vatanın içten içe, göz göre göre çöküyor oluşu... düşmanlarımızın bizden daha çalışkan, daha özverili, daha güçlü oluşu...
seni mutlu edebilecek tek kişiyle aynı şehirde yaşadığın halde, senden haberdar bile olmaması...
peş peşe gelen başarısızlıklar....
sonuç: en keyif aldığı şeylerden vazgeçmiş, bir gün gözüne uyku girmeyip diğer gün saatlerce uyuyan, zorunda olmadıkça evden çıkmayan, kalabalık içinde yalnız, yalnız kalmak isteyen, ciğerleri iflas etmiş bir insan...
bizi yediğimiz yiyeceklerle yönetiyorlar. o yüzden mutlu yaşamak için bilincimizi yükseltmek zorundayız. düşük bilinç düzeyini yaşadığımız bir dönemdeyiz. yüksek bilinç düzeyinde hayatımız nasıl olurdu merak ediyor musunuz? ben ediyorum. bilinçli insanı kandıramadıkları için cahil toplum isteyenlerin dostunuz olduğunu mu sanıyorsunuz?
depresyon sanılanın aksine bir ruh hali değil, bir beyin hastalığıdır.
genel olarak depresyon beynin mutluluk hormonlarını az veya hiç salgılamamasın dan kaynaklanan bir durumdur.
günümüzde Depresyonda olma akımından dolayı. ergenler tarafından tanımı ''bir şeye üzülünce meydana gelen durum'' veya ''sevgiliden ayrılınca oluşan durum'' veya ''ölmik isiyirim'' olarak değiştirilmiştir.
dış etkenlere bağlı olarak meydana gelen ruh hallerine üzüntü veya saplantı olur en fazla.
edit: eksilendim, kanayan yüreğini al ve git buradan dostum.
ideal benlik ile gerçek benlik arasındaki farkın artması depresif bir kişiliğe doğru götürür insanı.
Sarı kantaron, karabaş otu, melisa ve kedi otunu karıştır, çay olarak iç. Hiç antidepresan olayına girme bişeyciğin kalmaz.
genetiktir. postsinaptik bir takım reseptörleriniz diğerlerine göre daha duyarlı olmaya eğilimlidir.*
iki lustral at kalmaz bi şey.**
ve tabi ki sizi mutsuz eden şeylerden uzaklaşın. o ilaçtan daha kolay.
1. Ekonomik sorunlar: Yaşam mücadelesinde; kazanç ile gideri arasında denge kurulamıyorsa ya da kişi uygunsuz harcamalar yapıyorsa, depresyon için bir neden olabilir.
2. Eş ve aile çatışmaları: Ailesiyle yaşayanlarda veya evlilerde; evdeki tartışmalar, aşırı eleştirmeler, hayal kırıklıkları depresyona sebep olabilir.
3. işsizlik ya da aşırı yoğun iş temposu: iş kaybı yaşayanlarda, uzun süre iş bulamayanlarda depresyon gelişebileceği gibi, zor şartlarda yoğun ve yorucu tempoda çalışanlar için de risk vardır.
4. Mükemmeliyetçilik: Mükemmeliyetçi yapıdaki kişilerde; işlerin yolunda gitmediği dönemler, oldukça riskli dönemlerdir.
5. Eşten veya sevgiliden ayrılma: Birçok kişi bu durumlarda, olan düzeninin bozulması sonucu sıkıntı yaşar. Alışkanlıkları ve beraber yapılan bir sürü etkinliği ve belki de en önemlisi bir kişinin sevgisini kaybetmek kişi için zorluk yaratır.
6. Mevsim değişiklikleri: Özellikle sonbaharın gelişi insanlarda hüznü de beraberinde getirir. Gün ışığının azalması, havanın erken kararması, havanın serinlemesi bu dönemin özelliklerindendir. Mevsimin özelliklerine uymak yorucu olabilir. Birçok hastalık için de riskli olan bu dönem depresyon içinde risklidir.
7. Kayıplar: Bir yakının kaybı, kişiyi ölüm gerçeğiyle yüzleştirir. Hem gidenin boşluğu hem de ölümle yüzleşme insanlar için depresyon nedenlerinden olabilir.
8. Sağlık sorunları: Yaşam boyu süren; romatizmal hastalıklar, tansiyon, diyabet(şeker), böbrek yetmezliği gibi durumlar kişinin baş etme gücünü zorlaştırır. Bununla birlikte kanser gibi ölüm gerçeği olan durumlar da, kişi için depresyon sebebi olabilir.
