Bazılarının "tanısa ne olur tanımasa ne olur, tanımaması daha iyi" gibi bir mantıkla yaklaştığı gençliktir.
Efenim deniz gezmiş'in ideolojisini benimsemeyebilirsiniz, benimsemek zorunda da değilsiniz, hatta kötü biri olduğunu da düşünebilirsiniz. Mesele 6. filo'ya defol demek midir yoksa defol diyenleri tepelemek mi?
Bana göre ikisi de birbirinden bok. Tarihin her döneminde birilerine yaslanmadan kendini bulamayan bir toplumda, ha rusya'ya yaslanmışsınız, ha amerika'ya yaslanmışsınız, ne farkeder ki?
Burada asıl bahsedilmek istenen, gençliğin kendi tarihine ve memleketinde olup bitene karşı ne kadar duyarlı olduğudur. Eğer evinize giren çıkanın haddi hesabı yoksa, her gelen birşeyler alıp gidiyorsa, eşyaların şekline şemaline müdahale ediliyorsa, kaynaklarınız israf ediliyorsa, bir süre sonra ortada ne eşya kalacaktır ne de ev. Kapının dışında buluverirsiniz kendinizi. Peki ne yapılmalıdır? Gelenlere şöyle bir "höst" denmelidir ki sizin kurallarınıza göre davransınlar, o evin sahibi siz olduğunuza göre kuralları da siz koymalısınız.
işte memleket meselesi de böyle birşeydir. Sen tarihini iyisiyle kötüsüyle bilmezsen, kimin gelip gittiğine bakmazsan, toprakların için oynanan oyunları farkedip karşı strateji geliştirmezsen, birgün bir bakarsın ki, birileri gelmiş ananı bacını gözünün önünde bir güzel beceriyor.
Tıpkı Kosova'da olduğu gibi, tıpkı ingiliz'in yunan'ın milli mücadele öncesinde yaptığı gibi...
inanmayanlar dedelerine ninelerine bir sorsunlar bakalım yunan'ın neler yaptığını. Bursa'da Yıldırım Beyazıt'ın türbesi vardır, bilenler bilir. Yunan Bursa'yı işgal ettiği zaman bu türbeyi ahır olarak kullanmıştır. Düşünebiliyor musunuz, bir türk büyüğünün, bir türk devlet adamının mezarı at ahırı olarak kullanılıyor, bu tarihimizde duran bir gerçektir. işte bu hallere düşmek istemiyorsanız, memleketle ilgileneceksiniz, ya da bütün bunlar günün birinde başınıza geldiğinde bir güzel hazmedeceksiniz...
Şahsen benim ne midem kaldırır, ne de bünyem...
Deniz Gezmiş neyin peşinde koşmuştur? Alpaslan Türkeş neyin peşinde koşmuştur? Adnan Menderes neden asılmıştır? Kazım Karabekir, milli mücadelede Atatürk'e "emrindeyim paşam" dedikten sonra neden suikast girişimiyle yargılanmıştır da idamdan kılpayı kurtulmuştur? Atatürk'ün kurduğu parti * 1950'den bu yana neden iktidara gelememektedir? Atatürk'ün kurduğu bir partiye türk toplumu neden sırtını çevirmiştir?
Şurası gayet açık ve nettir, Türkiye ele geçirilmek istenen, damızlık inek olarak görülen bir ülkedir, gerek doğal kaynakları gerekse jeopolitik konumu gereği başkalarının iştahını kabartmaktadır. Bugün yüzümüze gülenler yarın arkamızdan hançerleyeceklerdir. Tıpkı geçmişte olduğu gibi.
Deniz Gezmiş'i neden tanımalıyız? Tarihimizi günahıyla sevabıyla bilip, yapılan hatalardan ders çıkarmak, aynı hatalara düşmemek ve evimizi başkalarına kaptırmamak için...
Ama kime anlatıyorsun ki, bir kulağınızdan girip ötekinden çıktığını biliyoruz. En iyisi siz gütmek... koyunlar gibi...
