilen şeylerden bile zevk almama durumu.