deniz işin teorisinden çok pratiği üzerine durmuştur genelde. ibolar mahirler sinanlar ise daha ziyade devrimin yavaş ve emin adımlarla gerçekleşmesi taraftarıydılar. kendilerine göre teorileri, bilimsel varsayımları vardı. yani ''devrim hemen şimdi'' değil ''devrim bir süreçtir'' demişlerdir. tabi günün şartları onlara düşünme fırsatı pek sunmadığı için hepsi silahlı kanada ağırlık vermişler. bu olay da klasik sol fraksiyon çatışmasının bir sonucudur. yoksa amaç aynı fakat yol tartışması vardır. ikiside onurludur ikiside gururumuzdur.
Yaşanılan bir diyaloga "senin ananı sikerim" küfürünü ekleyebilecek kadar ufku kapalıların, akıllarınca ironi yapmaya çalıştığı durum. Olaya gelince böyle bir tartışma olmuştur deniz gezmiş, kaypakkaya'ya bir tokat atmıştır. bunlar o dönem olabilecek şeylerdir. Daha sonra ibrahim kaypakkaya, thko gerillalarının pusuya düşmesine sebep olan muhtarı bularak cezalandırmıştır. yani canlarını yine birbirleri için feda eden insanların aralarında yaşadığı ufak bir şeydir. muhsin yazıcıoğlu'nun ölümüne üzülmeyenleri "adam ölmüş hala ne diyorsunuz" şeklinde eleştirenler burada küfür ediyor ya ayrı bir komedi.
dallanıp budaklanan büyüyen kavgalar
nasıl büyüdü hiçbirimiz bilmeyiz
kimin parasını kim için kimden çaldı deniz
görmezden gelir, biliriz de söylemeyiz.
halk için savaşanların, halkı için yediği tokatın hiç bir önemi yoktur. ama yoldaşları tarafından olunca çok koyar. bu yinede kimseyi kimseden ayırmaz. mahirler deniz için öldü, ibo, ulaşların-sinanların kanını yerde bırakmadı. ve bir çok devrimcide ibo'nun davasına sahip çıktı.
hayır, zeka kalıntılarına hiç rastlanamayan beyinlerin, bu kavga meselesini "terörizm" eksenine alma çabası ne kadar aptalca ve gereksizcese de, o dönemde olur böyle şeyler canım, demek o kadar gereksiz. ayrıca ibo'nun ve deniz'in takipcisi ya da ona sahip çıkan yüzlerce insan bu forumda yazıyor. onlara laf yetiştirebiliniyor da, neden konuşulamıyor efendi.
yumruk değil tokattır atılan. ibo karşılık vermemiştir deniz'e ama araları uzun süre düzelmemiştir. turhan feyizoğlu olayın tanıklarıyla konuşup yazmıştır olayları.
o değil de dünyanın en düzeyli kavga biçimlerini hep bu sol cenahın içinde görüyoruz. bizim ufkumuzu açıyorlar.
-hacı sen oportünistsin senin ananı .kerim.
+ ama ne marks ne de lenin böylesi bir eylemi asla benimsememiştir.
- o zaman sosyalizme soldan tecavüz ediyorsun. ebene atlarım.
+ bir engelse sorsaydık önce ?
böyle oturup seyredesi geliyor insanın. iştahlı iştahlı. aklıma ne geldi bak: maden filminden hani şu cüneyt arkın'ın (devrimci işçi ilyas) kendisine orospu çocuğu diyen patronun yalakasıyla olan diyalog sahnesini hatırlarsınız. alkışlarlayaşıyorum. com da bu sahnenin altında yorum yapanlardan birisi şöyle demişti: "bunlar birbirine öyle güzel orospu çocuğu diyor ki, insanın biryerden fırlayıp orospu çocuğu benim diyesi geliyor." *
böyle birşey işte devrimci - solcu - entelektüel kavga. pek bir hoş.
devrimci ciddiyetle irdelenmesi gereken konu. "masanın üstünden bardaktaki suyu alıp içmek" eylemini kitabi olarak tarife kalkışmanın gereği yok. komik olmayın. ufuk sarıkaya'nın engels - marks diyaloglarını da kaldıralım tam olsun. dans edemediğim devrim devrim değildir demiş bir devrimci. kapitali okurken papyon mu takayım anasını satayım?