her deniz farklı..her koku farklı...kokuyu koklayanlar farklı..ve denizlerin kokuları farklı..
tamam şimdi bahsediyorum istanbul'dan,denizinden,kokusundan...
istanbulun ortanca yerinde bir köy var...en denizi o.en kokulusu o...ama en koklananı da o(üzgünüm)...
ortancaköy kokuyor...yanıbaşımda...hem tam da şu an..
kanalizasyon kokmuyorsa eğer, iyot kokuyorsa nefis koku. başlık bana sabah sabah martı seslerini, onlara simit atmayı, istanbul'un canım vapurlarını, boğazı, ege'yi, biraz yalnızlığı, biraz özgürlüğü hatırlattı. o koku ki, ,insana şiirler, öyküler, romanlar yazdırabilir. bu sebebledir ki sevgiliyle buluşulacak en doğru yer ya bir rıhtım, ya bir liman, ya da bir sahildir.
bir koku yayılır mavi enginden göklere. yaşamak gibidir ve derin derin çekersin havayı içine. ciğerlerine dolan kokuyla tuza, yosuna, suya batarsın. yüzündeki gülümsemeyle izlersin denizini hücerelerine kadar ona bürünmüş bir şekilde.
güney sahilleri, deniz ve güneştir bu bülent ortaçgil şarkısı. yalın ve gerçek sözlere sahip nadir yazılardan biridir.
şehir insanı bezdirdiğin de bu şarkıdan alınan gazla tatile çıkılır, tadından yenmez. aşk vardır, tatil vardır, aylaklık vardır, güzel bir bakış açısı vardır. şu yaz günlerinde karşınızda deniz, yanınızda sevdikleriniz, kulağınızda ve burnunuzda deniz kokusu. bu üçlü tarafımdan çok rahat tavsiye edilebilinir. harika zira.
Tüm bedeni sarsarcasına insanın içine doluveren kokudur. yosunun, terin, tuzun, balığın harmanlanıp göğe, koca bir kıyıya yayılmış hali. Ve bozkırın isli havasından, uçuşan kavak polenlerinin rahatsızlığından uzak güzel bir soluk çektirebilendir.
naylon poşetler, izmaritler, içecek kutuları, cam parçaları, arıtılmadan denizlere verilen kanalizasyon ve pis su atıkları sebebiyle kıyısına yaklaşıldığında yüze çarpan ağır lağımsı koku. *