genelde esmerdir, orta boylu, balık etli, zengin koca meraklısıdır.
dengesiz tavırları da, hayatı futbol, iş, cinsellik ve yemekten ibaret sanan erkekleri sersemletmeye yönelik planlı bir hareketin parçasıdır.
bir öyle bir böyle yaparak karşısındaki adamın feleğini şaşırtır ve sonra ne istiyorsa yaptırır.
etrafta o kadar çok anlayışlı ve halden anlayan erkek var ki, bu kızlar da hangisi hangisi diye dengesizleşiyor iyice işte. fransız kızları niye dengeli mesela? çünkü düşünecek bir şey yok. erkekleri beş para etmez, öğrenmişler hayatta yalnız olmayı.
bir günü diğerini tutmayan doğa olaylarının bile, gıptayla önce ondan feyz alıp daha sonra devrelenin aşırı yüklenmesiyle pes ederek, toplu halde istifalarını cenab-ı allahtan niyaz edecekleri gün gibi aşikar.
ya da; rüzgara karşı çişini yüksek bir uçurumun kenarından savurtturan donkişot ustamızın da bu işe anlam veremediği, türk kızı'nın an be an bu değişken tavırlarından dolayı, kahırdan, uşağı sanço panço'suna geceleyin sarılıp uyuyarak, gamını kederini bir nebze olsun şafağa terketmesi bir nevi zorunluluk gibi bi' şey.
herşeye rağmen türk kızını severim. nedeni çok basit. çünkü türkiyede yaşıyorum. zorunluluk yani sizin anlayacağınız... bir gün senin kulağına güzel şeyler söylerken diğer gün kendini soteye çekip bunalım takılmasını ve sizden uzak bir görüntü çiziktirmesini! kendi dehlizlerinde kaybolmasına alışın artık sayın ergen demokratlar... böyle anlarda da inine sakın girmeyi denemeyin. deli misin sen ya! akrebin zehrini, "nasıl olsa bana bişey olmaz, bismillah" cehalet tavrınla labirentinin ilk köşesinde tadıp, büzüşecek misin?
haa bana gelince, türk kızlarındaki değişkenlik tavrı aşımı, daha ben anaokuluna gitmeden vurundum. sokakta benimle doktorculuk oynama isteğiyle yanıp tutuşan ama sonra kalçalarından cimcikleyince küçük bi' tokatı benden esirgemeyen bu müstesna olaydan hemen sonraydı bu olay... bu tavırlara tokatla karşılık vermem bu yüzden sıradan. ayrıca da her yol bana mübah. eğer karşı gelirse de yapacak bi' şey yok. kafa şişiren bu vakalarda ve tahammül edilemez değişkenliklerde ise yüzüğümde taşıdığım gazoz ilacımı hemencecik devreye sokar, gün aşırı da tazelerim ben... ne kızıyon, uyuyan pamuk prensesi seviyodun ama! ? küçükken nuri alçoya hastaydım da, idolümdür. neyse... ayrıca, ampirik düşüncelerime göre, bu türk kızındaki değişkenlik silsilesi sanki şuna benziyor.
kışın, buz gibi havada sıcak suyla banyo yapıp gevşerken aniden bu kızceğizin anlaşılmaz tavrıyla gelen bir sopsuğuk suyla kafanızdan bi tas suyu esirgememesi gibi bi! şey.
- "allah razı olsun. tuttuğun altın olsun" deyip geçeceksin. inşallah o anda zikinizi tutmuyordur...
o yüzden, her şeye rağmen bal dudaklı, ince belli;
türk kızları gelsin hindu kızlar gitsin!