denizli ve etrafında konuşulan yöresel ağızlara verilen genel isim, dışardan gelenleri bazen dumura uğratan sevimli bir şivedir.
i ve e hallerinin karıştığı , r harfiye problemi olan (recep->irecep gelirmisin->geliiimin) ilçeden ilçeye köyden köye değişiklikler gösteren bir ağızdır.
ayrıca günümüz Türkçesinde unutulmuş ama Türkmencede varolan nazal n yani Ñ harfinin çok sık kullanıldığı ağızdır. mesela gelipbamıÑ (geliyor musun) sonunda harf genizden gelen ve ng sesine benzeyen bir harftir.
ayrıca k ve t harfinden sonra l m ve n gelirse k ve t harfi düşer ve yerine kısa bir ı benzeri bir ses çıkar. yazılı olarak anlatmak zor olsa da :
amanın yavrım,ben öyle duyuyom, o gocuman memleketlerde cicili bicili, boyalı moyalı, şıngırdak fıngırdak, kirpikleri takma, saçları sokma, onlan bunlan düşüp kalkma, gözleri elde, etekleri belde, artanı da yerde, sıska mıska, şıbıldak gibi bazı, çirkin mirkin hanımlar, gızlar oluveriyormuş
amanın onlara tutuluveren de, yanıveren de deme yavrım. alceen gızın soyu sopu belli, saçı sırma telli, eline el değmemiş, kötü süt emmemiş, sevisi derinde, eti butu yerinde olmalı. dizine otutturuverdin mi kucağın dolmalı, domuz hem evlenince pazara kadar değil, mezara kadar varmalı. ee hanım dediğini de alaya kattın mı, koluna taktın mı yakışmalı, duvara attın mı yapışmalı. bu sözlerimi eyi dinle bakem, bi kulağından sok da öte kulağını tıka, çıkıvermesin len. senin nazlı eminen ne güne duruyo? geçenlerde ekmek ediyodum. açcık hamurum kaldıydı.
emine gelivedi. "koley gelsin ninem" deye artanını da o edivedi sağolsun.
maşallah bi olmuş hopur hopur. dilim dağı taşı gırkbin kere maşallah amanın, artanını da o ediverdikten sonra iki süpürgü çalıvedi avluya, malların altlarını kürüyüvedi. ben de ah benim ak topanım, gövercinim, kalem kaşlım, nazlı gülüm, mor zümbülüm, al bürgülüm, bol görgülüm, naha alah seni allı başlı gelinler edivesin, muradına er, gonca güller der, naha evlerine sarı sarı buğdeyler yağıvesin deye dualar edivedim. giderken de senin hesabiyetine şööle "e gelinim olmecen mi len?" sarmeştim de iki yaneceğinden şappudu şuppudu öpüvediydim.
amanin misler gibi kokuyo len. ee öpmek filan deyince o gül yüzün gülüyo de mi? seni gavurun p... seni! emi gel yavrım, yokluğun köz oluyo yüreğimde. dün akşamüstü kırmızı fistanımı geydim de şööle cami duvarına doğru yukarı çıkıyodum.
elimi ardıma kodum. bizim zartlak osman pencereyi açmış, bende şööle oturdum. bi de iradyoyu sonuna kadar açtıttırmış da havaları dinliyon deyyodum. beni görüvedi, "ninee!" dedi. "eeey!" dedim. "gel de bi açcık oynayıvee" dedi. "beni mi deyyon ay oğlum" dedim. "heee" dedi. "uleen" dedim, "benden geçti gari a yavrim. sen o karını, gıygıdı i̇bram'ın gızını bi cıscıbıldak soy, köyün delikanlılarını ünle, onların garşısında böyle şakkıdı şukkudu bi oynatıve!".
i̇yi dememiş miyim len? sen olmayınca yokluğun köz oluyo yüreciğimde. gel gari yavrım. yollara bakıttırma, gözümüzden yaş akıttırma.
temel özelliği ismin i hali ile e halinin sürekli karıştırılmasıdır.
örnek vermek gerekirse;
beni bi çay yap. (bana bi çay getir.)
sana garışmaz. (seni ilgilendirmez.)
ağzına gırarın. (ağzını kırarım.)
hayir yerine "ya'a" ya da cok keskin bir sıkmalı kesmeli a "ya''"
- hadddaaa, okurce mi edeele gari a yavrim ocagaa tutesice..
- hunu huraya goturuvee baken biyo
- ha''manaaa beni bak irahmet yagcek yalim hööle bi oturuveren
tipik ege şivesidir sadece kırsala gittikçe biraz daha yontulmamış hale gelir...
yıl 2002, yer denizli...
* amca, eğitim fakültesine nasıl gidebilirim?
- höle getcen...
* efendim? ne tarafa?
- * höle getcen?
* bu yerin adı var mı amca?
- bayramyeri'ne getcen amcam, orda soruvecen, kim olsa gösteriveri sana...
* abi merhaba, eğitim fakültesi'ne nasıl giderim?
- nerden geliveriyon sen?
* şu aşağı taraftan...
- yanlış gelmişin sen, şu aşşşa taraftan dolmuşa binivericedin...
* ben yürüsem ne kadar zamanda giderim?
- valla bi yarım saat gada yörürsün... yollarda eğlenmessen pek daha da önce varısın...
* dolmuşla?
- 10 dakke çeke, çekmez...
genel anlamda halkın ağzında kabul gören bir tamlamadır. aslı denizli ağzıdır. Çünkü şivenin tanımında coğrafya daha geniştir. Oğuz şivesi (Şu an bizlerin kullandığı şive), azeri şivesi, türkmen şivesi, kırgız şivesi gibi. Ağız ise daha çok bölgesel dil farklılıklarıdır. istanbul ağzı, trabzon ağzı, denizli ağzı gibi. denizli ağzında da edebi dilde olmayan bazı kullanışlar vardır. Bir denizliliyi ağız özelliklerindan hemen tanıyabilirsiniz. Denizlililer kâğıt demez, kağıt; gelmiş, demez gelmişmiş, der; dükkân, demez; dükkan der. ince k yoktur. aynı zamanda -vermek, -durmak gibi yardımcı fiileri çokça kullanırlar. Gavur anlamındaki cavır sözcüğü de denizli ağzına aittir.
merkezde bu ağızdan eser olmazken* köy ve kasabalara gidildikçe dile dolanan en kolaya indirgenmiş sözcükler silsilesinden oluşan ağız.
Ayrıca ege ağzının denizli ağzı olarak geçmeside cabasıdır.
not: doğrusu ağız olmakla birlikte şive kelimesinin ağız kelimesiyle aynı anlamda kullanılmasından dolayı halk arasında şive olarak geçmektedir.