bir yazarın belli bir konuya ilişkin kişisel duygu ve düşüncelerini anlattığı metinlere denir. Bu tür ilk yazıları 16. yüzyılda Fransız yazar Michel de Montaigne yazdı ve Essais (Denemeler) adıyla yayımladı. Bugün birçok ülkede ilgiyle okunan edebiyat türünün de adını koymuş oldu.
Deneme, yazarın belli bir konuda görüşlerini kısa biçimde anlattığı edebiyat türüdür. Denemelerde, edebiyat, sanat, insanlar, gelenekler, hatta gülünç olaylar gibi değişik konular ele alınabilir. Örneğin, ingiliz yazar Charles Lamb 19. yüzyılın başlarında, "Domuz Rostosu Üzerine" adlı bir deneme yazmıştı. Bu denemede ateşle oynamayı seven bir Çinli çocuğun rastlantı sonucu kızarmış domuz etini tadan ilk insan olduğu mizah yollu anlatılıyordu.
1-)denemek fiilinin emir kipi almış haldeki olumsuzu.*
Örn: bir daha bunu sakın deneme
2-) ankaranın *kızlarıyla ünlü lisesi.
3-) makale gibi olan, fakat kanıt gerektirmeyen, yazarın görüşlerini kattığı, okuyucuyla sohbet eder tarzda yazdıgı edebi eser.
yazma teknikleri içerisinde yazarı en özgür bırakan edebi tür. yazar, bilimsel bir zorlama gitmeden herhangi bir fikir hakkında dilediğini yazmakta serbesttir. şakacı, eğlenceli, hoş üslup ile rahat ve süsten uzak bir dil kullanılarak yazılır. Olaylar değil olgulara yer verilir. Bu olgu da zaman ve mekana göre sınırlı olmayıp evrensel nitelikler taşır. Bu türünen önemli temsilcisi dünyada Montaigne olmakla beraber; bizde de Nurullah atça, Sabahattin Eyüboğlu, Behice Boran, Aziz Nesin gibi isimlerdir.
olmadı bir daha işidir. sabır işidir. zor olunca kırılan kişinin ya kalbi ya dişidir.*
öznesi denektir.
benden istenendir.
hergün absürt, abesle iştigal bir dünya olay yaşayınca, bunlar seriye bağlayınca, cinnet müsteali olunca, dilimin kemiği olmayınca, insanların kulakları hep açık olunca... anlatıyorum da anlatıyorum...
inanamıyor kimisi... kimisi alışıyor, ertesi gün yine bekliyor başka bir hikaye... kimisi de ısrarla bunları not al, kitap yap, sitcom yap diyor.
ama hem my earl, ya da how i met your mothertadında şeyler bekliyorlar ya da gülse birsel ağzıyla çok ciddiyim, hala ciddiyim, yolculuk nereye hemşerim gibi birşeyler bekliyorlar. en azından deneme olarak yaz diyorlar. bunlar olmasa da... gerçek kesit, sır dünyası traji komik ibretlik hikayeler çıkarabilirim aslında.
evet olabilir aslında. kaf dağında beyaz atlı prensi bekleyen peri kızını oynayacak değilim ya.
evet evet olabilir aslında. denemelerimi daha steril bir ortama taşıyabilirsem mesela, labirente koyduğum peynir küflü olmasa mesela, deneğimin bozuk gözlerine bir gözlük alsam önünü görebilse veya...
labirent gerçekten labirent olsa mesela... labirent süsü verilmiş çıkmaz sokak olmasa mesela.
işte benim hayatım derken korkmasam mesela... kendimi bahtsız bedeviden çok bedeviye tamah etmek zorunda kalan kutup ayısı gibi hissetmesem mesela...
ben ben olabilsem mesela... bedevi miyim, kutup ayısı mıyım ben diye kendimi ararken yeni bir çölde yeni bir bedevi-kutup ayısı yasak aşkında kaybolmasam mesela...
bir gün yazacağım herşeyi... ama herşeyi...
şuan deniyorum herşeyi... ama herşeyi...
fakat... ne yazık ki... deneylerimin yorgun deneği benim... tüm hikayelerimdeki mal benim...
* konu sınırlamsı olmadan , yazarın kendi düşüncelerini , duygularını karşındakiyle konuşuyormuş gibi ispatlama kaygısı taşımadan anlatmasıdır . özneldüşüncelere yer verilir .
hayatta unutulamayacak anlar vardır ya, aklına mıh gibi kazınır; istesen de unutamazsın..
başını vursan da duvarlara, taşlara; unutulmaz işte.. her sabah baş ucunda durur hayali, bazen gece eşlik eder o anın yansıması..
hayatını kökünden değiştirir ya bazı şeyler, bazı kişiler..
o da öyle bir anmış, ben bilememişim..
zaten bir şeyi de yaşanırken anlayalım! kışın kıymetini yazın biliriz, yazı bir tek kışın özleriz.. yok, azizim, biz insan oğlu adam olmayız!
nankörüz bir kere, eline bir şey geçti mi; illa ki har vurup harman savuracak.. hayatı harcayacak ve de ıskalayacak..
yaşadığımız anı bilmiyoruz; bil - mi - yo - ruz!
el alem bile "anı yaşa" diye felsefe yaparken biz haaaala "kervan yolda düzülür" diyoruz.. biz türküz ya! eller giderken ay'a biz illa yaya gideceğiz ya!
(...)
neyse, konuyu dağıttık..
"o" andı işte, gelcem demiştim; üstüne basa basa.. bekle dedim, etme eyleme..
yok!
inanmamış bana..
döndüğümde yüzüme şaşkın gözlerle baktı..
"geldin?" dedi, cevabını bildiğin şeyi sorma lan diyecektim; tuttum kendimi..