dernekle hiç alakası olmayan ve oradakilerle tek ortak vasfı müslüman olmak bir kişi olarka karşı çıktığımız bu paraların nerelerde kullanıldığı falan değil. isterlerse o parlarla purolarını yaksınlar isterlerse kıçlarını silsinler umrumda olmaz. ama bu para müslümanlığı kullanılarak toplandıysa orda dur derim ve bunu demek benim grevim, demezsem insanlığımdan ve müslümanlığım dan tereddüt duymam gerek.
bu anlayışı zaten iki kere yaptınız daha önce (bkz: kombassan) (bkz: yimpaş) ve hala aynı kafayla size ne diyorsunuz. yani biz işimizi yapıyoruz yolunacak kaz çok ve ben bunu yaparken sana ne oluyor para vermedin ki demek de yüzsüzlükten başka birşey değildir.
azıcık müslümansa eğer bu işte parmağı olanlar evet bunu yaptık, şeytana uyduk derler. ama onlarda o vicdan ne gezer.
artık alakam yok ama bir dönem yardımcı olduğum dernek var iylik ve köprü sanırım sadece onlar için kullanılabilir. iyilik nasıl yapılıyormuş ve nasıl yapılmalıymış öğrenmek siteyenler için:
(bkz: zeytindalı derneği)
bu dava ülkemizdeki adeletsizliğin, bütün ülkenin çivisinin çıkmışlığının; yasama, yargı ve yürütmenin içine düşmüş olduğu batağın suratımıza çarpmasıdır. ülkedeki bütün yöneticilerin ve yargının tasfiyesinin gerekliliğini göstermektedir.
çünkü; bu ülkede yolsuzluk davaları minimum 5 sene sürmektedir ve asıl suçlular asla ceza görmemektedir. ceza görenler politik kimliği olmayan küçük balıklardır ( muhasebeci, kurye...vb.). almanya tarihinin en büyük yolsuzluğu 40 milyon euroluk bu küçük davadır ve bir senede alman yargısı tarafından defteri dürülmüşütür. türkiyede ekmek çalmanın cezası 5 sene, baklava çalmanın cezası 10 sene nitelikli hırsızlığın cezası 1 senedir. çalma ekonomisi ile ilerleme gösteren sistemimizde geçtiğimiz 10 senede yalnızca hortumcular 50 milyar dolar çalmış ve kimse ceza almamıştır. beyaz enerji davası nasıl sonuçlandı bilmiyoruz, mavi akın davası ne oldu bilmiyoruz.............
o kadar çok nitelikli hırsızlık davası var ki hangisinin ne ile ilgili olduğunu, kimlerin ne çaldığını karıştırdık.
bu ülkede başbakan olan adamın oğlunun gemisi var ve kimse nasıl aldın demiyor! soru gelince de minare hırsızları için yasalardaki kılıflar kocaman gemiyi gözden kaçırıyor.
bu ülkenin ekonomi bakanı naylon faturanın mucidi olarak biliniyor. nasıl oluyorda hakkında böyle bir suçlama bulunan birinin ekonomi bakanı olmasına göz yumuyoruz aklım almıyor!
dedemin "keçi sikildiği deliğe kaçar" sözü yalnızca biz türkler için geçerli galiba. alman keçileri cinsel istismardan hoşlanmıyor. mezhepleri bizim ki kadar geniş değil demek ki. bir de almanlara gavur, ahlaksız derler. acaba almanyada ekmek çalan (bir ekmeğe muhtaç olan) bir allahın kulu var mıdır?
bizim dini bütün halkımız, üstün türk ve ulvi müslüman toplumumuz (biz, hepimiz), allah allah nidaları ile ritim tutan hırsızlar tarafından düdüklenmekten büyük bir keyif alıyor. ancak almanya hükümeti bu rezil ilişkinin kendi ülke sınırları içinde olmasına izin vermedi. bu durumdan büyük bir üzüntü duyuyoruz(mehmet ali şahin). neyse ki türkiye'de keriz fenerleri ışık saçmaya devam edecek. allahımıza şükürler olsun almanlar bizi, ülkemizde yargılamıyorlar. yoksa ne olurdu! başbakanından tutunda vergi memuruna kadar her kesi bir senede deliğe tıkarlardı. ne hırsız(yönetici) kalırdı ne de memur(dolandırıcı). allah korusun... allah korusun!!!!
