Deniz suyunu tuzundan arındırmanın bir yöntemi, suyu basınçlayıp içinden metan gazı pompalamak. Suyun yüzeyinde hemen, metan ve su moleküllerinden oluşan kristaller beliriyor. Bu kristalin yapısı yalnızca su ve metan moleküllerini barındırdığından, tuz geride kalmış oluyor. Kristalleri ayırıp erimeye bırakmak ve metan gazı buharlaşırken, oluşan saf suyu bir başka kapta toplamak mümkün.
Deniz suyundan içme suyu elde etmenin bir diğer yöntemi, ters osmoz düzeneği. Osmoz bilindiği gibi, bir çözeltideki çözücünün, örneğin tuzlu sudaki suyun; yarı geçirgen olan, yani çözücüyü geçirip de çözüleni geçirmeyen bir zar üzerinden, görece düşük konsantrasyonlu bir bölgeden daha yüksek konsantrasyonlu bölgeye doğru diffüzyonuna deniyor. Şu bilinen noktayı vurgulamakta yarar var: Çözelti konsantrasyonunun artması, birim hacimdeki; çözünen unsura ait moleküllerin sayısının, toplam molekül sayısına oranının artması; buna karşılık, çözücüye ait moleküllerin sayısının toplam molekül sayısına oranının azalması anlamına geliyor. Yani bir çözeltinin konsantrasyonu ne kadar yüksekse, çözücünün konsantrasyonu o kadar düşüktür. Dolayısıyla; çözücü moleküllerinin, daha yüksek sayısal yoğunluğa sahip oldukları düşük konsantrasyon bölgesinden, daha düşük sayısal yoğunluğa sahip oldukları yüksek konsatnrasyon bölgesine doğru sızmaları, beklenen bir süreç. Bu süreç sonunda, iki bölgenin konsantrasyonları eşitleniyor. Çünkü; yarı geçirgen zarın çözücü için geçirgen olması, fakat çözülen unsur için olmaması, iki bölge arasındaki bu diffüzyon sürecini dürtükleyen bir kimyasal potansiyel oluşturuyor. Çözücü, zarın düşük konsantrasyon tarafından yüksek konsantrasyon tarafına, ta ki iki tarafın kimyasal potansiyeli eşitlenene kadar geçiyor. Ancak, zarın yüksek konsantrasyonlu, yani çözücünün sayısal yoğunluk oranının daha düşük olduğu tarafındaki basınç arttırılırsa, yani zarın iki yüzü arasına, diffüzyon yönüne ters yönde bir basınç farkı uygulanırsa, çözücünün diffüzyon hızı azalıyor. Basınç farkı arttıkça, daha da fazla... Diffüzyonu tümüyle durdurmak için gereken basınç farkına, osmoz basıncı deniyor. Düşük konsantrasyon bölgesindeki basınç arttırılmaya devam eder ve osmoz basıncını aşarsa, çözücü bu sefer, ters yönde diffüzyona zorlanmış oluyor. Yani; düşük konsantrasyonlu bölgeden yüksek konsantrasyonlu bölgeye, yani çözücünün sayısal yoğunluk oranının daha düşük olduğu bölgeden daha yüksek olduğu bölgeye doğru sızmaya başlyıor. Ters osmoz düzeneği, bunu başaran bir düzenek. Zarın yüksek konsantrasyon tarafına basınç uygulamak suretiyle, çözücünün bu taraftan, düşük konsantrasyon bölgesine geçişini sağlıyor. Daha kolay anlaşılır bir ifadeyle, ters osmoz; bir çözeltiyi, çözücüyü geçirip de çözüleni tutan bir filtre üzerinden pompalama olayı. Böylelikle, filtrenin yüksek basınç tarafındaki tuzlu su, diğer tarafında tuzsuz suya dönüştürülüyor. Deniz suyunu tuzundan bu yöntemle ayırmak da mümkün. Yaygın olarak kullanılıyor.
