denizci

    17.
  1. denize karadan bakmak ile
    >denize denizden bakmanın farkı nedir
    >bilirmisin
    >deniz:
    >
    >elveda demenin buyrukluğunu
    >mavinin tonlarıyla avutmaktır
    >sevdiklerinden
    >her saniye uzaklaşıp
    >yine her saniye
    >onları göreceğin güne yaklaşmaktır
    >özlemin adını
    >sözlükten daha iyi
    >telafüz etmektir
    >
    >sensizliğe
    >şiirler yazmaktır
    >dört mevsimi
    >bir bavula sığdırmaktır
    >hayal bile edemeyeceğin
    >uzakların
    >okadarda uzak olmadığını
    >bilmektir
    >mavi ile yeşilin
    >sarhoş olduğu yeri
    >360 kertede görmektir
    >kimsenin bilmediği
    >bir dili konuşmaktır
    >yakamozun her
    >rengini görmektir
    >yokluğunda
    >sevgi gibi acıtmasıdır
    >
    >deniz:
    >en kara bulutları
    >en sert rüzgarları
    >en büyük dalgaları
    >insanlarla uğraşmaya
    >tercih etmektir
    >sancak ve iskeleyi
    >adını bilmediğin bir yıldızdan almaktır
    >
    >gerçek kuzeyi bilmektir
    >
    >ülkeni
    >dünyanın her yerinde
    >temsil etmenin gururudur
    >kendi yazdığın efsanelerin
    >baş rolünü oynamaktır
    >her limanda bir sevgili değiminden
    >nefret etmektir
    >deniz:
    >insanın düşünce balonlarıyla
    >dolaştığı yerlerdir
    >deniz tutmasını
    >alkol sarhoşluğuna
    >benzetmektir
    >
    >yokluğun aslında
    >nasıl bir erdem olduğunu
    >keşfetmektir
    >
    >fırtınanın hayallerini
    >yenemeyeceğine
    >inanmaktır
    >ufka bakıp
    >dünyayı küçümsemektir
    >deniz:
    >hep geleceği düşünüp
    >bu günü harcamaktır
    >
    >keşke belki kelimesini
    >aklından çıkarmaktır
    >uykulardan kanter içinde uyanıp
    >dua etmektir
    >sabretmenin erdemidir
    >
    >deniz:
    >tanrıyla buluşmaktır
    >
    >insanın
    >inandığı herşeyin
    >aslında bir yalan olduğuna
    >inanmaktır
    >
    >ölmekten korkmamaktır
    >duvarın bir kenarına çöküp
    >ağlanacak haline ağlamaktır
    >hayatinda birkere bile olsa
    >gidip bir daha dönmemeyi̇
    >düşünmektir
    >
    >deniz:
    >doğumlara ve ölümlere geç kalmaktır
    >insanın yanlız doğduğunu
    >ve yine yanlız öleceğini
    >hatırlamaktır
    >bir son varsa
    >sonuna kadar gidilecek
    >yerdir
    >
    >deniz inanmaktır
    >yaşamaktır
    >
    >sevmektir ölesiye sevmektir şimdi söyle
    >sen karadaki sen denizi sevdiğinimi zannediyorsun...

    Erhan Kaptan.
    4 ...
  2. 19.
  3. Daha gitmesine aylar varken, yanindayken bile özlersin.. dokunmaya bakmaya kıyamazsın..yanindayken zaman dursun diye dualar edersin.askini denizle paylasmaya razi olursun.o gemi sevdigin adami azad edene kadar beklersin. Aşkı,sabrı,
    Sevmeyi sevilmeyi ögrenirsin böyle bir adamla.
    öyle büyür ki askın ne denize sıgar ne gökyüzüne..
    Herkese nasip olmaz öyle asklar. Yanindakini herkes sever ama beklemekte yaninda yokken de sevebilmektir asil marifet !
    Herkes bekleyemez bir denizciyi .
    4 ...
  4. 13.
  5. özgürlüğünü, ailesini, hayatının bir daha geri gelmeyecek yıllarını laz bir armatörün gemisinde for a few dollars more maksadıyla harcayan; genç yaşta zengin olma hayalleri kuran insanların vasfıdır.