alman polisinin topladığı her türlü delil ve mehmet ali şahin'in "bir türk vatandaşının tutuklanmasına insan üzülmez mi üzüldüm tabii" sözleri ile deniz feneri derneği'nin akp ile olan ilişkisi aşikar olduğu halde hala geçen gece kanal 7 de yayımlanan programda bunları inkar etmeleri ve yardım toplamaya devam edecekleri sinyallerini vermeleri bu ülkenin artık çivisinin çıktığının kanıtıdır.
bu derneğin üst düzey yöneticiliğini yapmış bir ismin, suçu sabitleşmişken, belgelenmişken bile hala üst düzey kamu görevine (rtük başkanlığı) devam etmesi de akp zihniyeti hakkında bizlere ayna tutmaktadır.
yanlız bu tutulan ayna birtakım çevrelerin gözünü alıyor olsa gerek, onlar hala gerçekleri görmemekte ısrarcılar.
atatürk yaşasaydı buna müsade eder miydi?
atatürk'ü bırak hz muhammed(sav) yaşasa bunlara ne derdi?
bir yanda memleketin kuvvet komutanlığını yapmış değerli paşa ölümle pençeleşirken, diğer yanda din istismarcıları hala kendilerini ap ak(!) gösterme telaşında.
yapacak işleri bitmemiş olsa gerek benim güzel türkiyem...
ben okurken çok eğlendim. eminim siz de eğleneceksiniz. hele hele alman mahkemesinin bu dava ile ilgili kararının, " kapatma davasına misilleme olarak alındığının " ileri sürüldüğü bölüm çok matrak. iktidarın borazancıbaşısı bıyıksız fehmi de ordaymış. onsuz olmazdı zaten. yardımlar devam etmeli demiş. e tabi, yardımlar kesilirse neyle finanse edecekler akp'yi.
öncelikle basit bir giriş: bir yazar bir başlığa yazı, giri, entry, entari yazarken, girerken, döşerken, dikerken; o başlığı başına takmak zorunda değildir. örneğin ''islam'' başlığına fikirlerinizi yazmak için önce kelime-i şahadet, sonra da abdest almanız gerekmez. hac'dan dönünce yazarsın denilemez. ''ateizm'' başlığına yazı yazmak için dininden dönmene de gerek yok genç.
imdi keriz fenerine gelirsek; birr kuruş, sent, kapik vermedim, vermem.. ama veren, verilen, verme olayı, derneğin çatısı, kurucusu, amblemi, logosu, e.v.'si hakkında istediğimi yazarım. bu keriz feneri davası hakkında yazmak için eski bağış makbuzu gerekmez.
zaten eleştirdiğimiz de bu ya molla fenari dangoz efendiler.
canı, ciğeri, hatta derler ya fakirin tüm serveti evladıdır diye, hah işte o gözünün elifi, kızı, kaçak, kontrolsüz kuran kursunda tonlarca betonun altında kalıp hala gıkını çıkarmayan, hatta ''kızım köpük partisinde ölmedi ya'' diyen konyalı ömer'e; berlin'in sokaklarını sabahın köründen akşama kadar süpürüp, alın terini o marifetmiş gibi sayısını söylediğiniz 4 milyon açtan birine yollayan yozgatlı süleyman'a titre de kendine gel demek herkesin boynunun borcu.
aziz nesin mi çok sever sizi(cehaletine küfrederek ama), yoksa mr. takva aykut zahid akman mı? biri ölüp toprak olacağını bile bile, inançsızlığın bayrak taşıyanı, ne cennet ister ne korkar cehennemden; kitaplarının toplamı boyundan büyüktür, varını yoğunu yetim çocuklara adar beşikten hayata kadar ama adı dinsizdir ne fayda.
diğerinin ensesini aynı safta melekleri selamlarken gördüğün için ayağından donunu alsa adı mü'mindir. sana da ne yapsa müste-haktır.
6 yıldır tek başına iktidar olup, liboşundan medyasına rüzgarı arkasına alan(2002 yılının şimdi küfredilen aydın doğan medyasına bakın), garpta washington'dan, şarkta katar'a kadar desteklenen, gak dese dünya bankası kredisi, guk dese sattığı toprağa talip yabancı sermayesinin borsasına, bütçesine, cebine aktığı ve 2000(iki bin) küsür gündür ülkenin tek hakimi olmasına rağmen 70 milyonluk ülkede 4.000.000(dört milyon) kendi marifeti olan aç insan sayısıyla utanmadan nasıl övünürsünüz? yarı aç gibi tuhaf isimlendirmelere sahip insan sayısı bunu katlar ya onları geçin bakalım şimdilik.
