yerine göre güzeldir ama her şey gibi sürekli yapılınca etkisi azalıyor.
yazın öyle bi yerde yaşıyorum denize 3 dk. lakin bi süre sonra istanbul daki evi özlüyorum.
bu kalabalığın verdiği yalnız olmama etkisi süper bişey. gerçi orada kalabalık ama nedense istanbul gibi hissettirmiyor.
şu anda baya boştur tabi. bis üre sonra tekrar özlüyor insan. gene gidezim var ama sıkılıp dönücem ya. 3 saatlik yol gözümde büyüyor.
bi an geliyor yol yapmak istiyorum. işte o zaman tam zamanı basıp gidiyorum 10 gün. yaz kış demiyorum.
denize tam 10 dakika yürüyüş mesafesinde, merkeze de gayet yakın birkaç yıl geçirdim. ilk yıl yüzdüm, denizi seyrettim, bol bol fotoğraf çektim, deniz kenarı çay, kitap muhabbetine girdim, yürüyüşe çıktım. daha sonra özellikle çıkıp denize gittiğim olmadı bile. daha daha sonra ise, o kendisinden kaçtığım yoğun sokak seslerini, çoluk çocuk bağrışmalarını, kargaşayı, büyük şehir hayatını, yaşamın tam içinde olma duygusunu özledim ve romantik hayalleri bir kenara bırakıp gerisin geri göndüm. kısacası pek çok şey düşündüğümüz, hayal ettiğimiz gibi sonuçlanmaz. elde edince çok mutlu olacağımızı zannettiğimiz şeyler aslında sadece birer yanılsamadır. elindekiyle, olduğun yerde mutlu olabiliyor musun? olamıyorsan bunu yapabileceğin herhangi bir yer ve zaman dilimi yoktur, olmayacaktır.
istanbul’daki evim öyleydi. Pek gitmezdim. Ankara’ya iş sebebiyle taşındım neredeyse her cuma-cumartesi-pazar istanbul’da oluyordum mecburi olarak. 3 günlük o dar vaktimde ne yapıp edip iniyordum sahile. Göremeyince kıymete biniyor sanırım.
insan hep kendini avutur; şöyle bir evim olsa, söyler bir yazlığım olsa diye..
oysa denize sıfır ev almak için ömrünü harcayıp ayda bir kere denize girmeyen insanlar vardır, ilginç.