dendendenyus şiirleri

entry67 galeri0
    26.
  1. bir kadın'a

    bir kadın gelir geceden
    ayakları çıplak bembeyaz
    gezinir bende elleri
    kirli yatağım
    olur ak pak
    saçları,
    süpürür tozumu.

    bir kadın gelir geceden.
    pardüsüsü sade
    gömleği beyaz.
    2 ...
  2. 27.
  3. bir şehir var orada
    kalmış sık ormanların arasında
    hani kuş uçmaz kervan geçmez
    ıssızlığın tam ortasında.

    bir şehir var biliyorum
    gecelerde
    ışıkları tepeleri süsleyen
    akşamlarda
    hanımeli kokulu
    sabahlarda
    taze çimen yeşili

    bir şehir var
    kuşatılmış aşklarla çevrili
    bir şehir
    biliyorum
    var.
    3 ...
  4. 28.
  5. hayyam'a

    o;
    eski bir kitap kokusu
    bin yıllık serseri dost
    kulpu kırık testi
    ve içinde yıllanmış güzel şarap.

    bir sevgilisi var
    ama açsan içini
    kırmızı bin taneli nar

    ne güzel söyler yobaza
    anladığı dilden tersten
    hokkayı da yutturur.

    bir abi bir veli bir sevgili
    şarabın içinden çıkmış
    sarhoş akıllı bir deli.

    aklı sihirle buluşur.
    yobazın etekleri
    hemen de nasıl tutuşur?

    o girdiğinde
    dost meclislerinin
    büyür kocaman kubbeleri.

    bin yıllık dostum
    unutma sakın
    arada yokla beni.
    6 ...
  6. 29.
  7. tırtıl'a

    küçücük gözlerinle
    kocaman bakarsın gökyüzüne.
    sendeki bu
    hep tırmanma telaşı.
    sorsan sana;
    yerçekimi hep tersine.

    düşme tırtıl düşme.
    ama düşersen
    yine,
    dene!

    ağaçsam
    karşı gelirim güneşe.
    mevsimim kabuk bağlar
    tutunursun.
    ağaç heybetimi
    unuturum.
    5 ...
  8. 30.
  9. tırtıl'ın cevabı

    sen;
    heybetli bir ağaçsın
    üstelik çatlakların da var
    bazen korkarım ben
    oralarda kaybolmaktan.
    5 ...
  10. 31.
  11. tırtıl'a cevap

    güneşe karşı gelmek
    kabuk değiştirmek
    çatlak mı bırakır gövdede?

    hem, ben sen olmuşken
    bende kaybolsan
    daha ne?

    iki kere iki
    kendinsin.
    3 ...
  12. 32.
  13. ağacın hesabı;

    tırmanırken o
    gözlerinde maviyi seyrederek,
    tırtılın her geçişinde
    biraz gıdıklanarak
    biraz ürpererek
    biraz da korunarak
    dikey yan yana
    kendi özüyle
    tören çoşkusuyla
    o'na pür neşe
    katılmaktır.
    3 ...
  14. 33.
  15. ket vurdum sana ket ket
    unuttum artık adını
    sen önce beni bi haket
    tutamıyorum ya zamanı.
    3 ...
  16. 34.
  17. ağacın son sözü müthiş bir alıntı... *
    --spoiler--
    yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine. *
    --spoiler--

    ve her zaman yaşanır hayat
    ağaç gibi tek ve hür.
    bazen bir tırtıl gelir
    bazen ise güzel bir kuş gelir
    öter durmadan.
    3 ...
  18. 35.
  19. beşiktaş üsküdar vapuru 1

    telaşlı martılar
    hep mi
    aceleci
    gözler arar
    o zindan
    gözleri...
    zamanla yarıştır
    zincirlere karşı,
    cesaretle atlayan
    o uzun
    tek adımdır.
    bir ayağın kara
    bir ayağın mavi...
    bu adımdır işte
    kavuşturan
    o çift gözleri.
    4 ...
  20. 36.
  21. beşiktaş üsküdar vapuru 2

