kayıkla artiz artiz sürat yaparken hız kesmeden 90 derece dönmeye çalışmak ve bunu ayaktayken sahildeki arkadaşınıza el sallamak suretiyle yapmak ve hemen akabinde kayıktan düşmek, düşerken son anda kayığın kenarına tutunarak suda sürüklenmek, bi yerden sonra tutunamayıp siz suda kalırken kayığın yol almaya devam etmesi, kayığın ve motorunun kayalara sürtünmesi, kayaların motorun pervanesini yamultması, bütün bunları yaşadıktan sonra sahile yüzüp arkadaşınızı da alarak az önce üzerinden düştüğünüz kayığı birlikte binmeniz ve tekrar kayıktan düşmeniz şeklinde gelişen olaylar silsilesidir.
bugün aynen yaşanmıştır. ama adam dünyanın en şanslı adamı olsa gerek. ilk düştüğünde kayığın burnu sahile doğruydu, ikincide de adam düşünce arkadaşı kayıkta kaldı. yoksa çok yüzerdi kayığın arkasından. ah be abicim bağlasana sen anahtarın kablosunu bileğine.
bugün sen bizi güldürdün allah da seni güldürsün dediğim olaydır.
deniz içerisinde buruna su kaçması sonrası hönkkk harkkkk sesleri ile o suyun temizlenmesi esnasında çıkan salya sümüğün insanlar tarafından fark edilmesi. *
"ba ba ba... nası atlıyorum" şeklinde etraftaki insanların dikkatini çektikten sonra kendini iskeleden göbekleme "coopuuusss" diye suya atma. hemen akabinde denizde kıpkırmızı bir göbekle çıkmak...
suyun içinde amuda kalkıp sadece ayakları dışarda bırakmak karizmayı çizer efendim. ayrıca suda deve güreşi yapmak bu kategoriye eklenebilir. çünkü deve güreşi yaparken altta olan insanlar son derece ciddiyetsiz görüntülere mahal verebilir.
yaz sezonu geliyor. yasasin yine havuz basinda, deniz kenarinda karsi cinsler arasinda kurlasmalar, kesismeler, birbirini etkileme cabalari maximuma cikacak ama bazen bu hareketler karizma yerine kerizlige katkida bulunuyor.
adam misafirlige gelmistir. bi hafta kendince yazlik tatili yapip gidecektir. "su bi haftada ne kadar kiz dusurursem o kadar iyi" mentalitesiyle abimiz tek basina havuza iner. kisa don kivamli fosforlu turuncu mayo giyilmis, kirtasiyeden alinmis fiyakali bir gozluk takilmistir. bacaklar ve sirt killidir. gunes yagi, deniz havlusu hersey tam takir kuru bakir. en manzarali sezlong da bulunur. hersey bir guzel yerlestirilir. is en zor kisim olan dus almaya gelmistir. fotoselli dustan buz gibi su aktigi icin once hayvani bi ses gelir o taraflardan. "dondum anaaaaam!" kafa bile islanmadan bi temiz dus alinir. herkes ona bakiyor ya onun icin kosularak (bu arada ayak tokezler ama dusulmez) maymunlama bi atlayisla butun su etrafa sicratilarak havuza giris yapilir. hic vakit kaybetmeden kelebek yuzmeye baslanmistir bile ama o bizim bildigimiz kelebek degildir; kelebek ve kurbagalama ortaya karisik bir sekilde karsidaki sig tarafa ulasilir. "ulan ne yuzdum beeee" edasiyla sirt havuzun duvarina yaslanir ve kesis baslamistir. ondan sonra gelsin kizlar...
bir baska kanayan yara ise havuz veya deniz kenarinda kitap okuma rituelidir. hanim kizimiz almistir eline o anki best seller kitabi. orhan pamuk yada da vinci'nin sifresi yeter de artar bile. etrafa bir an olsun bakmadan, heyecanla kendini kitaba vermistir ama butun kitap tek sayfadir. o yuzden hic sayfa cevrilmez. onun tarzi da odur, oyle okumayi seviyor olamaz mi? tipik turk insani olarak evinde 24 saat kitap okur zaten o, okumadan duramaz ki. havuza da inse, bara da gitse yanidadir o kitap. kurttur kurt. kitap kurdu...
karizma yapma amacıyla vücutla beraber kafa bir o yana bir bu yana güzel bi senkronizasyon içinde yüzülür.
"ulan acaba dışardan ne kadar hoş etkileyici görünüyorumdur" düşüncesi içinde ilerlerken şişman bir amcanın sırtına bodoslama girmek. sonrasında yaşanan toparlanma süreci. yutulan sular. *
burun hizasına kadar surat suya sokulur ağıza bir miktar su alınır ve ağız denizin içindeyken o su püskürtülür tuhaf bir ses çıkartılır. mantığı bir türlü anlanmaz eğer dikkat çekmekse başarılı olunur ama olumsuz...
yüzmeyi bilmeyen kişinin, suyun diz kapağına kadar ulaşabildiği yere gelip, oldukça fazla açılan arkadaşlarına "fazla açılmayın ulan, boğulacaksınız" şeklinde çığırması.