çinliler der ya balık tutmayı öğret, yoksa her gün balıkla yetişemezsin doyurmaya. ve en önemlisi onursuzluk, gurursuzluktur bu o yardımı alana. sen nasıl razı olursun karşındakinin ezilip büzülmesine? gizli bir zevk mi alırsın yoksa? şükretmen için illa ki senden aşağıda birilerinin bulunması mı gerekli? ya da sevap defterininin kabarması için, bonuslar için bu işi doğrudan yapman mı gerek?
bu insanların açlığından bizzat sorumlu olanlar, bir eliyle aldığını el feneri tutan diğer eliyle verip, hem oy denilen dünyalığı, hem de aklı sıra hayır duasıyla ahretliği alıyor.
itiraz bunadır. itiraz bunadır, itiraz bunadır.
ayrıca başka bir sürü sebeple eleştiren de vardır. siyasi rekabet, art niyet, acıma, kızma vs vs..
bitti mi? isterse bir kuruş olsun, sen sosyal devletsin ulan, aç bırakmayacaksın, halife ömer'in adaleti diye kafa s.ktiniz yıllarca camilerde, önümde yanımda ağladınız, devlet işinin mumu ayrı, kendi işinin mumu ayrıydı hani? mumu geçtim, daha 10-15 yıl önce maaşlı çalışan adamların 20 küsür yaşındaki tıfıl oğlu nasıl alıyor titanik jr. gemicik'i de, sen susuyorsun, kabulleniyorsun?
bunlara vazife vahiyle mi verildi? bunlara itiraz eden dine mi karşı gelmiş olur, bunlar yenilince siz de mi yenilmiş sayılırsınız? kim bunlar? sana göre kul, bana göre insanat değil mi? her allah, din, kur'an diyenin arkasından takkeyi, tesbihi kapıp ne koşarsınız? cennetin anahtarı bunlarda mı? takım tutar gibi parti tutuyorsunuz ya ondan her tür eleştiriye bakışınız cehaapee'nin komple komplosu olduğu.. derneğinize bir; derneğinizin adaşı denizin partisine iki.
değmez lan cennet için ezdiğiniz onurları. ''insanlık onuru işkenceyi yenecek'' derler ya; gülersin bıyık altından. hah işte o insanlık onuru var ya, onun a.ına koyuyor işte bu sadaka kültürü. insanlara insan gibi çalışıp o şerefsiz fener reklamdaki gibi ekmekliğin ağzı seviyesizliğine düşürmeden kendi emeğiyle kazanmasının önündeki zihni engel bu. ama sadaka verirken bir gözün o 4 milyonluk aç ordusundan senin payına düşen şanslıya bakarken, diğeri yukarıya allahına bakacak ki diyesin görevimi yaptım. sevap yazıcısı meleğin önünden geçsin o para yeter, gelsin bonuslar, vadaalar; sonra öğütülüp çorba yapılsa, eşeklere yedirilse, denize dökülse de farketmez. amaç menzile varmak değil, yolda km yapmak.
ille senin elinden veya vekilinden almalı, boynu yana devrilmeli, yeter ki onursuz olmalı aşk. kendi kazanmamalı. ama unutma, o sisteme girecek her kuruş tamamı fakirlere bile verilse bu çarpık, sonuçsuz ve onursuz döngüyü besler. gavur oğlu gavur sizin kıssaları okumadan halletmiş bu işleri. bırakın da insanlık onuru sadakayı yensin. insanların boynu 45 derece devrilmesin de dik dursunlar; kendinize yakıştırdığınız gibi.
bu ülkede verdiğim vergiyle kömür makarna dağıtacaksın, kolilerin üzerine o şabalak yüzünü basıp oy ve dua alacaksın. sonra bu yetmeyecek vergiden başka bu çakma kızılaylarla bir de vicdani cennet vergisi toplayıp komisyon cukkalayacaksın..
yek yea!
bu tiyatronun seçim öncesi perdesi.. sonraki perdeye ettiğimiz itirazın bir kısmı da, deniz fenerinde sayı saymayı bilmeyenlerin milyar eurolara çıkarıp ''s.ktiysek biz s.ktik, s.kildiysek de biz.. giren çıkan bize, size ne oluyor'' diyen dillerinizi yöneten beyninize ''akıllı ol akıllı'' demek.
''haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır'' sözünü hatırladınız mı? sizin cenahta hadis-i şerif diyorlar.
o eleştirmesini eleştirdikleriniz; şu allahsızlığıyla, dinsizliğiyle sizden müslüman ne yazık ki. utanın ve alın şu vicdan yükünü bu kafirlerin sırtından.
yazılanlardan anladığım kadarı ile bu derneğe bu başlıkta yazı yazan arkadaşlardan hiç biri en ufacık bir şekilde katkıda bulunmamış, bunu nerden anlıyorum, bahsi gecen dernege ettikleri hakaretlerden ve bu dernege para yatıran insanlara yapıştırdıkları yaftadan, ebi peki sorarım, sen şimdi neyin derdindesi?
para yatırdın da paran boka düştü desem değil, bunlara para yatıran insanlara acıdığından desem, aynı insanları inaçları yüzünden eleştiren sensin, akp ye oy verdiler diye cahil diyen sensin, insanlara iyilik yapmak için yardımda bulundular diye fetullahcı diyen sensin, nedir abi derdin? hatta kendinle çelişkiye düşüp, bu insanlara ilk önce yardım ettiler paraları boşa gitti dedin sonra bu insanlar zaten aynı görüşün insanı dedin, abi gittiyse benim param gitti, sana ne ?
toplanan 500 milyon euro nun 50 milyon euro su kayıpmış, hiç edilmiş, cebe indirilmiş, alemlerde harcanmış, senin için ne fark eder abi? 450 milyon euro ihtiyac sahiplerine alman mahkemelerininde onayıyla verilmiş mi? sen beş lira verdinde 4,5 lirası yerine ulaştı da 5 kuruşun mu derdine düştün?
anlamıyorum arkadaşım sizi, derdiniz ne? almanya da, türkiye'deki dernekten tamamen bağımsız tamamen fevri olan bir kuruluşun, ak partiyle ne alakası var, fetullah hocayla ne alakası var? ben bağışımı yapıyorum en azından bir sms atıyorum, belki benim sormaya hakkım var sana ne oluyor? kimsin sen benim avukatım rolune bürünüyorsun? ben cahil ben salak olan belli bir görüşü ve inancı olan biri değilmiyim? yani senin gözünde vatanı satan şeriatcı, atatürk düşmanı değilmiyim? peki ben bunları hepsiyim ama bu ülkedeki fakir fukara için yardımda bulunuyorum, sen aydın laik cumhuriyetci ve atatürk'cü olarak, neden sadece karşı çıkıyorsun, bir mum yaktında biz mi görmedik?
tamam insanlarımızın parası yanlış kullanılmış, hiç edilmiş, yapan hem mahkemede hem ilahi mahkemede cezalarını çekecekler, fakat, bu kadar saçma ve anlamsız baskılar sonucu türkiye de yardıma muhtac insanlara yardım eden dernekler zor durumda kalacak, artık insanların hepsi bu abartmalar yüzünden bağışlarını ya korkarak yapacaklar ya da yapmayacaklar, o zaman ne olacak peki?
sizin, herkesi dolandırıcı ve üç kağıtcı olarak lanse etmenizden dolayı, yardıma muhtac insanlar yardım alamayacaklar, bizim ülkemizde malesef yardıma muhtaç bir milyonun üzerinde aile var, yaklaşık üç milyon kişi eder, lafa geldimi borazan gibi öten çenen, icraata gelince aynı borazanlığı gösterecek mi?
haydi, ramazan mübarek gün, etrafında yardıma muhtaç biri varsa, git markete, doldur poşetleri ver sahibine, yapabilirmisin?
kendi yemediğini başkasına yedirmek, kendi giymediğini başkasına giydirmekse yardım, türk eğitim vakfına bağış yapıp o paralarla türbanlı kardeşlerimizin giremediği resepsiyonlar düzenlemekse yardım, abi ben 5 lira vereyim, sen 4,5 lirasını ihtiyac sahibine ver 5 kuruşuda senin olsun, helali hoş olsun.
dava sonuçlanmıştır, karar kesinleşmiştir. sanıklar suçlarını kabul etmişlerdir. bağış yapanlara ise milyon avroların üzerine bir bardak soğuk su içmek kalmıştır. paralar, mallar, mülkler alman kızılhaç'ına gitmiştir. çıban başının türkiye'de olduğu aşikardır. birçok kişinin yaptığı gibi hala devekuşu gibi başları kuma gömmenin faydası da yoktur. ideoloji uğruna şerefsizleri savunmak ne kadar doğrudur? artık türkiye tarafında da bir yolsuzluk olup olmadığı bu karardan sonra ciddi ciddi araştırılmalıdır. o paralar da tertemiz duygularla edilen dualar ve beklentiler vardır. üç beş şerefsizin bunu karalamasına izin vermemek gerekir.
