içinde yaşayan canlı onu terk etti diye deniz kabuğu dendi ona. ayrılığın simgesiydi; yakın zamanda gelecek olan ayrılığın. belki de ihanetin... gitmişti, terk edilmişti; ondan kabuk denmişti ya. deniz ona yol gösterip kıyıya vurdu diye deniz kabuğu olmuştu belki adı. dalgaları hediye etmişti ona deniz. ondandır belki her kulağımızı dayadığımızda duyduğumuz uğultu. ya da kendi kendine serenat yapıyordu kim bilir...
yüksek oranda kalsiyum bikarbonat veya silis türevlerinden oluşan içinde barındırdığı mahlukatın büyümesiyle beraber kabuk açıklığının kenarına yeni katmanlar eklenerek genişleyen,* sahibi muhtemelen yenildikten sonra varlığını keşiş istakozu butik pansiyon olarak devam ettiren yuvacıklardır. kendisinden birşeyler dinlemek isteyen her insana dünyanın heryerinde denizin sesiyle sonsuza kadar mırıldanabilen varlıktır çünkü denizden yapılmadır, deniz ahizesi de denebilir.*
aslında çok da garip değildir ama yine de hatıra olarak saklanan garip nesneler arasında adı geçer. çok çeşiti vardır. toplar yıkar, akvaryumun varsa içine dekor yaparsın.
doğu asya toplumlarında, infaz veya cezasına karar kılınan hükümlülerin, diri diri derilerini yüzmek için kullanılırdı. sonrasında kurbanın derisi yakılırdı.