Deniz suyunu bir de, atmosfer basıncından daha düşük basınçlarda ve dolayısıyla 100 °nin hayli altında kaynamaya bırakmak suretiyle damıtmak mümkün.
Bu yöntemlerle deniz suyunda içme suyu elde etmek, doğal su kaynaklarını geliştirmenin maliyetine oranla %20 kadar pahalı. Nükleer enerjinin bu amaçla kullanılması halinde, daha da ucuzlayabilecek.
dörtte ücü deniz sularıyla kaplı olan dünyanın, deniz suyu ile içme suyu elde edilmesi sonucunda yeryüzünde ki içme suyu sorunun tamamıyla ortadan kalkacagını düşündüğüm hadisedir. ortalıkta su sıkıntısı var aman şöyle yapın böyle yapın diyen şahısların bence bir an önce bu soruna çözüm bulmaları daha mantıklı olacaktır. (bkz: varlık içinde yokluk cekmek)
iNSANOĞLU BiRAZ OLSUN DUYARLI VE DÜŞÜNCELi OLSALARDI BÜTÜN BUNLARA HiÇ GEREK KALMAYACAKTI. ELiMiZDEKiLERiN KIYMETiNi ONLAR YOK OLUNCA MI ANLAYACAĞIZ ACABA?
olsada içsek diyecek hale geldiğimiz proje. bir zamanlar bütün ihtiyaçlarımızı giderdiğimiz denizler şimdi yaşam kaynağımız olma yolunda hızla ilerliyor.
tipik yurdum insanı mentalitesi sayesinde dalga geçilen üretim.
verilecek tepkileri duyar gibiyim.
"ahuahahahagghhh ! la ovlum yoh havadan su üretek aunagoyum ahuagahagahagaaa!!!"
ama bilmez ki dubai ve israil yıllardan beri bu sistem yüzünden susuz kalmıyor, dünyanın en susuz yerlerinde yaşadıkları halde. bilmezler ki türkleri yüzlerce yıl öncesine mahkum eden bu "la de get icat çıharma" mentalitesi.
dalga geçin. zaten aya da çıkmak mümkün değil, atsız araba da yapmak da mümkün değil. bilgisayar diye bir şey de külliyen ütopya zaten... hele internet de neymiş? "puhahah uçma lan hayalci seni, get inekleri sağ!".
edit: haklısın hamza abi, ne gereği var değil mi? boş işler dimi bunlar hamza abi. peki hamza abi.
3 tarafı deniz olan türkiyenin kuraklıktan kavrulması ne saçma birşeydir derken hızır gibi imdadıma yetişen teori.hayırlı olsun,melih gökçek kullansın.
deniz suyunu buhar olarak borularla susuz yerlere ulaştırma fikrini bende uyandırmış fikr. belki pompalama maliyeti düşük olur da deniz suyunu kaynatma maliyetinin fazlalığı dengelenmiş olur di mi?
dörtte üçü sularla kaplı olan yeryüzündeki suyun sadece %1 lik oranının içilebilir olduğu düşünülürse; üstelik maliyetinin de doğal su kaynakları açmaktan çok çok üstünde olduğu hesaba katılırsa, (bkz: bu iş çok zor yonca)
gazetede okuduğuma göre bodrum da yada bir tatil yöresinde yapılan bir sitenin sahip olduğu sistem. ama bize yedirtmeyeceklerini düşünenler kesinlikle haklı şöyle ki konutların yüzde yetmişi ingilizlere satılmış. yüzde otuzluk kısımda yurtdışından alıcılarını bekliyor olsa gerek. *
Şu anki teknolojiyle bile insan sağlığını etkilemeyecek biir arındırma işlemi yapılamamıştır. En arındırılmış sular bile mineral eksikliğinden dolayı tavsiye edilmemektedir. Ama hiç yoktan iyidir.