bir dönem beğendiğim akademisyenlerdendir. sonra trt'de sikindirik bir program yapmaya başlamış, bilgi üniversitesine geçmiş, kocası da tff bünyesinde yönetici sıfatıyla çalışmaya başlamıştır. o saatten sonrada iktidara yaranma hevesiyle akademisyen yerine mahalle karısı gibi davranmaya başlamış, amı götü dağıtmıştır.
işte türkiyedeki profesörlüğün hali. "bedelli askerlik"le ilgili attığı twiti kahvehanedeki en basit adam bile söyler; ama hanımefendinin sıfatları var değil mi? profesör, stratejistmiş. yersen.
popüler kültürün popüler profesörü. özel üniversitede öğretim görevlisi. bir dakika konuşmasına bile tahammül edemeyeceğim bir insan büyük ihtimalle. dersi olsa kalsam bile girmezdim.
bir kadının hem akıllı hem de güzel olamayacağı tezini yerle bir eden kişiliktir.
tertiplerim içinde en beğendiğim, arada bir ah çektiğim uktem de olur, laf aramızda.
daha ileriki nesillerde pek rastlanmayan biçimde, (ki yeni nesiller genellikle temel konularda çok donanımsız oldukları için yelken gibi hürriyet gazetesi manşetlerine göre kişilik-duruş oluştururlar, nede olsa kenan evren çocuklarıdırlar) konuların özüne hakim, sağlam kişiliğe sahip, düşündüklerini kıvırtmadan açıkça ifade edebilen "taşaklı" bir hanımefendidir.
hala mevzuyu evirip kıvırıyor şu an cnn türkte.
ya doğruları olanca açıklığıyla göremiyor ki yorumları net değil ya da korkuyor sağlam bir tavır almaktan.
arkadaş, az önce şöyle bir twit atmış: "Fazıl Say'a verilen hapis cezası utanç verici.Başbakan Erdoğan'a verilen cezanın mantığı ile aynı. Ömer Hayyam'ı cezalandırsaydınız ya!"
birincisi, ömer hayyamın arkasına sığınmak yersiz, zaten o kısım çürütüldü yalan çıktı hiç detaya girmiyorum.
ikincisi, be kardeşim, hiç mi görmüyorsun, biri şiir okuyor, diğer peygambere hakaret ediyor. nasıl ikisini de aynı kefeye koyuyorsun. profesör aklının son vardığı nokta mıdır mahalle kadını diyalektiği kurmak?
üçüncüsü, şu kendini zeki görüp halkı aşağılayan zihniyetin profesörlerinin bile incileri yeterince malca, ben böyle mantık yürütmeye ne diyeyim.. insaf...