Öyle bir geçer zaman ki' de Ahmet ve arkadaşları Samsun'a yürüyüş yapmaya gider. Samsunda yolunu polis kestikten sonra nezarete atılırlar polis içeri girince yanından hemen bir gazeteci ahmetlerin resmi çeker polis bunu görünce " Sen nasıl girdin buraya!" diyerek copu ile gazeteciye saldırır. Ahmet'de bunları ayırmak isterken polisten cop yer ve yere düşer Deniz Gezmiş Ahmet'in yanına gelip elini uzatır ve orada duygusal bir sahne başlar.
deniz gezmiş övgüsünün suyunun çıkartıldığı bir sahnedir. o kadar ki, deniz gezmiş'in yüzü bile gösterilmemiş; konuştuğu kişiler ona bakarken uhrevi yüz ifadelerine bürünmüşlerdir.
(not: bu entryde deniz gezmiş'i eleştirme amacı güdülmemektedir. dizi senaryosunda deniz gezmiş'in olmasını eleştirme amacı hiç güdülmemektedir; ortam ve hikaye o olunca, bir şekilde deniz'in bahsinin geçmemesi abes olurdu. eleştiri sahnenin üslubunadır.)
apolitik edit: ne politik yazarlarsınız yahu. çağrışım mahiyetindeki entrylere bile siyasi anlamlar yükleyebiliyorsunuz. yapıştırın eksileri klavye che'leri.
uhrevi yüz ifadesi peygamber benzetmesi falan çok komiktir. kendilerinden başka birinin el uzatıp ahmet'i kaldırması şaşkınlığıyla bakmışlardır. ama siz öyle uygun gördüyseniz o türlü izleyin. o da olur.
gördüğüm en gereksiz en saçma en anlamsız sahnelerden biri. deniz gezmiş' i seven biri olarak diyorum bunları. ne yaptığını sanmış yönetmen arkadaş çok merak ediyorum cidden.
deniz gezmiş'i seslendiren kişinin, hatırla sevgili'de ki deniz gezmişi seslendiren kişi olduğu dikkatlerden kaçmamıştır. olaya gelirsek, tv tarihindeki gelmiş geçmiş en saçma sahnedir.
edepleri ve mizah anlayışları "eline verme" laflarıyla deniz gezmiş'e küfür etmeyi aşamayan ergen yazarları ve yavan mizah anlayışı ürünü muazzam birikim(!)lerini ortaya çıkarmış sahnedir aynı zamanda.
ana karakterlerinden biri deniz gezmiş olmadığı için gayet normal bir şekilde, çekilmesi gerektiği gibi çekilmiş bir sahnedir. olayların akışı içinde, özellikle de o dönemi anlatırken deniz gezmiş'in adını anmamak olmazdı, ama bir oyuncuya deniz'i oynatmak bütün ilginin ona kaymasına sebep olacaktı. kahramanlarımzın onunla karşılaşmasını göstermek hikayeye gerçeklik katmak için yapılmış bir harekettir, çok normaldir. yok peygamber yok yüzü görünmedi açısından değil de sinema-televizyon açısından bakmak lazım. her yerde yobazlığınızı, çekemezliğinizi göstermeyin lan.
o dönemin dinci-faşist çevreleri de toplanıp amerika karşıtı gösteri yapsalardı eminim onları da izlerdik şimdiye kadar ama yok işte. bu insanları "kahrolsun amerika" diye bağırdıkları için "vatan haini" ilan etmiş bir neslin devamısınız ve aynı yönde ilerliyorsunuz. yazık.