deniz sekinin kitap yazması, ülke edebiyatına yapılan acımasız bir darbe olur.
zira müzik konusunda henüz kendini olgunlaştıramamış bir insan evladının, hapisaneden çıktıktan sonra bir duayen, bir yazar, bir müzisyen olabileceği kanısında değilim ben. müziğe ne vermiş ki edebiyata versin denizin derinlikleri?
ülkemizde kitap çıkartmanın belirli bir kriterlere sahip olmadan gerçekleştiğinin en büyük kanıtıdır.. çıkartsın elbet birileri okur ama statüsüne "yazar" sıfatı da eklenirse ben kahrolurum arkadaş.. intihar etme boyutuna gelirim ama değmez.. zira deniz seki yüzünden intihar etmek isteyen kişi okyanusta boğulmalı, ironik olmalı ölümü..
o değil de ben de çıkaracağım lan kitap.. 3-5 biriktirdiğim para var.. ohh çakarım "hayat hayaller ve yıkımlar" başlığına yazdıklarımı, sonra 3-5 de ek yaparız editör ile.. ohh miisss.. 200 sayfa olsa yeter..
hiç de şaşırılası bir durum değildir. memleketimin manzaralarına son derece cuk oturan bir davranıştır. hatta belki bir süre sonra kendini sürgün yaşayan sanatçılar kategorisine kondurup bir nazım hikmet olsun, bir cevat şakir olsun onlarla bile eş değerde görebilir. mankenlerin oyuncu, futbol hakemlerinin reklam yıldızı, ev kadınlarının köşe yazarı olduğu bir memlekette şarkıcılar edebiyatçı olmuş ne olur, yani olamaz mı?
bir narsisizm patlamasıdır. türkiye'de eline mikrofon alan herkes kendisini yarı tanrı ilan eder, gerizekalıdan bir parmak ötede oyunculuğuyla filmler çevirir, yerlere sarkmış memeleriyle mankenlik yapar, filmlerden gördüğü 2-3 klişeyle yönetmen bile olur... bu da son moda oldu. ama bunlar kesinlikle tutacaktır. yayımlandıktan birkaç hafta sonra o anaokulu seviyesinde yazılar bestseller olacaktır. hatta gerizekalı halkımızdan "o kitap hayatımı değiştirdi" şeklinde yorum yapanlar bile çıkacaktır.
