ergenekon, kürt açılımı, ermeni açılımı, israil'e posta koymak derken kendisinin unutturulmaya çalışıldığı bir sürü şeyden sadece biridir.
(bkz: beter ol ey halkım)
akp yi hiç sevmiyor olmama rağmen deniz feneri davası ile akpnin kasasına giren/verilen paraların akp yi neden kapatacağını sanıyorum hiç anlayamayacağım. anlamam demeyeyim de kabullenemeyeceğim. şimdi ben tutayım silah kaçakçılığı yapayım sonra o parayı götürüp x partisinin hesabına yatırayım bir şekilde hesaplarına dahil edeyim bu durumda o parti o suçu işlemiş mi olur. parayı toplayan deniz feneri ise ve bunu götürüp akp ye verdi ise diyelim ki hepsini vermiş olsun akpnin bununla belki etik olmaması dışında ne ilgisi olabilir ki. akp içinde görevli olanlar deniz feneri ile bağlantı iseler de yine bu akp ile bir bağlantı sağlamaz ki. hadi sağlasa bile bunun parti kapatmak gibi gayet anlamsız ve anti demokratik bir uygulama ile saonuçlanmasına ne gerek var. bu partiye oy veren bir sürü insan var arada sevdiklerimiz var sevmediklerimiz var. bu kadar şapşala yatmaya/yatırmaya gerek yok ki.
Eğer deniz feneri kapsamında toplanan paraların akp'nin kasasına gittiği kanıtlanırsa akp'nin kapatılmaktan bu kez kurtulamayacağı davadır. Bunu ben demiyorum, savcılar diyor.
davanın ne oldugunu bilmeyenlerce sacma sapan entrylerle doldurulmuş baslık. devasa dava, şu dava, bu dava ama ne? zaten önemli degil, konseptte kimsenin umurunda degil baslıgı tanımlayan dogru durust bir entry goremezsiniz. kac para sözkonusu desen cogu bilmez bile. inancli insanlar icin acildi ya, ne oldugu hic onemli degil? şimdiden suclu ilan etmişler bile. ne derseniz deyin hiç bir musluman bu davada biri mahkemelerde suclu bile olsa ona suclu gozuyle bakmaz. hiç o dernege para veren birinin davaya mudahil oldugunu gordunuz mu? siz gidin aydın dogana kesilen 1,2 milyar liraya getirilen 975 milyonluk indirimi inceleyin sonra gelip 8 milyon euro'nun hesabını sorun. o olay deniz fenerinde sözkonusu paranın 70 katı. yani 70 tane deniz feneri davası, biri 975 milyonumuzu cebe indirmiş digeri 8 milyon euro'yu almanya'dan gizli yollarla turkiye'ye yollamış.
belirli aralıklarla hatırlatmak için entry girdiğim davadır. hergün salyalarla oraya buraya saldıranların hiçbiri ağzını açıp da bir laf edememiştir şurada.
herkesin herşeyin binbir türlü dedikodusu, haberi yapılırken hakkında herkesin sustuğu davadır.akp'li arkadaşlara göre açık arayan doğan medyası bile unuttu.
danışıklı dövüş deyince de kızıyorlar. bu dava kimbilir nerelere uzayacak ki kimse ses çıkartmıyor.
türkiye'nin nasıl bir memleket olduğunu, nasıl siyasetçiler tarafından yönetildiğini örtaya bir kez daha koyan dava.
nasıl mı, adalet bakanının merak ettiği konu* dosyanın içeriği değil, türkiye'ye nasıl getirildiği.!
şimdiler de içeriğinden ziyade, nasıl oldu da chp nin eline geçtiği konuşulacak olan dava. önemli olan kim de olduğu değil, ne olduğu neyi içerdiği. bu anlamda adalet bakanlığı nı önce bunu deşifre etmeye çağırıyorum.
ergenekon denen saçma operasyonda 11. dalga yapılırken dalgasız geçen, açılmayan beklenen dava.
ortada almanya tarafından açıklanmış bir suç ve bunun asıl müsebbivleri türkiye'de sözü var. ama yok biz hala muhalifleri toplama kampanyasını sürdürelim.
""Milliyet gazetesi, içişleri BakanıBeşir Atalay'ın, Almanya'daki Deniz Feneri e.V. davasında adı geçen RTÜK Başkanı Zahid Akman ve Kanal 7 Televizyonu Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman'la 1998 - 1999'da ortak şirket kurduğuna ilişkin belgeye ulaştı. Dernekleri denetlemekle görevli Atalay, Deniz Feneri skandalı patlak verdiğinde hemen harekete geçmemekle suçlanmıştı.
Belgeye göre Atalay, Akman ve Karaman'la birlikte, Kanal 7'ye danışmanlık hizmeti de veren Nehir Medya Yayıncılık Filmcilik Tanıtım Sanayi ve Ticaret AŞ'nin hem kurucu ortağı hem de Yönetim Kurulu üyesi. Atalay ve arkadaşları, Yönetim Kurulu üyesi sıfatıyla 1 Aralık 1998'de istanbul Ticaret Sicili Memurluğu'na şirket tescil başvurusunda bulundu.
Halen faaliyetlerini sürdüren şirket için resmen 5 Ocak 1999'da kuruldu. istanbul Ticaret Sicili Memurluğu'na noter aracılığıyla başvuruda bulunulmuş. Merkez olarak istanbul gösterilmiş.
