malum yeni sezonla beraber diziler tekrar başlıyor. bu nedenle bu dizinin yakında kalkması malum. en azından temmuz ayında gösterime girseydi daha fazla ilgi toplayacak olan diziydi.
kumsaldasın. deniz yıldızlarını dalgalar atmış kıyıya. bir adam belirir ileride. yıldızları denize atan. gidersin yanına.
-hacı iyi hoş da tüm kumsal yıldız dolu. bir kaç tanesini atarak neyi değiştirirsin ki ha hacı. and hodja turns:
-bak bu yıldızı görüyormusun. atıyorum şimdi onu denize. hoop. işte gördün mü o yıldız için çok şey değişti.
sezen aksunun acı ve hüzün arasındaki farkı çok başarılı bir şekilde yansıttığı albümü. olumsuz eleştiriler eski şarkı iyi, yeni şarkı kötü tartışmalarını ortaya koyuyorlar. eğer eskiyi ve yeniyi karşılaştırılacak olursak eskiler dinlenildiği anda acıya sürüklüyorlar, yenilerse uzun süreli hüzün
yaşatıyorlar. (bkz: hala haber bekliyorum)
daha çok sosyal içerikli mesajlar verilen bir albüm gibi görünüyor. eski albümleri gibi çıktığı ilk gün kalpleri tam onikiden vurmadı. dağıta dağıta şarkı kalmamış.
yol arkadaşım, güvercin, deniz yıldızı, izmir'in kızları, tanrı'nın gözyaşları, memet ve sor beni gibi aşmış şarkılar barındıran sezen aksu albümü. birkaç şarkı için bir şeyler söylemek gerekirse;
yol arkadaşımın nakaratı o kadar oynak olmasa daha iyi olacakmış... ancak söz bakımından çok güzeldir, onno'ya yazılmıştır. ve sanırım albümdeki tek aşk şarkısı...
beşik ntv'de, konserlerde ve o kadın filminde dinlediğimiz versiyonlarından daha gösterişli olamamış sanki. daha güzel bir düzenleme beklerdim açıkçası, ancak sözleri kesinlikle muhteşem...
"biz altında imzası olan aşıklar
böyle yazdık vasiyetimizi..."
güvercini konserde duyduğumda çok sevmemiştim... sözlerini değil tabi, müziği pek güzel gelmemişti ama şimdi rahatlıkla albümün en iyi şarkısı olduğunu söyleyebilirim. çok çok güzel olmuş...
"sen de çekip gitme, dayan be umudum
dön gel, dön gel..."
sor beninin müziğini tek başına duymuş olsaydım, kesinlikle "bu bir ermeni türküsü" derdim. bestecisinin arto tunçboyacıyan olduğunu görünce de şaşırmadım tabi, hemen hissediliyor parmağı... mükemmel diyebiliyorum sadece o besteye, o sözlere, o vokale...
"dört kitap yazıyor, eşittir tanrı'nın çocukları..."
memet... ciğerimizi yakan şehit haberlerinin üzerine yazıldığını bildiğimiz bu şarkıyı kendi albümüne almasıyla en doğru şeyi yapmış sezen... herkes harcardı bu şarkıyı, bestecisi gibi kimse o duyguyu geçiremezdi...
bir sözleri eksikmiş*
bebeğim, hoşgeldin dünyaya
safalar getirdin
halan kurban olsun sana
bebeğim, 4,5 yıl önce ağabeyin geldiğinde
yine hüzün basmıştı böyle bana
sevincin alına moruna
uzanıp yüzümü sürdüm
körpe bir pembenin
ak memeden hayatı emen iştahına
sonra üzüldüm düşününce
dikensiz bir hayat olmaz ki
bebeğim, oğlum doğduğunda
ben de çocuktum henüz
biz beraber büyüdük aslında
ne kadar neşeli bir kızdım
yıkılmamıştı dünya daha başıma
ki çok da yalnızdım
zordan geçtik kordan geçtik
ana-oğul ve diğer bütün çocuklarım
doğurduklarım doğurmadıklarım
yaşadık hevesle değer vererek
ümitsiz de yaşanmaz ki
bebeğim, işte hepsi bu kadar
deniz yıldızının hikayesidir hayat
ne kadar kurtarırsan kâr
kurtarırsan kâr, kurtarırsan kâr
bebeğim, işte hepsi bu kadar
deniz yıldızının hikayesidir hayat
kaç hayat kurtarırsan kâr
"kahır kıyamet" bir albüm. kalbi olan birisinin dinlerken gözlerinin dolmamasına imkân yok. sezen aksu'nun hatıra defteri bir nevi: onno'ya**, hrant'a*, yeğenine*... hatta "menajer" şarkısı gibi çok dışımda gördüğüm bir şarkıda bile payımıza düşen hisseler olduğunu farkettim. beşik'e yazık edilmiş, itilmiş sanki. karnonet yine çok kötü tabii. ne diyelim lütfu da hoş, kahrı da!