deniz bugün bana seni sordu. dönecek dedim. bir daha sordu. sanırım o da anladı benim gibi. artık ağlayamıyorum. gece uyurken koklaya koklaya öptüm onu senin öptüğün gibi. uyandı yine seni sordu. artık inanmıyor bana.hala buzdolabının kapağını açıp bakıyorum öylece. sibiryadan gelen soğuk hava buraları çok etkiledi. deniz çok mutsuz. geceleyin seni sayıkladı bi kaç kez. beni affetmek çok zor biliyorum. affetmenin ne demek olduğunu da çok iyi biliyorum. gözlerini çok özledim...
yokluğunda açan bir çiçek, sen yokken ne kadar yaşayabilir ki?
sen hiç gelmemişken bir çift mavi göz ne kadar dayanabilir ki?
bu nasıl ayrılık deniz gözlüm, bu nasıl bir perişanlık böyle,
söylesene kaç benliği daha yakayım içimdeki ateşle,
söylesene deniz gözlüm, kaçını daha vurayım şakaklarından,
kaleme adını mı sayıklatayım, kaçını daha gecede tek başına bırakayım?
sensin tanrıça kraliçem, onlara emret de bitirsinler kendilerini artık,
sana yazılan bu iki aciz kelamdan sen suçlusun bir tanem,
o sarı saçlarından da ben suçluyum artık...
--spoiler--
gittiğin o yerlerde
söyle huzurda misin?
geride kalanların
söyle farkında mısın?
atın beni denizlere
vermeyin ellerine oyyy
zaten hasret kalmıştım
o deniz gözlerine
--spoiler--
yine sensiz geceler ben
yıldızlarda sen
uzanırım sahilden
hasretimde sen
oyle uzak ki ellerin
gozlerimde sen
dalgaların okşadıgı
yaz akşamı ben
yine seni seviyorum, deli gibi özlüyorum
bu sahilde bekliyorum dön
yine aylardan temmuz deniz gözlüm üşüyorum
gelir diye bekliyorum dön.
altan civelek'in, insanı uzaklara, taa uzaklara götüren parçası.
dinlerken insanı çok nadir parçalar böyle huzurlu kılar ya da tamamen yıkar. işte bu da onlardan birisi...
hele o sevdiğini uzaktaysa, kovuşman zorsa daha beter yaralar seni. ama olsun, yine de bağlıyor bu şarkılar o sevdicekle beni.