(bkz: #3973615)
dava karara bağlanmıştır. alman hakim, davanın almanya tarihinin en büyük dolandırıcılık olayı olduğunu vurgulamıştır. peki şimdi ne olacak, sanırım hiçbir şey.
6 yıl hapis istenen mehmet gürhan a 5 yıl 10 ay ceza verildi.
3 yıl hapis istenen mehmet taşkan için ise 2 yıl 9 ay hapis kararı çıktı.
2 yıl hapis istenen firdevsi ermiş için ise 1 yıl 10 aylık hapis cezası verildi. ancak sanık 1,5 yıldır tutuklu olduğu için duruşmadan sonra salıverildi.*
sonucunun deniz feneri derneği lehine tecelli etmesini beklediğim, dilediğim davadır.
şayet dava deniz feneri aleyhine sonuçlanırsa dernek mallarına alman hükümeti adına el konacak ve mallar "kızılhaç" kurumuna verilecektir.
aslına bakarsanız herkes için hayırlı olan da budur ama insan illa ki bu tip durumlarda milliyetçi ve muhafazakar bir tutum sergiliyor.
mehmetçik vakfı, kızılay gibi kurumlar varken kendi dernek ve yardım kuruluşlarını oluşturma sevdasındakilerin kulaklarına küpe olması dileklerimle...
ergenekon'un karşı hamlesi olabilitesi yüksek dava.
Kimin kime gücü yeterse, hadi bakalım kapışın... Öküzler tepişiyor, ezilen çimenler de "aa ne güzel eziliyoruz" şeklinde sevinç gösterisinde bulunuyorlar.
geciniz efendim konu degil bunlar, chp magden bulmus magripli gibi saldırıyor, boş işler bunlar, geregini bir pislik varsa alman savcılıgı yerine getirir bizde görürüz, peki türkiye deki deniz fenerine neden aydın dogan medyası saldırıp duruyor,neden sebebi nedir, batırmak bitirmek mi?
ergenekon gelip dayandı siyasi harekete, yani chp ye. bunlar can hras salvolar gerek yok bu hareketler reklam kokan hareketler bunlar, kılıçdaroglu nun ssk da yaptıgı alevi yapılanmayı, işe almaları daha önce vakit yazmıstı, çok dötü kalkmasın valla ben gazetede okudum onları yarın alıp tekrar yayınlarlar rezil olursunuz. deniz feneri öyle 8- 10 milyon euro yenmesi ile, ki yenmiş bile olsa, bir şeycik olmaz, ben vermeye devam edecegim, dünyanın kaç ülkesine yarıdm götürüyor, endonezya yıkıldıgında tusunamide günde binlerce euro para sırf nakit dagıtıyorlardı, o bölgeyi imar ettiler binlerce ev okul hastane cami yaptılar, endonezyada pakistanda siera leone de, bilmem nerde, geciniz bunları, chp ile aydın dogan kusuyor diye illa mide bulandıracak bi hadise var denilemez, türk milleti bunların hareketlerine bakar, tersini yapar bunlar kötü diyorsa o kişi allahın sevgili kuludur, baksana chp li köpek efendimize nasıl konusuyor şerefsiz.
ilginç olan şu ki almanyadaki ayağında bir ton pislik çıkan bu kurumun türkiye ayağını sorgulamak kimsenin aklına gelmiyor... mu ? yoksa geliyor da elleri mi gitmiyor ? Ve bu adamlar kendi ağızları ile yaptıklarını itiraf ederken, olayları sadece medyadan o da üstün körü bir kaç satır okuyarak izleyen insanlar hala bu kurumu savunmaya devam ediyorlar ? Nasıl insanlar olduk ya da nasıl insanlar arasındayız bu ne vurdumduymazlık bu ne adam sendecilik? yuh demek bile az geliyor.