80'li yillarda cocuk, bugün genc olanlarin, bu zamana kadar hangi partiye oy verdiginin saklanmasi gerektigini ögrenen, görüslerini belli etmemek,moda magazin hava su konusmaktan ileri gitmeyen cunku gitmemesi gerektigi ogretilmis genclerin ustelik okul yillarinda da hic adi sani duyulmamis birinin taninmamasini tamamen gencligin suçu olarak görmemek gerekir.
en basit tabiriyle apolitik gençlik.yalnız çoğu genç,gezmiş'i çok ünlü olduğu için bilir,sonuçta türkiye'nin che guevera'sı gibi bir kişi.ama tabiki önemli olan,gençliğin sadece deniz gezmiş'i değil,aynı zamanda yusuf arslan,hüseyin inan,mahir çayan,ulaş bardakçı,taylan özgür,vedat demircioğlu,ibrahim kaypakkaya,sinan cemgil gibi isimlerden en azından 2'sini bilmesi ve en azından bu gençler'in bir kaç tanesinin bir kaç yazısını okumasıdır.zaten asıl korkulması gereken,deniz gezmiş'i tanımayan,önemseyen gençlik değil,dursun önkuzu,alpaslan türkeş gibi isimleri seven gençler...
Maalesef sadece yakın tarihe değil, tarihin hiç bir kesimine ilgi duymayan yeni bir jenerasyon oluşuyor. Her ne kadar genellemek yanlış olsa da gözlemlediğim kadarıyla insanlarımız tarihi konuşarak değiştirebileceğini sanıyor.Köy kahvesinde ne olacak bu devletin hali diye tartışmak büyüklerimizin mesaisi olmuş. onların yetiştirdiği nesilden de bu kadar duyarsız hale gelmek normal gibi gözüküyor. önemli olan bundan sonra ne yapacağımızdır. Özellikle biz gençler araştırmaya teşvik edilmeliyiz. Bu yönde olanaklar sunulmalı. fakat öss denen illet genç beyinlerimizi kemirmeye devam ettiği, insanlar istedikleri bölümlerde okuyamadığı sürece hatta bir çoğunun açıkta kaldığı düşünülürse, önümüzde imkansız olmasada engebeli bir yol var demektir. Bu zor yolu aşmakta birbirimize destek olmalıyız. Bilgiyi paylaşmakta cimri değil, cömert olmalıyız. Sadece burada dahi, açılan her yeni konu, yapılan her yeni görüş ufkumuzu bir nebze genişletecek, en azından farklı görüşlerin ne kadar ileri gidebildiğini bize gösterecektir. Zihniniz ve yüreğiniz her daim açık olsun arkadaşlar.
sosyalizm; onlar için, arkadaş muhabbetlerinde, çekirdek çitleyerek konuşulan bir konu olduğu için deniz gezmiş'i de bilmemeleri doğaldır. algıda seçicilik değil, genel kültür birikimine haiz olan her insan bunun gibi önemli kişileri ve olayları bilmelidir.
geçmişini bilmeyen geleceği de göremez, konu sadece deniz gezmiş değildir. geçmişi unutan insanların türkiyeyi getirdiği durumdur. onlar sayesinde cumhuriyet bize armağan eden atalarımızı ve bu vatan uğruna verilen şehitlerimizi unutmuş insanlar tarafında yönetilmeye mahkum edilmişizdir.
Kesinlikle türk gençliğidir. Gerçi alman gençleri de Rudolf von Sebottendorf'u tanımıyorlar, hangi alman'a sorduysam o kim dedi. Neyse...
Solcu ya da sosyalist kimselerin, gençliğin deniz gezmiş'i tanımıyor olmasına kızdıklarını görüyoruz. Ama aynı gençlik hasan polatkan'ı da tanımaz, şükrü saraçoğlu'nu da bir stadyum adı zanneder. Bu gençlik de bir bok bilmiyor yahu. Nihat Soğan'ı bilirler, mankenleri de bilirler, çünkü onlar sürekli gündemde tutulmaktadır.
Zaten gençlerin bu bilgisizliği, aymazlığı ve pişkinliği birilerinin son derece işine gelmektedir. Deniz Gezmiş'i tanısın da hain komünist mi olsun yani? Deniz Gezmiş'i merak eden adam biraz da geriye gidip Doktor Nazım'ı, Tevfik Rüştü Aras'ı da öğrenmeye, akabinde de mevcut durumu sorgulamaya başlarsa ne olacak?
Bilgisiz bırakmak bir taktik olsa gerek. Bilgisiz türklerin bile ne kadar zor zaptedildiğini düşünürsek, bilgili türk'ü asla elimizde tutamayız mantalitesi ile hareket eden güruh ödevini gayet iyi yapmıştır.
Hadi deniz gezmiş'i tanımayan gençlere kızıyoruz da, peki altıyüz yıl hüküm sürdüğü topraklardaki mısır piramitlerini görmezden gelen atalarımızı ne yapacağız? Ulan insan bi bakar bunlar ne bok yemeğe yapılmış diye. Peki ya Heinrich Schliemann'ın truva hazinelerini almanya'ya kaçırmış olduğunu kaç genç ya da yaşlı biliyor? Avrupa bilimde, sanatta boyut atlarken Osmanlı neyin peşindeydi acaba? Cariyelerin mi?
Mesele, gençlerin deniz gezmiş'i tanımamaları gibi basit bir mesele değildir. Babası kahvede pişpirikten, anası altın günü ve dedikodudan başını alamayan, komşu kızı kendisine daha cazip gelen gençlikten birşey beklememiz tamamen vicdansızlık olacaktır.
Her fırsatta yazıyoruz, bu ülkede kitap okumak ibnelikle bir sayılıyor. Pazar günü muhterem Pederimi ziyarete gittim, bana bodrum katta bana ait kitapların olduğunu söyledi, alıp almayacağımı sordu, eğer almak istemiyorsam atacağını da ayrıca belirtti. Ben kendimi bildim bileli babamın bir kez eline kitap alıp okuduğunu görmedim. Oysa benim kitaba yatırdığım parayla şimdiye kadar ev alınırdı. Vaziyet bu kadar açık ve nettir ve kitaba bu kadar değer verilmektedir bu ülkede. Benim gibi birçok insan da aynı olayı ya da benzerlerini yaşamıştır muhtemelen. Kitap parası istediği için çocuğunu döven adam gördüm ben. Kitap okuyan çocuğuna "başımıza alim mi kesilecen lan" diye kızan babayı da gördüm.
Bir de şu açıdan bakmakta fayda var. Eğer türkiye cumhuriyeti'ni yönetmeye talipseniz ve ağzına vur lokmasını al tadında bir halkın liderliği yapmak istiyorsanız, gençlerin deniz gezmiş'i tanımalarını asla istemezsiniz.
Yakın tarihi hiçbir ders kitabına almayan, Atatürk'ün ölümünden sonra tarihimizde hiçbir olay yokmuş gibi 60 ihtilalini 12 eylül 72 askeri muhtırasını görmezden gelen yönetimlerin zevkle seyrettiği gençliktir. merakı olan okuyor tabi bir zamanların en yasak kitaplarını, öğreniyor. ee zaten pasivize edilmiş gençlik en çok işe gelendir yönetimler için.
insan kendini bile taniyamazken, bir baskasini nasil tam olarak taniyabilir? ya da zorunda midir tanimak, illa birilerini tanimali midir, ya da taninmalidir baskalari tarafindan?
sadece deniz gezmiş'i değil ülkesinin yakın tarihini de bilmeyen gençliktir.
deniz gezmiş önemli birisiydi, dönüm noktası da olmuştur ancak olay sadece deniz gezmiş değildir yakın türk tarihidir. deniz gezmiş gibi nice neferler, ülkenin geleceği olan gençler katledilmiştir. bilinmesi gereken ülkemiz üzerinde egemen olan iktidarların kendi insanlarına zulm etmesi, gençliğini yok etmesidir. var mıdır gerçekten başka bir ülke ki kendi evlatlarına, insanlarına bu kadar fazla zarar vermiş olan...