babasına yazdığı ilk mektubunda, "buralar çok karışık" temasını işlemiş, anadolunun yetiştirdiği, kimileri için iyi, kimileri için kötü bir adamın, yapmak isteyip de yapamadığı bir şeyi, yapmışcasına bağlanılmış düşünce sistemi. ortada yapılmış bir fol olmadığı gibi, fol içerisinde her hangi bir yumurtanın da varlığından söz etmek mümkün olmamakla birlikte bu yumurtalardan civciv çıkarma eylemi de denebilir.
sunay akın'ın bu entryi çok iyi tanımladığını düşünüyorum.
devrim
temiz kalan tek yerdir devrim
bütün bir yıl
kirlenen duvarda
ama görebilmek için
asıldığı çividen indirilmelidir
yaprakları biten takvim
zorbalara direnmektir devrim
bir çocuğun
annesinin çantasından aldığı paraları
altına gizlediğini
söylememiştir dövülen
hiçbir hali
içinde yaşamaktır devrim
dikiş kutusunun
ve toplu iğneler gibi
bir arada olmayı gerektirir
karşı koyabilmek için zulmüne
makas denilen patronun
gece ışıkları arasında koşmaktır devrim
ateş böceklerini
yakalamak isteyen çocukların
peşine takılır gün gelir
yanıp sönen mavi ışıkları
polis arabalarının
kağıt bir gemidir devrim
bütün gemiler
hurdaya çıksa da sonunda
taşıdığı özgürlük şiiriyle
batmadan yüzer nicedir
dünya sularında
deniz gezmiş memleketi bizimkiler-sizinkiler diye bölenlerden bir kısmının bizimkisi, bir kısmının sizinkisi. hayatı ve yakın tarihi ancak dizilerden ve babalarından öğrenen insanlar kendilerine sev denileni kahraman, sevme denileni hain yapanlar için bulunduğu tarafa göre anlam ifade edenlerden sadece biri.
deniz gezmis in devrim yaptigini sanmak ise deniz gezmişçiler için doğru deniz gezmiş'e sizinki diyenler için ise yanlış.
şimdi pippa bacca için entry girdikten sonra aklıma geldi; biz sadece birine tecavüz edildiğinde mi aynı fikirde olacağız???
yav kim kimin hakkında klavye başında ne zırvalıyor. devrimi düşünmenin ne demek olduğunu bile bilmeyenlerin zırvaladığı başlık olmuş kanımca burası. çapulcu olduklarından ziyade mütevaziliği onlara çok görmek de kişinin kendi insaniyeti ve ayrıcalığıdır, kendi çapında eğlenmeye çalışmasıdır. büyük düşün büyük oyna, sonra gel konuşalım ..
deniz gezmiş devrim yapmaya çalışmıştır, belki başarılı olamamıştır ama türkiyedeki bu en uzun koşuda o, onun en güzel yüz metresini koşmuştur, acıyorsam sana anam avradım olsun, e aşkolsun sana be çocuk.!
(bkz: devrimi anlamadan devrim yapmaya çalışanları yargılamak)
buyuk bir yanilgidir. devrim yapmak kim deniz gezmis ve avanesi capulcu takimi kim ? bunlar anca sehirden sehire tracking yapar, meydanin birine coreklenip 3-5 saat oturur, hangi moskof usaginin yazdigi belli olmayan adina bildiri denilen herzeleri dagitir sonra da en muhimi devletin askerine polisine komunist cekoslavak yapimi tabancalariyla ates ederlerdi. butun bunlari da turkiye'yi moskof'a baglamak icin yaparlardi.
"google dan aratmadan kaç kişi denizlerin kalemini kıran hakimin ve o dönem parlementosun kaçıncı parlemento olduğunu bilebilir, 1,3,5,10,50...? kaç kişi, demek ki denizler bir devrim yapmışlar" diye cevap verilesi önermedir.
tarihi kazananlar yazar lafından yola çıkarak deniz hakkında sunu söyleyebilirim. eğer deniz mücadelesini kazansaydı şimdi kahramandı. oligarşi kazandı halk düşmanı oldu, kötü çocuk pis kaka tukaka oldu,
deniz gezmişin devrim yapatığını sanılması ile devrim yapmak için ön şart olan devrimci olunması arasındaki farkı göremeyen bünyelerde, deniz gezmiş ismi duyulunca tüyleri diken diken eden, kafalarda oluşan durum.
Meramımı anlatmak için bu bünyelere en güzel deniz gezmiş şiiri olan can babanın aşağıdaki şiirini, yanar dönerli tabakta kendilerine yan masadan sunarım.
"en uzun kosuysa elbet
turkiye'de de devrim
o, onun en guzel yuz metresini kostu
en sekmez luverin namlusundan firlayarak ...
en hizlisiydi hepimizin,
en once gogusledi ipi...
aciyorsam sana anam avradim olsun
ama ask olsun sana cocuk, ask olsun"
deniz gezmiş rahat bir yaşamı, güzel bir üniversiteyi, karı kızı bırakıp ülkesinin bağımsızlığı için mücadele ediyor ve oligarşi onun bedenini yok ediyorken, rahat rahat hayat sürdürüp, klavye başından deniz gezmiş'e laf atabilmenin rahatlığı ile saçmalamış yazar başlığıdır. ayrıca deniz gezmiş devrim yapmış gibi bir söylem yoktur ortada. kendi götünüzden uydurup, kendiniz inanıyorsunuz. deniz gezmiş devrim için tam bağımsızlık için mücadele etmiştir. o yüzden saçmalıyorken az çok tarih bilgin olsun.
cumhuriyet tarihinin en fırtınalı zamanlarında çıkıp da "eşitlik" ve "insanlık" diyebilmiş, inançları için "ölmüş" bir kişiyi anlayan insan davranışıdır genelde..
sanırım klavye başında oturup da dövülen, sövülen, karalanan, en sonunda da boynuna yağlı urgan geçirilen birini anlamak o kadar kolay olmasa gerek.
--spoiler--
-yakalandın mı sonunda
+sen bir kulsun ve kul kalacaksın!
-!'^+!!%+ eee şey. nereye gidiyordun sen böyle
+devrime
-(haritada sivas'ı göstererek) buradan mı gidiliyor devrime
+senin aklın ermez böyle şeylere
--spoiler--
birazcık tarih bilen birisi zaten deniz gezmiş'in devrimini tamamlasaydı idam edilmeyeceğini bilir. adam zaten devrimini tamamlayamadığı için, tamamlamasından korkulduğu için idam edildi.
bu adam idam edildiği zaman türkiye'nin bağımsızlığı tehlikede idi. şimdi ise yok denecek kadar az.
bilmem anlatabildim mi...
ne yapmış öyle mi? doğru hiçbirşey yapmadı, yaptırılmadı.
en büyük korkuları da buydu zaten. tıpkı şu an hala ölüsünden korktukları gibi.
deniz de niceleri gibi devrim hamalıydı..kimse Deniz'in devrim yaptığını iddaa etmiyor..Sadece o mücadele içerisinde liderlik vasıflarıyla ve cesaretiyle biraz daha ön plandaydı..Ve ölüme yürürken bile halkların kardeşliğinden emperyalizmin kahrolmasından dem
vurarak türkiye devrim tarihinde saygın bir noktaya geldi..