Kişinin kendisi veya bedeninden sürekli ve yineleyici ayrılma hissini yaşamasıdır. Rüyada olma, kendini dışarıdan seyrediyormuş hissi gibi. Kişi, kendi ve bedeni hakkında gerçek dışılık duygusu içindedir. Bunun yanında gerçeği değerlendirme yetisi bozulmamıştır. Bu duygular benliğe yabancıdır. Zaman ve uzay algısında bozulmalar, kol ve bacakların olduğundan çok uzun ya da kısa görünmesi, derealizasyon (dış dünya hakkında tuhaflık hissi) yaygındır. Hastalar kendilerini robot gibi hissedebilirler. Başdönmesi, depresif belirtiler, obsesyon, anksiyete ve bedensel zihin uğraşları sık görülür. Hastalığın kendisi nadir olmakla birlikte aralıklarla gelen depersonalizasyon dönemleri sık görülür. 40 yaşın üzerinde başlaması nadirdir. Kadınlarda daha sık olabilir. Şiddetli stres, anksiyete, depresyon, rahatsızlığa yatkınlık sağlar. Genellikle ani ortaya çıkar; kronik olmaya eğilim gösterir.
düşmanlarınız için dileyebileceğiniz en ideal bedduadır. insanın aynaya bile bakamaması, kendi eline koluna bacağına anlam verememe, insanları saçma birer et yığını olarak görme, kendi sesinin sanki teypten çıkıyor gibi olması," ben kimim, niye varım, bu benim adım mı, benim adım ne demek vs." gibi sorular, kendini başkasının hayatını izler gibi izleme ve bu durumu yalnız kendinin yaşadığını düşünme... depersonalizasyon korkunçtur. ama iyi haber: geçer.
edit: otu boku şizofreniye bağlayan yazarları dikkate almayınız. depersonalizasyonun ne olduğu konusunda kesin bir tanı yoktur ancak ne olmadığı konusu kesinleşmiştir: şizofreni belirtisi değildir.
Kendini siyah beyaz olarak izleme imkanı tanıyan olgu. Sen arkadaşlarınla eğlenirken bir anda o ortamdan uzaklaşıyorsun ya hani. Ben ne yapıyorum burada diye. Kendini bir ayrı yalnızlaşmış hissediyorsun kısa bir süre. işte sana depersonalizasyon.
hımm bilimsel adı buymuş demek, sonunda buldum. Okuduğum bir kitapta annenin empatik başarısızlığının çocuğun depersonalizasyonuna da sebep olabileceği yazıyordu. Ayrıca bu hastaların büyüdüklerinde büyüklenmeci kendiliği gerçek kendilikle karıştırdıkları da. Şu cümleyi hiç unutamıyorum "çocuğun gerçek kendiliği değersizleştirilir ve yok sayılarak artık bozulmuş bir şekilde kalır." Korkunç. işte bu yüzden anne olmak istemiyorum. Bunu herhangi birine yapabilme düşüncesi bile çok kötü. Ben bunu yapamam ve her ne kadar bilinçli ve duyarlı bir anne bile olsam bundan asla emin olamayacağım için büyük bir yıpranma beni bekler. Anne olmak istemiyorum.
yolda yürürken, otobüste giderken veya her nerede olursa olsun aniden beyinde olusan anlamsızlığın adıdır. bir anda ne oldugunu anlayamayan insan "ben neredeyim, su anda burada değilim, evet oradayım. hayır" gibi cümlelerle bir olmus ve kendine karsı yabancılasmıstır. dısarıdaki sesleri duymaz, kendinide kontrol edemez. şizofreni belirtisidir.
hem modern edebiyatta hem de klasik edebiyatta bu durumdan muzdarip pek çok yazar vardır. özellikle "yeraltından notlar" kitabında dostoyevski, "babalar ve oğullar" romanındaki bazarov karakteriyle turgenyev, martı öyküsüyle çehov kendileri depersonalize olmamış olsalar dahi bu durumu kitaplarında çok güzel bir şekilde özetlemişlerdir.
Depersonalizasyon bozukluğunu kişinin kendi gerçeklik duygusunun geçici olarak yitirilmesiyle ilgili kendilik algısında ısrarlı ve yineleyici değişim olarak tanımlar. Depersonalizasyon bozukluğu olan hastalar, kendilerini mekanik, rüyada veya bedenlerinden ayrı olarak hissedebilirler. Ataklar egodistoniktir ve hastalar semptomların gerçek dışı olduğunu anlarlar.