deneme

entry66 galeri2 ses3
    50.
  1. mikrofon ve ses ayarlama sırasında kullanılan söz.

    (bkz: deneme bir iki deneme bir iki.)
    0 ...
  2. 51.
  3. Kontrol amacıyla yapılan eylemdir.
    Ayrıca hikaye türüdür.
    1 ...
  4. 51.
  5. 53.
  6. 54.
  7. deneme, yazarın görüşlerini, kanıtlamaya kalkmadan, okuru inanmaya zorlamadan anlattığı yazı türüdür.
    0 ...
  8. 55.
  9. türkçedeki ilk ve en güzel örnekleri nurullah ataç tarafından yazılmıştır.
    0 ...
  10. 57.
  11. 58.
  12. Ankara’da eski kaliteli çizgisini mumla aratan köklü bir lise.
    2 ...
  13. 59.
  14. yaşamanın yada yaşamayı denemenin bir çok yolu vardır. ben size üç türe indirgeyerek anlatacağım. bir nevi genelleyeceğim durumu. kimi insan kendi için yaşar. kendinden emindir, her durumda kendi çıkarına ve amacına ulaşmayı hedefler. bazıları ise dengeyi kurabilmiş olanlardır. kendi hedefleri ne giderken başkalarını da düşünebilen hassasiyeti iyi kuran sosyal zekası yüksek, duyarlı insanlardır. dengeyi iyi kurarlar, böylelikle kendilerine zarar vermedikleri gibi başkalarına da zarar vermezler. kimisi ise kendini sevemeyen yaşamak için kendinden başka her yerde bir neden araç arayan, sevdiği insanlar için her türlü tehlikeyi göze alacak insanlardır. bu insanlar kendilerine bir değer veremedikleri için değer verdikleri diğer kişilere yönelirler. kısacası kendini hep ateşe atar bu tip insanlar. değerli gördükleri insanlar için.

    3. yolu seçen bu insanlar aralarında en mutsuz olan insanlardır. çünkü başkasında aradığı mutluluk ve kendine veremediği o değeri o kişiye yansıtma durumu çoğunlukla geri teper. bir insan ilk iki durumda yola kendini bir şekilde tanıyarak devam eder. ne olduğundan az, çok haberdardır. 3 durum ise çok farklı tanımadığın bir insanı tanıdığını var sayarak adım atmak. nasıl da büyük bir kumar öyle değil mi? ama tabi bunu yaşarken tam olarak böyle olmuyor. bir kere inandığın zaman her şey çok farklılaşıyor. değersizlik, kendine veremediğin o değer bir kere ona geçti mi öyle bir yüceliyor ki karşındaki insan.. kendine değer veremeyip de yapamadığın ne kadar şey varsa ( ve de fazlası) yapabilir hale gelmek. bu bile insanı bağlamaya itiyor bu durumda. acıklı bir saplantıdan ibaret tabi bu durum. karşı tarafa verdiğin bu değer, karşı tarafa kendi isteğin ile taktığın bir maskeyi de beraberinde getiriyor çünkü.

    yüceltmek! onda olmayan özellikleri bir bir ona eklemek. hayır aslında bu tip insanlar varacağımı sandığınızın aksine başkaları tarafından kandırılmıyor. bir zati kendileri tarafından kandırılıyorlar. kendilerini kandırıyorlar bile isteye. sonra da yanılmışı oynuyorlar. defalarca. nereden mi biliyorum? çünkü defalarca oynadım. her oynayışımda daha da inandırdım kendimi kurban olduğuma. doğru kurbanım, çok doğru. fakat bir o kadar da eksik. kurban olduğum kadar da suçluyum. kendimi kurban etmekle suçlu. zararı en azından kendime veriyorum düşüncesi de bir o kadar rahatlatıcı oluyor bu arada. kendine değer vermeyen bir insan, kendine zarar vermekten ne kadar çekinebilir ki?

    o yüzden bilmiyorum kaç kere oynadım bu oyunu kendime. bilemem daha da ne kadar oynayacağımı. fakat şunu da anladım bu oyunu ne kadar oynarsam oynayayım sonunda mutlu olmayacağım. anlık geçici bir umut, biraz sahte sevinç ve hayat enerjisi. devamı bir türlü gelmeyen o sahte mutluluklar. bu kısır döngüden bir gün çıkmanın yolunu bulacağım. yani en azından inancım o yönde. o zamana kadar kendimi daha da bilinçli bir şekilde kandırmaya devam!

