karasal bölgede yaşamanın nasıl bir şey olduğunu kıyı bölgeye gidince anlamaktır. hele denizli'de yaşamak vardır ki içinde deniz geçer ama havuzu zor görürsünüz.*
erciyes'in, palandöken'in eşsiz manzarasını izlemektir. ağustosta kar yiyebilmektir. eğer izmir'de yaşayan biri ile orada yaşayan birini kıyaslarsak temiz hava alabilmektedir. şayet kordon bok gibi kokuyor.
yakomozlara hasret kalmaktır,
mehtaba karşı kayalıklar üzerinde sarhoş olamamaktır,
ufka doğru bakıp içindeki özgürlük ateşini canlandıramamaktır,
yosun kokusu ile ciğere bayram yaptıramamaktır,
dalgalara, o beyaz köpüklere bakıp hayaller kuramamaktır,
yirmi dakikalık bir vapur yolculuğu esnasında tüm dünyadan kaçamamaktır,
izmirden çıkıp iç taraflara bie yerlere giden bir insanın alışamayacağı hatta üzüleceği bir durumdur.zira ne zaman canı sıkılsa bir şey olsa deniz kenarında yaşayan biri denize gider oturur izler kafa dağıtır rahatlatır.ne zaman bir dağa tepeye çıksa illa bir mavilik görür.alışır buna
ama kalkıpta ankaraya giderse işte tepeye yükseğe bir yere çıksa heryer dağ taş toprak.moreli bozulur iner yere.
sahilden şehri seyredemez.
deniz kokulu bir mekanda kahvaltı yapamaz.
martılara ekmek atmayı bırak, martı göremez.
gemiye çok nadir binebilir.
yazlık bölgelere ulaşımı uzun sürer.
denizi olmayan bir şehirde yaşamak ciğerlerine deniz kokusundan, martıların çığlıklarından, suların dalga seslerinden mahrum yaşamaktır.