    zindan gözler
    aralanır
    bir martı güverteden
    işte o an
    havalanır.
    jelatin bir kanat sesi duyulur
    incecik
    ve şehir iki yana
    mavi kızıl
    yarılır.
    boğaz ve güneş
    selama durur
    pırıltılı o çift gözlere.
    4 ...
  22. 37.
  23. şiir formatının değişip değişmeyeceği merak edilen denden * kişisinin beklenen şiirleri. bir an önce aramıza dön denden. (#7667267)
    2 ...
  24. 38.
  25. ve denden * döndü. başına çanak düştü sanırsam. şaşırtacak galiba...

    sardunya'ya

    ahşap mavi pencere önünde
    tuzlu bir toprak çanak
    ve çizik bir taraça üstünde
    merakla tepeden bakar
    pempe kıvırcık sardunya.

    açar gözlerini
    gece yıldıza gündüz maviye
    kısar gözlerini
    ama hep kendine.

    dünya dediğin yer
    böyle bir taraça önü işte
    sen herkese böyle tepeden
    ıslık çalıp çalıp dalgacı
    ulaşılmaz güvenle
    ve pırıl pırıl bakarken,
    başını sana dineltip
    zahmetle yukarı bakan
    bir dünya fanisi
    bir dünya delisi
    yok mudur?

    olmaz mı
    böyle de güzel
    açılmaz ki!
    2 ...
  26. 39.
  27. sardunya'nın cevabı

    açıyorsam kendime
    üstelik;
    tuhaf yabancı
    bundan sanane!

    böyle kafana,
    benim kıskanç kuzenim
    itelediğim eski kısır çanağı
    bir güzel yersin işte.
    2 ...
  28. 40.
  29. sabah duyulan o neşeli sese;

    bir bahar sabahı
    açılan pencere ferahlığısın

    taze havanın
    içerlere sebepsiz hücümusun.

    bir titrek mumun
    pırlanta yüzünde asılı kalan
    ışığındaki kızıllıksın.

    iyi ki de varsın.
    4 ...
  30. 41.
  31. arkadaşım hurrem'e

    her kahkahanda gizlenen hüzün

    her kahkahanda gizleniyordu hüzün
    dişlerinin arasında gıcırdıyordu
    kalaylı bir neşe saçılıyordu
    ve gözlerin
    bir çalılığın
    tam merkezinde toplanıyordu
    öyle keskin
    öyle derin
    ve parlak
    yörüngeli bir gezegen
    oluyordu.
    2 ...
  32. 42.
  33. leylak kokulu kıza:

    sersem ağdalı bir bahar günü
    seni gördüm açmıştın bahçede
    büyümüş kocaman lila gözleriyle
    ansızın girdi içime bir kız çocuğu.

    küçük kız;
    nedir elindeki diye sordum
    cevap vermedi önce.
    sonra dudak büktü omuz silkti
    ve umarsız umarsız
    gözlerini bana dikti.

    hiç birşey konuşmadan
    kayıtsız bir eda ile
    çıkardı tek tek
    içimdeki tüm mermileri
    minik elinden diğer ak eliyle
    tuttuğu kavonoza.

    pıt... pıt...pıt...
    sufi sesler yankılandı.

    sadece renk değil ki leylak
    kokusu artık liladan daha da mor.
    delik deşik bedenimden içerlere
    kokuyu taşıyan jokeylerle
    yağız atlar hücüm etti.

    izlerken onu öyle tepeden
    artık düşünmeden de edemem.
    içimde toplanan koku demetinin
    ve güneşin son tayfısın sen.
    *
    * ayrıca: tayf
    2 ...
  34. 43.
  35. bana anahtar kelimeyi veren'e: * *

    senli benli şiir:

    istanbulda sen
    sandalların köpüklerinde bir martıydın
    ve kıyılarda bekleyen seni ben.
    gözlerin kocaman açılırdı rüzgarda
    uzun saçlarında dağılan kederler.
    ve gözlerimizdeki ışıktı
    ben deniz fenerine seni bana getiren...
    *
    3 ...
  36. 44.
  37. rapunzel saçlı bir güzel'e:

    ey güzel;
    tel tel uzun uzun yarışan
    katran karası saçlarını
    at hadi pencerenden.

