bugün

Her ne kadar inkar etsem de içinde bulunduğum durum, hal.
kimseye depresyonun ziyereti nasip olmasın. her şey biter sadece duygularınız, hisleriniz kalır. o gelince bu kadar yalnız kalmayın kendinizle!
Bazen kendinden kaçmak iyidir.
dünya sağlık örgütü (bkz: who) 2020 yılında dünyada en çok görülecek 2. hastalığın depresyon olduğunu ileri sürmüş.

eştanılar arasında görülen 1. sıradaki hastalık da depresyon olsa gerek, en azından benim kafamın içinde böyle.

hafif düzeyi, hastaya göre değişebileceği unutulmadan, başka bir sorunu yoksa ilaç gerektirmeyip psikoterapi ile çözülebilir. orta ve ağır düzeyi için ilaç ve psikoterapi önerilir.

ilaçlar önce fizyolojik olarak sizi terapiye hazırlarlar. çünkü orta ve ağır düzeyde hormonlarınız ve beyninizdeki bazı mekanizmalarda bozulmalar görülebilir. sizi terapiye hazırladığında aslında iyileşmiş olmazsınız, fizyolojik olarak normale dönmüş olursunuz. bu yüzden sonraki yaşantınızda depresyonun tekrarlamaması için terapiyi mutlaka sürdürünüz.

bazılarımız mizacımız sebebiyle veya biyolojik olarak depresyona yatkın olabiliriz. bunun farkında olup, depresyon sürecine girmeden önce kendimizi eğitebilmemiz, bu konuda bilinçli olmamız mümkün. doktorlar, psikologlar oturdukları yerden bunu sağlayamazlar. fakat siz kendinizi bilir ve yenmeyi isterseniz mesleki becerilerini maksimum seviyede kullanmalarına yarar sağlamış olursunuz. devamında çözümün ve en önemlisi çözümden sonra da tekrarlamasının önlenmesinin kolay ve başarılı bir şekilde gelişeceği düşüncesindeyim.

en sık rastlanan ve çözümü konusunda bilimin güzel bir ilerleme kaydettiği bir alan. çözümleri herkes için var. çözüme gerek duyulmaması için önlemeniz gerektiğini de unutmayın. depresyon süreci geçtikten sonra lütfen önleme çalışmalarına da devam edin. bunu hak ediyorsunuz.
Hissettiğim ruh halinin umarım "o" Dur diyerek içimi rahatlatmaya çalıştığım dayanak.
Milli hastalığımız. Herkes de ne meraklı arkadaş!

Gidin iki su çarpın yüzünüze şap şup bir şeyiniz kalmaz. Hadi bakim.
nedensiz adamın içine eden bir psikolojik hastalık. bu video gerçekten tam beni anlatmış diyeceksiniz.

https://www.youtube.com/watch?v=zSkjTFnidZI
Bir kere girdiğin zaman çıkması çok zor olan şey.Giriş kısmı da öyle bir anda olmuyor,ben depresyona girdiğimi,iyi olmadığımı ilk belirtileri vermeye başladıktan yaklaşık bir yıl sonra kabullenebildim.Sonraki bir yıl da yedi yirmi dört asık suratla ve çoğunlukla ağlayarak;kendimi insanlardan tamamıyla soyutlayarak,gitgide olduğumdan daha da sessiz ve içine kapanık bir insan olma yolunda adım atmayla geçti.Vaktiniz varsa biraz detaylı inceleyelim.ilk depresyon senem reddetme adımım oldu aslında.içinde bulunduğum ruh halini kendime yakıştıramayarak geçti.Hiç unutmuyorum,bir gün bilgisayarda her zamanki gibi şarkı açmış,dinliyordum.Gripin'in,"Arkadaş"isimli şarkısıydı.Şarkıyı keyifle dinlerken birden duraksamıştım,ister istemez aklımdan,"Kaç arkadaşım kaldı ki?"diye bir soru geçti.O an buna yanıt veremedim.Öylece donakaldım,karnıma hiç beklemediğim anda kendim tarafından bir yumruk atılmış gibiydi.Tüm keyfim kaybolmuş halde,suratım istemsizce hafiften düştüğü halde kendimi toparlamaya,zorla gülümsemeye çalışarak bilgisayarın yanına gittim,şarkıyı kapatıp başka bir şarkı açtım.Kendi kendime attığım o yumruğun acısını dakikalar sonra hala hissettiğim halde kendime yalan söylüyordum:Sorun yok,iyisin.Hayır,sorun vardı,iyi falan da değildim.Sonra bir partiye katıldım,herkes dans ediyor diye dans etmeyi zerre kadar bilmeyen halimle mecbur piste katıldım.Beceriksiz halimle yerimde yalnızca hafifçe sallanırken arkadaşlığımızın bittiğini hala kabullenmediğim eski arkadaşlarımın(takıntılı gibi görmeyin,herhangi bir kavgayla ya da net bir bitirişle bitmedi arkadaşlıklarım çünkü.)halimi garip bulduklarını ve yanıma gelerek beni rahatlatmak amacıyla benimle sohbet ettiklerini görünce içim acıdı,gururum kırılmıştı.O kadar ait değildim ki ortama;uzaktan bile fark ediliyordu.Hiçbir zaman çok sosyal bir insan olmadım.Asla.Hiç olmadım.Ama o gün;başkaydı.Toplumla uyumsuzluğumu ve bir anda içine düştüğüm derin yalnızlığın boyutunu fark ettiğim gündü,insanların içinde yapamadığımı ölmek isteyecek kadar çok fark ettiğim günlerin başlangıçlarındandı.Sanıyorum ki benim için reddetme aşaması o gece,o partide son buldu.Sorun vardı,iyi falan değildim.Sadece sekiz-dokuz ayda bu süre içerisinde kabul edemeyeceğim kadar yalnızlaşmıştım,kabul etmek istemeyeceğim kadar yalnızlaşmıştım.Tek fark eden de ben değildim,keşke öyle olsaydım.Annemin arkadaşları bile iyi olmadığımı,çok yalnız olduğumu fark etmeye ve bunu anneme söylemeye başlamışlardı.Beni doğru dürüst tanımayan insanların dahi fark edebileceği kadar kötü bir ruh halindeydim ama bunu uzunca bir süre reddetmiştim.Kendime yalan söyleme işini bir hayli ustalıkla yapmıştım anlayacağınız.Sonra depresyonu kabullendiğim,hiç ama hiç iyi olmadığımı kabullendiğim aşamaya gelelim.Zaten o partiden sonra bunu sessizce içimde kabul etmiştim ama bunun eşliğinde kendimi tutmaktan vazgeçmem ve parça parça olmaya başlamam için birkaç ufak olaya ihtiyacım vardı tabi ki.Oldu.Uzun uzun anlatmayacağım;çünkü esas sebep o değildi.Belki yaradılışımdan,belki yetiştirilişimden,bilmiyorum ama ben zaten hiçbir zaman çok mutlu ve çok sosyal bir insan değildim.içimde depresyon için bolca potansiyel varmış aslında,geçmişe baktığımda bunu çok net görebiliyorum.Tabi neden böyleydi,onu da sorgulamak gerek.Neyse,sonuç olarak depresyona girme sebebim asla hayatımda yaşanan ani ve sanırım yaşadığım her şeye rağmen tercih etmeyeceğim garip,beklenmedik değişimler değil.Bu yüzden hayatımda meydana gelen değişimleri suçlamam oldukça mantıksız;anlattığım gibi zaten bir yıldır kötü bir ruh halinde,farkına varmadan girdiğim depresyonun reddetme aşamasındaydım.Sadece artık reddetmeyi tamamıyla kesmem ve dağılmam için birkaç küçük ateşleyiciye ihtiyacım vardı.Oldu.Ve ben dağıldım.Ben çok kötü dağıldım,parça parça oldum.Her bir parçam rüzgarda uçtu gitti sanki,yakalayamadım.Depresyonu net olarak kabul ettim ve onun içinde boğuldum kabullenmeyle beraber.Yavaş yavaş benliğimi oluşturan parçaları tek tek kaybettim.Çok kitap okurdum mesela,doğru dürüst okumamaya başladım.Tiyatro kursuna gitmeyi çok severdim,kursu bıraktım.Girdiğim ortamlarda kimseyle konuşmamaya,acayip sessiz olmaya başladım.Zaten hiç aşırı sosyal değildim,şimdi sanki tüm insanlarla konuşma becerimi elimden almışlardı.Konuşmak,kaynaşmak istiyordum çoğu zaman ama bunun için ne cesaretim ne gücüm ne halim vardı.Zamanla o istek de gitgide kayboldu,yalnızlığımı sevmeye başladım.En azından o yalnızlığın kendine göre bir konforu,bir güvenliği vardı.Çok azimli biriydim eskiden,oysa zamanla vermem gereken derslerime bile yeterli ilgiyi göstermemeye başladım.Hayatımın en düşük notlarını aldım.Bu da aileme karşı ayrı bir vicdan azabı ortaya çıkardı.O da çok boğdu beni.Sözlüklerden intihar başlıklarını beni şaşırtacak kadar sık okumaya başladım.Bu da depresyonu kabullendiğim ve onu dibine kadar yaşadığım aşamaydı.Bir buçuk yıl kadar aldı ve beni ruhen yüz yıl kadar yaşlandırdı.Şimdi hangi aşamada olduğumu düşünüyorsanız,nihayet üçüncü aşama olan toparlanma aşamasında olduğumu düşünüyorum.Öncelikle şunu söyleyeyim ki;hala hiç iyi değilim.Sosyal fobim ve depresyonum hala büyük oranda devam ediyor.Ama şu an çaba harcıyorum,kendimi zorlamak için elimden geleni yapıyorum.Önceki halimle tek farkı bu,yoksa bir anda hayatıma sihirli bir değnek değmedi.Hala çoğu kişiye göre çok yalnız ve hala çoğu kişiye göre ruhen çok kötü durumdayım ama kendimi bu durumdan kurtarmak için çaba harcıyorum.Bu çabayı vermenin pek kolay olduğunu söyleyemem.Açıkçası çok zor.Çünkü sanki bir kere yoğun bir depresyon durumunda bulunduysan,yoğun bir yalnızlık tattıysan sonra bambaşka şekilde görmeye başlıyorsun dünyayı.Çok kırılgan oluyorsun bir kere,çok hassas oluyorsun.Arkadaşın sana bir yanlış yaptığında canın normalden çok daha fazla yanıyor mesela ama tamamen silip atmak da istemiyorsun yalnız kalmayayım diye.Annen,senin için onca cefa çekmiş olan,durmadan kendisine karşı vicdan azabı hissettiğin annen;tek bir laf söylüyor ve annenin bile seni zerre kadar sevmediğini,önemsemediğini düşünüyorsun.Bir olay kötü gidiyor,istediğin gibi olmuyor;hemen karaları bağlıyorsun çünkü acı çekmişsin zaten çok fazla,kendini zar zor bu durumdan kurtarmaya çalışırken üzerine atılan en ufak acıyı göğüsleyemiyorsun yıkılmadan,kendini koyvermeden.Zor.Ama girmesi de bir anda olmuyor,bence dikkat edin,hiç düşmeyin bu illete.Sonra atı alan Üsküdar'ı geçiyor,çok acı çekiyorsun,çok.
"Gölgene bak, beni anlamak istiyorsan; O kadar yakın, ama sana asla dokunamayan."

bunun gibi o kadar açık ve o kadar karmaşık bir his topacı.
temel sebebi yalnızlıktır. sizi siz olduğunuz için seven bir sevgili ile aşamayacağınız depresyon yoktur.
Kendinize zevk alacağınız insanlarla haşır neşir olacak uğraşlar bulun işiniz yoksa bir iş bulun bir şekilde zamanınız geçsin gidiyor o algılar.
dengesiz hava şartlarının ve bahar aylarının tetiklediği hastalık.
Kadınların saçlarını, erkeklerin sakallarını kestirdiği küflü ruh hali. Saçını kestiren bir kadın görürseniz, yükünden kurtulmaya çalıştığını anlayın.

Ekleme: depresyona girmiyorsun, o seni içine çekiyor!
görsel
ilacı meşguliyettir. sevdiğin kişilerin yanında olmasıdır. hayat, depresyonla haşır neşir olmak için çok uzun olmayabiliyor.
Bir şeylerle meşgul olmakla, işe başlamakla üzerinden gelinecek bir problemdir.
Bir türlü cikamadigim nasıl bir giriş yaptıysam farkına varmadan müptelası olduğum bana göre hastalık ya da olumsuz durum degil çevredeki lerden kaçış veyahut bir savunma taktigidir artık. O denli sahteki insanlar , hisleri, sözleri en iyisi uzak kalmak varsın depresyonda desinler .
Bir yerde okumuştum. Depresyona kış ayında giriliyormuş en çok. Hazır depresyon için malzeme bolken neden depresyona girmeyelim ki ?
2 haftadan fazla süren sinir sitres ve üzüntü hâli.
Ruhun gribidir.

Ara ara girer çıkarım, güzel ama 20 yaşından beri çekiyorum bunu.
20 yaşından beri uğrar gider uğrar gider.

Her geldiğinde kovmasını iyi bilirim. Alıştım çünkü.

insanı zor durumda bırakabilen bir hastalık ama tedavisi var.

Edit: ya amk cahilleri ya, bu tamamen beyin kimyasıyla alakalı bişey ya. Gelmişler aşağıda sik sik konuşuyor amk ergenleri.
ufak tefek şeylerle bile mutlu olmayı öğrenince içinden çıkılabilen durumdur kendileri, bunu öğrenmekse zaman alabilir biraz, ama olsun, hayat bir mücadeledir, pes etmek olmaz.
bir ara girmiştim, beğenmedim çıktım.

bunun için doktora falan gidenler var. olum siz nasıl bir hastasınız? hayatınızda sorun varsa bu psikolojinizi bozuyorsa, çözüm üretin çözümsüzlüğe kendinizi itip içinde debelenip hep benim başıma geliyor. ben neden bu kadar bilmem neyim. kimse beni sevmiyor. off hep başarısızlık falan triplerine girmek yerine. çözüm üretin lan çözüm. çözüm üretme beceriniz yoksa da boşuna doktor meşgul etmeyin. oturun eve ananızın babanızın dizinin dibine ya da gidin kahveye falan takılıp siyaset yapın ülke elden gidiyeah bazında.
Ciddi bir olaydır. Hayatımın bir dönemini kapsadı ve beni her şeyden uzaklaştırdı. Depresyon film izlemek, çikolata yemek veya kendini kapatmak değildir. Depresyon, duygusal ve ruhsal bir çöküştür. Sürekli boşlukta olduğunu hissedersin. Adımlarını bile çoğu zaman bile isteye atamazsın. Bir yere çıkmak istemezsin, çıkınca da daralırsın. insan o dönemde neler yaptığını veya neler yapacağını bilemez. Sürekli üzgün, umutsuz ve mutsuz gezer. Elini ayağını her şeyden çekersin gibi şeyler işte.
depresyon denince aklima sadece bir şey geliyor, stefan zweig'ın - satranç kitabında işlediği yalnızlık ve boşluk duygusunun insana ne kadar zarar verdiği ve insanın ruhunu canavar gibi nasıl yediği!

Depresyonun bir çok sebebi vardır ama en kötü ve en şiddetli geçen depresyonlar bu sebeple olur, yavaş yavaş insanlardan uzaklaşırsınız kimseyle iletişim kurmazsınız ve o kendinize yarattığınız size ait boşlukta yok olmayı beklersiniz.

siz siz olun iyi dostlar, iyi bir ilişki ve iyi bir sportif yaşam dan vazgeçmeyin.
Halk ağzında çiklet olmuş ama sonuçları pekte olumlu olmayan duygu durum bozukluğudur.
Öyle kafanıza göre girip bir arkadaşa bakıp çıkacaktım diyeceğiniz bir durum değildir kesinlikle.
Bir gün iki günlük çökkünlükler, iştahta azalma, uyku azalması veya uyku süresinin artmasıyla hemen teşiş konulacak bir bozuklukta değil. Hafif düzeyde depresyon için bile bir hafta boyunca belirtilerin neredeyse tamamına yakınını günün geneline yayılmış şekilde yaşamak hissetmek lazım.
Ve inanin bana o bir haftadan sonra yürürken veya konuşurken bile ne kadar ağır bir yük altında olduğunuzu hissederken kendiniz bile hayretler içinde kalacaksınız.