    http://sepyadergi.com/ahmak-islatan/
    1 ...
  15. 60.
  16. bir deneme denemesi yapmadan önce sık sorulan bir soruya yanıt vermeliyim.
    bana milyonlarca insan (tamam abarttım.) neden bu kadar az yazıyorsun diye soruyor. şu yanıtım yeterli olur umarım:

    ben marangoz çırağıyım. ağaç ürünlerini işleyip masa, sandalye ya da yatak (çift kişilik yatak yaparken bir hüzün kaplar içimi.) gibi eşyalara dönüştürdükten sonra elimde kalan küçük parçalarla sevimli şeyler yapmaya çalışırım. bunları da çocuklara dağıtırım. bu bana inanılmaz keyif yaşatır. fakat biliyorsunuz ki dolar yükseldi ve bizim işler yavaşladı. bu yüzden çocuklara eskisi kadar fazla oyuncak yapamıyorum.

    benim yazım sürecim de böyle. hikayeleri oluşturduktan sonra kalan parçalarla sizler için sevimli şeyler yazmaya çalışıyorum ve bunları sözlükte paylaşıyorum. yani bütünü değil, parçaları sunuyorum sizlere. bu durumda sizler, oyuncak dağıttığım o minicik çocuklar oluyorsunuz. sanırım doların yükselmesi yazılarımı da olumsuz etkilemiş ki sizlere bolca oyuncak veremiyorum.

    biliyorum, içinizden "bu kılıksız herif yine saçmalıyor." diyorsunuz ama yapabileceğim bir şey yok.

    şimdi sizlere bir parça daha hediye etmek istiyorum. hazırım, başlıyorum:

    -içsel yolculuk-

    kendimi tanımayı, incelemeyi, kendi içimde derinleşmeyi her zaman sevmişimdir. ruhumu kazıdıkça içimde hali hazırda bulunan ben'lerin yüzeye çıktığını görmek heyecan veriyor bana. bu heyecanı sık sık yaşayayım diye dünya işlerini her fırsatta toplayıp gözlerimden uzak bir köşeye istifler, içimde uzun yolculuklara çıkarım. yolculuk sırasında birçok duyguyu aynı anda yaşadığımı görebiliyorum: dünyanın bütün çingene'leriyle şarap eşliğinde dans edip eğlenirken yine onlarla birlikte sebebini bilmediğim bir hüznün gövdesine doğru ilerliyorum. bazen de dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan herhangi bir bireyin yerine geçtiğimi hissediyorum: wall street'te takım elbiseli bir ceo, burkina faso'nun kırık dökük sokaklarında akordeon çalan bir çocuk, kolombiya'da uyuşturucu ticaretine dahil edilen hamile bir kuryenin midesindeki kokain poşetinin patlaması sonucu doğmadan uçuşa geçme keyfini yaşayarak kafası bir dünya olan ve dünyaya gelmeden dünyayı siktir etme onuruna erişebilen esmer bir bebek...

    bir dakika, çişim geldi.
    .
    ..
    ...
    ..
    .

    geldim.

    işte, ruhum bu şekilde farklı tatlar sunuyor bana. gün içinde bile bu derece değişken olan ruhum, yıllar sonra nasıl bir yapıya bürünecek? bana öyle geliyor ki içimdeki ben'ler fazlalaştıkça bütün parçalarımdan bir bir ayrılıp sürekli kendimden uzaklaşacağım.

    pek iyi olmadı bu deneme en iyisi gelin ortaçgil dinleyelim.

    https://youtu.be/6lO7wSZ_WL4
    11 ...
  17. 61.
  18. Edebi saçmalıklar dizisi. Saçmalamanın güzel olduğu bir alan.
    0 ...
  19. 62.
  20. 63.
  21. tweet mi ? çıldırmış olmalısın.
    1 ...
  22. 64.
  23. (bkz: Taslak), henüz tamamlanmamış anlamı da varmış.
    1 ...
  24. 65.
  25. bkz'in yanındaki tuşlar ne işe yarıyormuş öğrenmek için girdiğim entry.
    bu var * (#)budagüzelmiş
    spoileri biliyorum zaten.
    1 ...
  26. 66.
© 2025 uludağ sözlük