önceden vermesi emredilen kararı vermek için fırsat kollayan savcıya döndü gözleri. ve uzun bir haykırışın ilk cümleleri şöyle dökülmüştü dudaklarından o zamanlar.
"türkiye'nin bağımsızlığından başka bir şey istemedim ve bu sebeple amerikan emperyalizmine ve işbirlikçilerine karşı mücadele verdik. bundan dolayı ölümden korkmuyoruz. onu ancak işbirlikçiler düşünsün ve ancak onlar kendi canının telaşına düşsün. ve ben 24 yaşındayken kendimi türkiye'nin bağımsızlığına armağan etmekten onur duyuyorum.""
deniz gezmiş
ve mustafa kemal atatürk bursa nutku'nda çok önceleri şöyle söylemişti o günlerden bugünleri görüp:
türk genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır. demeyecektir. elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. genç, polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir. diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. mahkeme onu yargılayacaktır. yine düşünecek, demek adliyeyi ıslah etmek, rejime göre düzenlemek lazım. diyecek.
onu hapse atacaklar. yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. diyecek ki, ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. araya girişimde ve eylemimde haklıyım. eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.
işte benim anladığım türk genci ve türk gençliği!"
çok önceleri devlet adına kayıtlı orman ürünlerinin bulunduğu ve işlendiği işletmeye gitmiştim. gittiğimde görmüştüm ki hala 40 yıl önceki makineleri kullanmaktaydılar.
sordum bir ustaya:
+usta bu makineler kaç yıllık?
-35 senelik, kendimi bildim bileli yontuyorum bu makineyi.
+devlet neden yenisini almıyor peki?
-bak evlat, devlet hiç bir zaman bizim gibi vatanseverlere, emekçilere yardım etmez. ama hain olsak en güzel makinelerle tek elimizle iş yapıyorduk şu an.
demişti. en küçükten en büyüğe kadar bugün türkiye cumhuriyet'i hainlerin elinde. ve türk halkı ise muhteşem yüzyıl'da gelecek hafta ne olacak onun derdinde. kendi istiklal marşını dahi okuyamayan belki de %30'unun bile sadece tek satırını bildiği bir milletten bash ediyoruz. günde ortalama 10 saniye kitap okuyan ama 5,5 saat televizyon izleyen.
"işte benim anladığım türk genci ve türk gençliği" demiş atam.
"benim anladığım türk gençliği ise karı-kız peşinde koşup şehidinden çok çıkan sivilcesine üzülen, gazetede sadece spor sayfasını okuyan, kitap okumaya vakit kaybı gözüyle bakıp 15 sezonluk diziler izleyen türk gençliğidir atam."