    herkes iyi para, sosyal statüden bahsediyor ama ilk fırtınadan sonra ne yaşadığınızı/yaşayacaklarından haberleri yok.

    ayrılık yine bir nebze telafi ediliyor vsat sistemlerle. gemiden ayrıldığınızda karadaki hayatın ne kadar hızlı ve boş geçtiğini görüp yine mutsuz hissediyorsun. etrafın ne kadar kalabalık olduğunu düşüneceksin. tuzladan, ambarlıdan, zeytinburnundan en yakın durağa kadar yürürken istanbulun o klasık trafik halinden abd'den aldığın iphone ile fotoğraf çekip insta story'e atıyorsun . Ve üstünde eğik buruk bi yazı (bkz: hiç özlememişim).

    en son gördüğün komşu çocuğunun şimdi senin boyunda olduğunu gördün, sen daha k*ç* boklu veletken elinde büyüdüğün sebahattin amcanın vefat etmiş olduğunu aylar sonra öğrenip "vay bee" çekiyorsun. evinin kedisi sütlaç'ın kalp krizi geçirip öldüğünü söylüyorlar keşke daha da sarılıp bi veda edebilseydim diyorsun... yüzüğü atıp yeni bir hayata başlayan eski nişanlının nikah şekerini görüyordün ama gözün bi kağıttaki yazıya takıldı; evleniyoruz..

    karadasın artık, mutlu olmaya zorluyor kendini yine, askerliği verdin zaten, meslekte elinde... Ama film,dizilerdeki gibi ilk seferde kızı alamıyorsun, alsan da gözü korkuyor atıyor yüzüğü. aklına personel müdürünü aramak geldi.

    "abi 6 hafta sonra döneyim gemiye. benim işim kalmamış karada".

    6 haftanın ilk 3 haftası su gibi geçiyor. 2 hafta devlet işleri ve aile ile ilişkilere gidiyor. son hafta bavul toplama, arkadaş ziyareti derken yine lumbar ağzında 2. ye veriyorsun katılış ordinonu, gösteriyorsun cüzdanı. hadiii, yine aynı b*k. yine sinirli insanların yüzüne bakıyorsun.

    kaptan köprüüstüne çıkıyor, neticede ilk günün, güvenemedi. ufak bi muhabbet, bi darbe de oradan, bırakıyor yorgun bir gözcüyle gecenin lanet kasvetinde. ingilizce muhabere* bilmeyen kaptanlarla orta yolu bulmaya çalışıyorsun...

    neyse işte s*ktir edin, olmayın denizci.
    3 ...
  6. 9.
  7. özgürlüğünü satan insandır.*
    3 ...
  8. 10.
  9. 8.
  10. her denize çıktığında karayı özleyip, karaya çıktığında da sudan çıkmış balığa dönen, bütün tanıdıklarının hayatında da misafir oyuncu rolünü üstlenmiş insanlar topluluğu...
    2 ...
  11. 22.
  12. Çoğu kimsenin arayıp bulamayacağı manzaralara karşı rakısını yudumlayan ve ondan sonra da hesabındaki paralarla alamayacağı bir kaşarlı tosta sevinip küçük şeylerle mutlu olmayı alışkanlık edinmiş kişilerdir denizci.
    2 ...
  13. 16.
  14. ruhunu dalgalara satmış adamlardır. özlediğide çok olur özlendiğide...
    2 ...
  15. 18.
  16. deniz yaşamını, basit yaşama tercih eden, gözleri ateş, yüreği hüzünlü kimselerdir.
    2 ...
  17. 12.
  18. götüne bir sefer deniz suyu kaçınca bir daha mesleği bırakamayan emekçi.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük