deprem olunca, kendine gore nedenleri ile
korkmak, endiselenmek, tedirgin olmak, muslumanlasmak gibi ruh hallerinin yerine,
garip bir sekilde mutlu olan insandir.
şu bizim deprem profesörlerinden ismini hatırlayamadığım bir tanesi zamanında şöyle bir cümle kurmuştu. iyi bir örnek teşkil eder sanırım. hem de en yetkili ağızdan...
yeni deprem olma olasılığı azaldı diye sevinen insandır belki de. bi süre daha böyle şiddetli deprem olmaz artık diyen ve peşinden gelecek artçılarla yetinmek isteyen depremzededir.
monoton giden bir hayatın atraksonla dolduğu için, haberlerde trafik kazası ve politika dışında haber gösterileceği için, çok az bir zaman diliminde olduğu gibi türk halkının el ele vererek zorluklara direndiği için, hayatın değerini ölümün çizgisini görmesiyle anladığı için, komşulardan gelecek yardım talepleriyle dost olunduğu için kısacası cumhurbaşkanıyla,başbakanıyla vatandaşıyla akutuyla bir bütün olunduğu için depremi seven insan modelidir.
dertleriyle boğuşmaktan yorulmuş, hayatın ona yüklediği sorumlulukları kaldıramaz hale gelmiş, buna rağmen ölmekten korkan, sıkıntılarını unutturacak ilginç-önemli-büyük bi' vakaya ihtiyaç duyan, tüm bunları hissederken de tavan yapmış bencilliğinin bi' nebze farkında olmayan zayıf ruh.
belki bencilce bir dusunce ama;
yikilanin yerine yenisini yapabilmek icin sirketler insaatlarda calisacak elemanlar aliyorlar. bu sayede issiz olan kisi calisacak kapi buluyor, ekmegini cikariyor.
universitelerde kurulan depremle ilgili arastirma komisyonlari sayesinde iki-uc ogrenci egitimini tamamlayabiliyor.
99 depreminden once kac kisi "jeofizik" lafini duymustu? kac kisi "fay" lafini duymustu? o 99 depremi sayesinde halk bilinclenmedi mi? insanlar depremler sayesinde ogrenmediler mi, depremde ne yapacaklarini?
sonucta deprem oluyor, insanlar oluyor, can gidiyor falan ama bu sayede de birileri ekmek parasini kazaniyor, gelisimini, egitimini tamamliyor.