Aynı belgede yönetim kurulu üyeleri de sırasıyla Durmuş Korkmaz, Beşir Atalay, Fehmi Koru, Veli Korkmaz, Mehmet Kaplan, Mustafa Güleç ve Aykut Zahid Akman. Belgede, Atalay hakkında "Beşir Atalay, TC uyruklu. Bahçelievler Mah. 39. Sok. No: 7/8 Bahçelievler/Ankara" bilgileri yer alıyor. Yazılı başvuruda, şirket ortaklarının mevzuat gereği noter onaylı üçer imzası da bulunuyor.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kalıçdaroğlu, 21 Ekim'de TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde, Atalay'ın, Nehir Medya AŞ'nin ortağı olduğunu belirterek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a şu soruları yöneltmişti: "-Bu şahıslarla ilgili olarak Emniyet Genel Müdürlüğü'nün yürüteceği soruşturmalarda gerekli objektifliği gösterebileceğine inanıyor musunuz? Bu gelişme, Atalay'ın Akman ve Karaman'la geçmişteki ortaklığı nedeniyle tarafsızlığını artık koruyamayacağını göstermez mi? Dernekleri denetleyen içişleri Bakanlığı Deniz Feneri karşısında tarafsızlığını koruyabilir mi? Bakan Atalay, Zekeriya Karaman'ın Başkanı olduğu Kanal 7'ye herhangi bir danışmanlık hizmeti vermiş midir?""
An itibariyle, Adalet Bakanı'Nın star ana haber'de
konuyla ilgili açıklamalar yaptığı davadır.
Çok da rahatladığımız açıklamadır, tam düşündüğümüz gibidir...
Zira, insanların konuyu unutması için elinden geleni yapan kurum ve onun başındakiler,
hala topu taca atmaya devam etmekte, ve pişkince cevaplar vermektedir.
o çok unuttukları "yargı süreci bitmeden kimse suçlu değildir" zırhı sadece kendileri
için geçerlidir. Halen devam eden ergenekon davası ile ilgili kesin ve kati suçlamalar
yapan devletin adalet bakanı, evimizin salonundan daha küçük bir mekanda, koca ergenekon
davasını gürültüye getirmeye çalışırken, iddanameyi hazırlayan savcıları
yere-göğe sığdıramazken, aynı özveriyi deniz feneri davasında göstermemektedir.
haber muhabiri'nin bakan bey'e, "sizin ve sayın başbakan'ın bu davayı sahiplendiği, kolladığı yönünde
açıklamaları ve tutumu olduğu söyleniyor, ne diyeceksiniz?" sorusuna;
"siz kaçın beni tanıdılar" edasıyla, 2 dakika boyunca eehe...eeee...
şimmdd...höööö..huuu şeklinde efektler çıkarıp, bir türlü cümle kuramamıştır.
"ayar" olarak tarihe geçecek bu davranıştan ötürü, star muhabirini kutlar,
sağlıklı, mutlu, güzel yıllar dileriz.
chp grup başkanvekili kemal kılıçdaroğlu dünkü basın toplantısında almanya daki davada tutuklanan deniz feneri derneğinin başkanı mehmet gürhan ın kanal 7 nin sahibi zekeriya karaman geçen yıl verdiğigenel vekaletname”yi basına dağıttı.
böylece daha önceden aramızda ilişki yok açıklanması yalanlanmış oldu.
bu arada vekaletnamenin verildiği tarihte mehmet gürhan almanyada ve hapiste. yani başka birini mehmet gürhan gibi gösterip alelacele bir vekaletname çıkarmışlar.
Üzerlerine alınmamaları için derilerinin ileri derecede kalın olduğunu düşündüğüm bir güruh tarafından sessizce ve fütursuzca görmezden gelinen karara çıkmış davadır. gerçi bu ülke açık kalan mikrafonlardan dökülen en basit kelimelerin dahi anlamını kavrayamayacak bir dönemden geçiyor şaşmamak gerek. Deniz feneri Uğur Arslan tarafından kurulmuş bir dernek, bir dönem genç kızların sevgilisi bile olmuştu Uğur Arslan. Davaya gelince, Almayada toplanan yardımların Türkiyeye ulaştırıldığının üzerine basılıyor ve burdaki dernek " bizim ilgimiz yok" diyerek tüm kapıları çarpıyor soranların suratına. Daha önce programın yönetmenliğini yapan birisi bir iddiada bulunuyor diyor ki " ambulansta tedavi edilen hastaların başında sadece bir pratisyen hekim olurdu, geri kalan sokaktan toplanan vatandaşlardı, hastalar hastaneye götürülüyormuş gibi yapılır, hastanede tedavisi yapılmış gibi fatura kesilirdi " çarpıcı bir iddia sonuç olarak toplanan para aklanırdı diye devam etmesi gereken bir iddia. peki Uğur Arslanın yanıtı ne " benim bir bilgim yok " Sorumlular bilgimiz yok dedikçe merak kalkanı kalınlaşıyor, yüzyılın yardım hareketi adı altında toplanan bağışların doğru yerlere iletilip iletilmediği meçhul, iz sınırda kayboluyor, alman yargısı açıkça mesaj veriyor " gerçek sorumlular türkiyede" neredeler peki? alacaklılarına kapısı duvar olan yimpaş mı? gittikçe pazar payı artan yeşil sermaye mi? yanıtları çok basit soruların dahi sorulmadığı tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkem.