saygı duyuyorum, seviyorum...
bu ismi taşıdığında farkında olmak gerekir neyle karşı karşıya olduğunun.
dik durması ve gülümsemesi gerekir insanın.
çünkü o gülüşe kimin ne zaman bakacağı belli olmaz.
bakıldığında da dik durmalı insan.
bakana bakıldığında arkasında durmalı bakılan, bakmak fiilinin.
durmuyorsa bilmeli her adımın dünya üzerinde bir anlamı olduğunun.
o kurmamalı kendi dünyasını bakan kurmalı dünyalarını.
kurmuştu da boncukland'larını.
insanlar boncuk boncuk olmuştu gözünde bakanın.
karaboncuk, sarıboncuk ve daha nice boncuk nesilleri.
kız en güzel en hafif giysisini giymedi
ama oğlan renkli bi dünya boyamıştı çoktan.
ne yapsındı, zamanı gelmişti
bundan bir yıl, üç yıl sonrasında ne olup biteceğini bekleyemezdi.
arkadaş olamazdı. çünkü artık nicel birikimler nitel sıçramalar yaratmıştı.
baktı...sustu...konuştu...
ders verdi(!)
kalkalım dedi.
"madem ki bu kerre mağlubuz netsek neylesek zaid
gayrı uzatman sözü
madem ki fetva bize aid
verin ki basak bağrımıza mührümüzü."
korkak olmayacak insan sevgi karşısında
cesur olacak bakana karşı
büyüsüne kapılınacak o anın
ama etkisi 24 saat yazan deodorant kullanır gibi değil
çoğu kişi dünyanın büyük bir bölümünü kaplayan su kütlesidir. ama denizciler için durum farklıdır. en başta denizde geçmeyen süre boş geçen zaman olarak kabul edilir çoğu denizci tarafından. en güzel yönü de kıyıya yaklaşırken alınan o muhteşem yosun kokusudur. benim için ise hayatın anlamıdır. (bkz: denize aşık yazar)
o derin, uçsuz bucaksız gibi görünen su parçasında, sırtüstü uzanıp yakıcı güneşe bakarken, sadece huzuru hissedersin. Sonra uzaktan geçen tekneleri görürsün. aklına, "hayat ne tuaf, vapurlar falan" sözleri gelir. Özgürlüğün, huzurun simgesidir.
Çok sevdiğim ayda bir görmeden edemediğim dünyanın en büyül harikalarından biridir.
Tüm gece kendini izlettirir deniz. Tüm gün... Onun ahengine kendinizi kaptırırsınız ve onun muhteşemliğiyle kendinize bir adım daha yaklaşırsınız. Tüm duygularınızın karşılığıdır belki de deniz. Ona baktığınızda tüm duygularınızı yüzünüze vurur, kalbinize dokundurur, gözlerinizi doldurur. Onunla dalganır ruhunuz onunla derinleşir arzunuz,durumunuz. Maviyle istersiniz her şeyi veya maviyle gitmek istersiniz. Nereye yol aldığını bilmediğiniz gizemli gemilerin arkasından yola çıkmayı düşlersiniz. Nereye gideceğinize karar verememişsinizdir, belirleyememişsinizdir tam. Ama Deniz, size bir yol gösterecektir elbet, size yardım edecektir. Aylar boyunca küçük bir yelkenliyle seyahat etmek isteyeceksiniz. Yanınızda dostunuz,eşiniz,kardeşiniz kim bilir? Veya yalnızca siz, deniz, benliğiniz, siz... Denizin güzelliğiyle kendinizden geçeceksiniz.
Hep üzülmüşümdür Denizi olmayan şehirlerde veya ülkelerde yaşayan insanlara. Denizi göremiyorsunuz, onun büyüleyiciliğine kendinizi bırakamıyorsunuz? Çünkü biliyorum, denizi hiç görmemiş, hissedememiş insanları tanıyorum. inşallah diyorum, temenni ediyorum insanlar bir gün denizi görebilir, onun anlatmak istediği, bahşettiği hisleri tadabilir.
ismim.
ilkokul din dersi;
-adın ne senin?
+deniz.
-ha baban dinsiz, komünist o zaman.
lise felsefe dersi;
-adın ne senin?
+deniz.
-yoldaşsın sen o zaman, kesin çok bilgilisindir.
çok güzel isim, özü de türkçe ama çocuğa bu isim koyulurken çok dikkat edilmeli. yarım akıllılar sayesinde kişiliği konusunda fikir sahibi olunmadan anında sıfat yapıştırılır. küçükken biz dinsiz miyiz diye ağlar, ondört yaşında komünist manifesto okur.
sonra okuma yazma bilmeyen yaşlı bir kadının; "deniz gibi durgunsun sen masmavi sonsuz güzellik, ama içinde renkli renkli balıklar var, aynı zamanda katil balıklarda var. hangisiyle dolu olman gerektiğine sen karar ver artık" sözünü çok sever, renkli balıklarla dolu olmaya karar verir.