9. Yalnız yaşama: Günümüzün en büyük sorunlarından biri, büyük kentlerde yalnız yaşayan insanlardır. Bir kısmı aile ve arkadaş desteğinden yoksundurlar. Ayrıca; eşini yitirmiş, çocuklarından uzak, yalnız yaşayan yaşlılar için de risk vardır.
10. Düzensiz yaşa: Uykuya ve dinlenmeye özen göstermeyen, aşırı alkol veya uyuşturucu madde kullanan kişilerde de depresyon sık görülür.
11. Doğum: Doğum sonrasında kadının vücudundaki hormonlardaki değişiklik ve bebeğin bakımı ile ilgili kaygılar, doğum sonu depresyonu için bir neden olabilir.
12. Büyük felaketler: Deprem, savaş, savaş sonrası göç, hem kişileri hem de toplumları derinden etkiler. Bununla birlikte taciz, tecavüz, saldırıya uğrama gibi durumlarda depresyonun oluşmasına neden olabilir.
13. Üniversiteye başlama: Günümüzde eğitim nedeni ile, birçok öğrenci şehir değiştirir. Bu öğrencilerin yeni kente, yeni arkadaşlıklara uyumu çok kolay değildir. Ayrıca aile desteğinin kaybı da, kişinin yaşantısını zorlaştırmaktadır.
14. Yeni bir iş veya yeni bir ev: Yaşamımızda her yenilik, bize olumlu katkı sağlamaz. iş değişikliği ya da ev değişikliği kişinin bir sürü alışkanlığını tamamen farklılaştırır. Bu duruma uymak her zaman kolay olmayabilir
15. Psikolojik Sorunlar: Birçok psikiyatrik hastalık (panik bozukluk, endişe bozukluğu, takıntı hastalığı gibi) uzun sürdüğünde ek olarak depresyon oluşabilir.
Genellikle çeşitli faktörlerin kombinasyonu, konjenital bir duyarlılık nedeniyle, hastalığa yol açar. Önemli bir yakının kaybedilmesi veya ölümü ya da kronik aşırı yükleme durumları gibi akut stresler depresif bir hastalığın tetikleyicisi olabilir. Yeni koşullara uyum gerektiren (örneğin evlenme, işsizlik,vs) sosyal faktörler de depresyonun ortaya çıkmasından önce artan bir şekilde görülür.
Biyolojik nedenleri
Serotonin, dopamin, noradrenalin ve benzeri kimyasallar beyindeki sinir hücreleri arasındaki iletişimden sorumlu maddelerdir. iki sinir hücresinin birbiriyle bağlantı kurduğu hücreler arası sinaptik yarık denilen bölgede bu maddelerin dengesindeki bozulmanın, özellikle de serotonin azalmasının depresyon belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olduğu düşünülmektedir. Beyin görüntüleme çalışmaları depresyondaki kişilerin duygudurum, düşünce, uyku, iştah ve davranışla ilgili beyin bölümlerinin depresyonu olmayan kişilerden farklı olduğunu göstermektedir. Ancak, bu görüntüler beyindeki değişikliklerin depresyonun sebebi mi yoksa sonucu mu olduğunu kesin olarak göstermemektedir.
Iyi niyet suistimali
hata ediyormus gibi dusunmek
Her seyi cok kafaya takmak
çok fazla dusunmek
icten ice sorunlar olusturmak
disariya mutlu olup yalniz kalinca ise aglayamamak gibi uzar gider.
eve bir gidiyorsunuz evde kimsecikler yok.
hatta kedileriniz bile çıkmış gitmiş.
akşam olduğunda yalnız olduğunuzun farkına vardığınız zaman çok kötü koyuyor be!
6 kişilik bir odada (herkes erkek) kaldığın zaman, odanın en büyüğünün odada bulunduğu her saniye içerisinde şarkı söylemesi ve o şarkıların hiçbirisinin sözlerini tam ve eksiksiz bilmemesi ve sıçarken bile şafak türküsünü söylemesi kendimde kendimi camdan atma hissi oluşturmaya yeterlidir. bu da bir depresyon nedenidir zannımca, iyi değilim.
Not: odanın en büyüğü olduğu için saygımdan bir şey demiyorum, belki de bu yüzden bu haldeyim. kurtarın beni ey dostlar.