evet, "devrim hayallerini gerçekleştirmek için banka soymuştur kendisi.."
ne senin evine girip altınlarını çalmış,ne de köşebaşında annenin çantasını kap kaç yapmıştır..
idealleri uğruna milleti soyan bankayı soymuştur... o parayı da karıyla kızla yememiştir kendi zevki için..bu kadarcık farkı vardır hırsızdan yani...
ayrıca;
deniz gezmiş'i herşeyiyle tabulaştırıp bağrına basamayan insanlara hükumet yavşağı muamelesi yapabilecek yavşakları konuya çekmeye başlamıştır konu. hayırlı olsun.
edit:hükumetin soygunculuk yapması insanların iflahını kesmesi de soygunculuğu meşrulaştırmaz efendii...
yanılmıyorsam gertrude stein'ın bir dizesi vardı. geldi aklıma. anlayan dinlesin.
--spoiler--
rose, is a rose is a rose is a rose.
--spoiler--
sanıyorlar ki "hepimiz deniz gezmişiz" birleşim kümesine dahil olmayan herkes akp'li ya da ölümüne çıkarcı. de gedin be.
Bütün bu bankaları, dolayısıyla yıllarca bizi soymuş, Ellerini kollarını sallaya sallaya aramızda dolaşan, lüks arabalarıyla, ABD'deki villalarıyla günlerini gün eden, Başbakan kocası olmuş, hala holding sahibi olan, hükümetten nemalanan adamlara isyan etme, gel burada kimi insanların gözünde kahraman olmuş, halktan bir insana çemkir.
Velhasıl garip insanların yaşadığı samimiyetsiz bir ülkeyiz. Hanginiz Sümerbank'ı hortumlamış, bizim paralarımızı cukkalamış, 2001 krizine zemin hazırlamış, nüfuz ve para gücüyle cinayet işleyen yeğenini bile neredeyse aklama raddesine gelen Hayyam Garipoğlu aleyhine bir kez olsun çemkirdiniz? Çoğunuz olayı ilk defa bu entry'de okumuyorsanız ne olayım.
Sağcısı solcusu bugüne kadar kaç özel ve kamu bankasını kılıfına uydurarak boşalttı/soydu biliyor musunuz? Toplamda devletin zararı bugünkü parayla 200 milyar dolardan daha fazladır. Ama banka soyan sadece deniz gezmiş hırsız öyle mi? Denizi ve arkadaşlarını diğer suçlarıyla birlikte idam ettiler. Bedelini canıyla ödedi. Ya bunlara ses çıkartmayanlar? Ya devleti ve kanunları kendi lehine kullananlar? Ya onlara göz yuman hukuk ve demokrasi havarileri? Bunların hesabını nasıl verecekler?
Hüsamettin Özkan’ın isminin politika arenasında ilk kez yoğun biçimde gündeme gelmesine vesile olan olay, Halkbankası’nın 1998 yılında açtığı usulsüz kredilere ilişkin soruşturma oldu. Müfettişler, Halkbankası eski Genel Müdürü Yenal Ansen’in Has ailesi başta olmak üzere birçok aile şirketine kredi açtığını ortaya çıkardılar. Hüsamettin Özkan ise uzun süre bu kredi ilişkilerini yalanladı, kredilerde sorumluluğun kendisine dayanması üzerine de Genel Müdür Ansen’in soruşturma kapsamına alınmasına onay verdi. Ancak Özkan kısa bir süre sonra soruşturmayı yürüten Bankalar Yeminli Murakıpları’nı “kasıtlı davranmakla” suçlayıp haklarında işlem yapılmasına ilişkin bir yazıyı Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’a göndermesi ortalığı karıştırdı. Özkan’ın bu müdahalesi Ansen’i üç davadan kurtardı. Böylece Özkan’ın “diplomatik girişimleri” Halkbankası yolsuzluğunun üzerini örtmüş oldu.
SEZER'iN HEDEFi OLDU
Halkbankası ile ilgili ikinci ciddi gelişme ise Dinç Bilgin’e ait Etibank’ın batması sonrasında yaşandı. Halkbankası’nın Bilgin’e borçlarını ödemek için 10 milyon dolar kredi açtığı ortaya çıktı. imzayı veren ismin ise yine Özkan olduğu belirtildi. Ancak Özkan yine olayı reddetti ve soruşturma kapatıldı. Özkan, Halkbankası kredileri üzerine art arda gelen bu soruşturmalar üzerine bankadaki sorumluluğunu ani bir kararla Aralık 2000’de Hazine’den Sorumlu Devlet Bakanı Recep Önal’a devretti. Devrin gerekçesini ise “kamu bankalarının özelleştirilmesinin kolaylaştırılması” olarak açıkladı. Ve böylece Özkan Halkbankası’ndan “işi bittikten sonra” kurtulmuş oldu! Bütün bu süreçte Özkan’a kimse dokunamadı. Başbakan Ecevit de “manevi oğlunu” sonuna kadar savundu.
