deniz baykal'ın yapabileceği ama rte'nin yapamayacağı bir iştir; çünkü kendisini her ne kadar eleştirsem de bilirim ki bu kişinin hakkında en ufak bir yolsuzluk dosyası yoktur, yani dokunulmazlığının kalkması ona koymaz.
insanın; parti başkanı ve muhalefet lideri olması, o'nun halkın arasına karışmasına engel midir? diyesinin geldiği hede...
üstelik, dokunulmazlıkların kaldırılması ve parlementerlerin kendilerini halktan üstün görmemeleri gerektiğini söyleyen bir lider neden, bir taksi durağında taksicilerle sohbet etmez? neden, pazara gidip pazarcı esnafı'nın dertlerini dinlemez? neden, partisinin gençlik ve kadın kollarındaki pırıl-pırıl insanları, çoğu önder sav'ın tornasından çıkmış ve onun gibi dinazorlardan oluşan ilçe başkanlarının insafına terk eder? neden, neden, neden?
gelelim dürüstlük mevzusuna; evet! annem de dürüst bir kadındır fakat onu bir partinin başkanı olarak hiç düşünmem.
atv' nin çalık grubuna satılmasındaki hortumculuk, sağlık bakanlığının üniversite hastanelerine yaptığı çifte standart, osman paksüt' ün dinlenmesi olayındaki kişi özgürlüğü savunmaları, kraliçe elizabeth' in eski bir sömürge makamını hatırlatırcasına türkiye' ye gelişi üzerine yerinden kımıldamamak, çankaya konusundaki tutarlı tavırları, rte' nin kendisiyle uğraşmaktan başka hiçbir şey yapamamasını sağlarken, anlaşılan yandaşlarının da hobarey hobarey neresinden saldırsak? pozisyonlarında, demode ataklar yapmasına sebebiyet vermiş deniz baykal...
kendisinin sosyal demokrasi' yi dezenformasyona uğrattığını düşünsemde, izdivacını akp kapandıktan sonra ara hükümet döneminin başı olarak göreceğimizi hatırlatmak isterim.