hakkında hatırladığım tek şey birkaç sene evvel canlı yayında klasik dellenmelerinden birini yaşayan hasan celal güzel tarafından ''siz şerefsiz bir adamsınız '' hitabına maruz kalmasıydı.
savunduğu düşünceler üzerine ölmesine üzüldüğüm insan. yaşadığı toplumun büyük kısmına ve toplumun değerlerine düşman olarak öldüğü için üzüldüğüm insan. ömrü boyunca allah'a top atışı yaptığını sananlarla aynı hizada durup o hizada ölmesine üzüldüğüm insan. ardından milyonlarca kırık kalp bırakarak öldüğü için üzüldüğüm insan. hiçkimsenin mekanının ne olacağını kimse bilemez biz yine de hayırlı olanı temenni edelim dediğim insan.
peşin edit: ölenin arkasından atıp tutmak terbiyesizliktir, bu yazıyı da o şekilde algılayan terbiyesizdir.
cumhuriyet'in radikal yazarlarından biriydi. köşesi de kendine hastı. ana yazısının yanında küçük adam resimli, bazı konulara kısa kısa değindiği 5 kutucuk bulunurdu. allah rahmet eylesin.
her iki manada da "cumhuriyet"in en doludizgin yazarlarındandı. duruşu sağlam, ne eğilir ne bükülür kalemi ile yazdıklarını okuyabilenler için yeri kolay dolmayacak bir insan, bir aydın ve bir yazar.
mekanı cennet olsun.
birer ikişer eksiliyor bu ülkeyi ülke yapan herşey. ölüm gibi bir gerçeklikten dahi zevk alan insanlıktan çıkmış insanların sesleri midir daha fazla üzen; yoksa çivisi çıkmış bir topluma çivinin çıktığını söyleyebilecek insanların azalıyor olması mı?
son iki yıldır her gün köşesinin üzerine aşağıdaki paragrafı eklemişti.
Nazi Almanyası'nda papaz Martin Niemöller'in günlüğünden: 'Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.'
bir yoldaş daha gitti bu dünyadan. yandaşların egemenliğindeki medyada, sesimiz, ruhumuz, gözümüz, kulağımızdı. allah rahmet eylesin. ama onun açtığı yolda, diğer yoldaşlar durmadan, usanmadan, ezilmeden, yılmadan devam edecek. sen rahat uyu.
radikal yazarı hasan celal güzel'e "şerefsizsiniz" demeyen kişidir.
önce izlediğiniz veya izlemediyseniz bile okuduklarınızı anlamanız lazımdır. hasan celal güzel "darbe döneminde cumhuriyet gazetesi demokrat duruş sergilemedi" dedi, bunun üzerine deniz som, "bu iddianızı ispatlamazsanız şerefsizsiniz" dedi. bunun üzerine de hasan celal güzel, "siz şerefsizsiniz, alçaksınız" sözlerini sarf etti. yani siz kalıp halinde, bir bütün halinde bir cümleyi kesip biçerseniz, farklı anlamlar yüklersiniz bu her şeyden öte ayıptır.
eğer hasan celal güzel cumhuriyet gazetesi için "darbe döneminde demokrat duruş sergilemediler" iddiasını ispatlayamadığı takdirde, deniz som kendisini şerefsiz olarak addetmiştir fakat hasan celal güzel, direkt olarak "siz şerefsizsiniz!" diyerek hakaret etmiştir. karşılıklı dava açsalar, hasan celal güzel'e ceza verilecektir kanımca çünkü deniz som bağlı bir cümle kullanmıştır. hani başbakan diyor ya, "ispatlayamazsanız müfterisiniz" diye, işte aynen öyle. ispatlayamazsa? ispatlayamıyorsa deniz som'un "şerefsizsiniz!" demesine gerek yok, öyle bir durumda kamuoyu zaten gereken düşüncesini ortaya koyar.
yapmayın canlarım, çarpıtmayın.
işin ilginç tarafı, milliyet de kendi grup gazetelerinin yazarı olduğundan herhalde "deniz som hakaret etti" demiş, hasan celal güzel'in yaptığına da "karşılık verdi" demiş gerçekten ilginç, deniz som'un söyleminin aksine hasan celal güzel'inki direkt bir hakarettir. ya ikisine de hakaret etti yazın, ya da ikisini de gerginlikten ağızlarından bu sözler çıktı falan deyin. bir de haber ilginç olsun diye "ekranda küfür üstüne küfür" demişler. bu haberi giren editör de gerçekten hiçbir halttan çakmayan bir mahlukatmış bunu da gördük.
mehmet metiner adlı kendisini gazeteci zanneden kişiye ayarın kralını patlatmış ulu insan.
mehmet metiner, kemal kılıçdaroğlu'nun sözünü keserek bir şeyler gevelemeye çalışmaktadır, derken deniz som araya girer "sayın kılıçdaroğlu bir bitirsin" der, memo zıplar yine "eleştiriyorum ilk projesini, siz benim sözümü kesiyorsunuz" der -ki, zaten kemal kılıçdaroğlu'nun her projesini eleştirecek- deniz som da "siz söz almadınız, siz sayın kılıçdaroğlu'nun sözünü keserek bir şeyler söylüyorsunuz" dedikten sonra kayışı koparmış, "ben hiçbir zaman hiçbir siyasi kişiliğe danışmanlık yapmadım, çalıştığım hiçbir yayın organı da iktidara göbek bağı ile bağlı değil!" dedikten sonra mehmet metiner adlı gazetecimsi şunu söyleyebilmiştir sadece "buraya gazetelerimizi tartışmaya gelmedik!"
çok güldüm be mehmet, göbek bağı ile akp'ye bağlı olduğunuzu, sahibinizin sesi olduğunuzu kabul ediyorsun öyle mi?
helal olsun deniz baba, öyle bir makas attın ki, mehmet metiner bile bilinçaltını dışarı vuruverdi bir anda.
turkiye'de sol zannedilen ama aslinda dupeduz fasist olan, icki icmeyi falan cagdaslik zanneden ama zamanin ruhunun 100 yil gerisinde kalmis, akintiya kurek ceken anakronik laikci ulusalcilarin guzel bir prototipi olmus bu adam. bir defa butun ulusalcilar gibi asabi, o kadar asabi ki sinirden kendini skecek sonunda o olacak. asabi, cunku yillardir cagdaslik, modernlik zannettigi seylerin 21. yuzyil standartlarinda hicbir karsiliginin kalmadigini, olsa olsa "bon pour l'orient" bir modernlik olabilecegini gormekte. asabi cunku, gunumuzun modernlik standartlari olan, demokrasi, insan ve azinlik haklari, cokkulturluluk, farkliliklara tahammul, hatta farkliliklarin kendini ifade yollarini gelistirme gibi nosyonlardan habersiz, hatta bunlara dusman. asabi, cunku simdiye kadar hep aferin aldiklari, sirtlarini sivayan bati artik onlarla ters dusmus, daha da kotusu ulkedeki can dusmanlarini onlardan daha ilerici gormeye baslamis. asabi, cunku yari aydin yari cahil, sahte elit, sahte ozgurlukcu, sahte kulturlu, her sey sahte. bu kadar sey ustu uste gelince zivanadan cikiyor tabii adam, onune gelene sovup saymaktan, ofkeden kudurmaktan baska bir sey gelmiyor elinden.
(bkz: ben cagdas insanim yaaa)