Sezer’in “Çamurun üzerinde oturuyorsunuz. Yolsuzlukları koruyorsunuz” sözü işte Özkan’ın bu “denetim dışı” kalan icraatlarına yönelikti.
Devletten yetki alıp halkı soydular
Hiç sermaye koymaksızın yalnızca birilerinin desteğiyle kurulan tabela bankaları, 28 Şubat sürecinin yozlaşmış ortamında yalnızca patronlara hizmet etti. Karşılığı olmayan kredileri kendi şirketlerine kullandıran banka sahipleri, oluşan borcu daha sonra milletin sırtına yükledi. Batık 26 bankanın halkın cüzdanından çaldığı para, 65 milyar doları buldu.
28 Şubat süreci boyunca birçok banka battı. Bunların bir kısmı planlı bir şekilde, bir kısmı ise devlet eliyle batırıldı. O dönemde Egebank, Türkbank, Interbank, iktisat Bankası, Eti Bank, Toprak Bank, EGS Bank, Yurtbank, Bank Ekspres, EGS Bank, Bank Kapital, Pamukbank, Demirbank, Ulusal Bank, Yaşarbank, Sitebank, Tarişbank, Kentbank, Sümerbank, Bayındırbank, Marmarabank, impexbank, Kıbrıs Kredi Bankası istanbul Şubesi, TYT Bank, imar Bankası ve ihlas Finans battılar.
Elbette batan bankaların bir kısmı devletin basiretsizliğinin bir sonucuydu. Ancak o dönemde sermayesi olmadığı halde siyasilerin gücüyle kurulan bankalar vardı. Sanki birileri bu isimlere 'Devleti istediğiniz gibi soyabilirsiniz' dedi. Batan bankaların önemli bir kısmı 28 Şubat'ın mareşali görevini gören Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le birebir bağlantılıydı.
gördükçe içimi acıtan başlık.evet bazı andavallar anlamaz.neyi mi anlamaz.burda salak salak yorum yapan andavalların birşeyleri bilmemesi kitap okumaması türkiye yi sakso çekme eşiğine geldikleri ülkü ocaklarındaki reislerinden öğrenmeleri.ulan adam türkiye'nin en saygın üniversitelerinden birinde dönemin en meşhur en kıyak bölümünde okuyordu.bankayı beraber soydukları arkadaşlarından biri olan sinan cemgil...ailesi türkiye'nin en varlıklı ailelerinden biriydi.annesinin belirttiği gibi sistemin adamı olsalar piyasanın amına koyarlardı para basalardı sizin adam sandığınız pis işler yaparak para kazanan reislerinizden bile daha zengin olurlardı evet.bu adamlar halkın parasını halk için kullandılar.zengin para babası kapitalist mafyalar ocakçıların parası değildi bunlar.halkın parasıydı.bir baba oğulu çok ağır hastayken ve hastane masraflarını ödeyemiyorken para çalar ya işte onun gibiydi bu da.o adamlar takım elbiseler mercedesler için çalmadılar bu parayı , tıpış tıpış yavşadığınız amerikan emperyalizmine karşı çaldılar.ha o paranın bir bölümü şarkışladaki bir astsubayın karısının tedavi masraflarına gitti.neden mi deniz astsubayı araba kullanması için zorlarken karısını yaraladı birazdan polisle çatışacaktı fakah hala aklı o kadındaydı arabayı durdurdu astsubaydan özür diledi ve cebindeki tüm parasını verdi al bununla karının hastane masraflarını karşıla dedi.sizin kafanıza tüküreyim ben.deniz i sevmek zorunda değilsiniz.ama saygılı olmak zorundasınız.evet zorundasınız.
"o banka soymuş olabilir ama bir hırsız değildir" diye savunulduğu günü dün gibi hatırladığım kişidir.
banka soygunu yapmış, fakat soygun da bir amaç varmış. amaç olduğu için bu soygun, direnişte mübahmış.
peki ben tavuklara özgürlük, horozlar artık tavukları zikmesin, kendi kendine döllensinler, bunun için gerekli malzemeyi alacağım diyerek, gerekli maddiyatı da banka soyarak karşılasam, çaldığım paralarda deniz gezmişin soygununu mübah gören kitlenin paraları olsa, benim yaptığım soyguna da "adamın bir amacı var, bu yüzden hırsız diyemem" derlermi merak etmekteyim sözlük.
