durdum durdum bunu istedim... biliyorum afrikadaki çocuklar halen açlar, ozon da deliniyor... lâkin ben bunu istiyorum.
orta ölçekli marketlerde, avm'lerde ve kozmetik ürünlerinin satıldığı her yerde deodorant reyonlarının hali içler acısı. gidiyorsun bir deodorant reyonuna elini hangi deodoranta uzatsan şişe yarılanmış. arkadaş her deodorantın önünde testerı duruyor ama tester nedense hiç ellenmemiş. sağında solundaki insanlara bakıyorsun "bileğine sıkıp salla kokusu daha iyi anlaşılır","bak üstümdeki yünlü buna sık kokusu belli olsun","avucunun içine sık koku kendini belli etsin" ve daha bir sürü yöntemleri var kokunun neye benzediğini anlamak için. iyi ama o fosur fosur sıktığın şişe başkası satın alsın diye koyulmuş oraya, sen alıp kıçına-başına sık diye değil ki. önünde tester duruyor onu sık, bak. ambalajı içindeki kokuyu değiştirmiyor...
neyse, ben bu takıntım yüzünden sıkılmamış deodorantları anlayabilmek için bir kaç yöntem geliştirdim.
1-deodorantı arka sıralardan seçiniz (insanlar ellerini arka tarafa uzatmak için yormazlar kendilerini)
2-deodorantın kapağını açıp, kapağı koklayınız(eğer o deodorant sıkılmışsa kapak kokar.)
3-gerekirse bütün deodorantları iki elinizi terazi olarak kullanıp tartınız.
iki deodorantın hangisinin daha dolu olduğu konusunda karasız kaldıysanız:
iki elinize deodorantları alıp yere çömelin, ellerinizdeki deodorantları aynı hızda ileri doğru yavaşça bırakın... dolu olan yarışmayı hep önde bitirir *
(bkz: boş işler müdürü)
tüm makyaj malzemelerinde bulunan koruma bantlarından deodorantlara takılması doğru tespittir. özellikle okul çıkışında sevgilileriyle buluşan ergenlerimizin 'aaa bakim nasıl kokuyor' diye üzerlerine boşalttıkları doğrudur.