    bir vahşi kısrak canlılığıyla
    savur aşağı rüzgara

    tutsun pamuk ellerim
    ve suskunluğunu bozan bedenim

    incitmeden
    sana kanatlanırım ben
    çünkü ayaklarımı
    yerden kesen sen...

    ellerim tutar mı dersin
    merdiven saçlarından
    ve havalanır mı ruhum
    seni incitmeden?
    *
    3 ...
  38. 45.
  39. ota;

    yeşil renklidirsin mi ki?
    fotosentez yapar durursun.
    dünyadan haberin yoktur,
    ot geldin,
    saman gitmektir en büyük başarın.

    boka;
    rengin türlü türlüdür,
    kıvamın çeşit çeşit.
    kimisi utanır gizler seni,
    kimisi umursamaz arkasına bakmadan terkeder seni.
    kokundan anlaşılır nerede olduğun,
    üstüne basıldı mı çıktığın yere küfür edilir mutlaka.
    2 ...
  40. 46.
  41. merdiven saçlıya:

    saçları köpük köpük
    merdiven saçlı güzel
    lodos çıktımı sana
    gözlerin süzülür ufka
    dudakların kıpırdar
    can havliyle bahara.

    gülümseyişinde alay
    seni alır götürür,
    seni alır götürür
    içindeki çocuğa.

    tut ellerimden çocuk
    tut...
    ama bakma,
    bakma bana.
    durduk yerde
    fırtına çıkarma.
    *
    4 ...
  42. 47.
  43. leylaklar açarken:

    leylaklar açarken sevdim seni.
    öyle sarhoş bir iklimdeyim
    önce ayaklarım dolanır
    sonra kollarım sarmalar
    sırnaşık neşeyle seni.

    senle gönüllü kavga ederim
    okkalı bir dayak da yerim
    ruhum mosmor kesilir
    ve bedenim;
    artık sersem olmuş lila

    sonra aynada kendi halime
    bakıp bakıp sırıtan,
    dudaklarımdan incecik sızan kan
    ve kan kırmızısı neşeme
    kahkakayla gülen
    ben serseri adam;

    leylaklar açarken
    sevdim
    seni.
    *
    4 ...
  44. 48.
  45. versiyon 2; leylaklar açarken:

    leylaklar açarken sevdim seni
    sarhoşum, iklimindeyim.
    leylak şarabımı
    burnumla içiyorum artık.
    bıkmak mı dersin
    tıksırmak mı?
    yok yok
    öyle değil..
    öyle kendinden
    ve öyle naif.

    sarhoşum
    mor bir ölümüm sana
    cennetine girerken
    içimdeki nehir
    artık güneşte
    açılıp saçılan
    vira vira akan
    bir lila.
    *
    4 ...
  46. 49.
  47. uyuyan güzel'e;

    bir sabah;
    ağır uykusunda bir güzel.
    habersiz bir tebüssüm yüzünde
    açmamış tomurcuk dudağında
    daha ilk sabahda ışığını bekleyen.

    uzun merdiven saçları
    yanağına yapışmış,
    nerdeyse düz olmak için
    ne kadar da hevesli?

    bir çizgi çekmiş alnına
    nar çiçeği rengi yastığı.
    öpmüş öpmüş geceden
    bir iz bırakmak istemiş
    ıssırmış en azı dişi!

    perdeden sızan güneşin
    haince gerdanına sızdığı,
    bütün bu habersiz
    miskin uykucu halleri
    ne kadar da sevimli?

    seni görmek böylece,
    tek gözlü bir korsanın
    kılıcıyla gönlüme
    sarhoş haliyle çizdiği
    kanı kurumamış pıhtılı
    yeni bir yara izi!
    *
    4 ...
  48. 50.
  49. uykulu ses'e;

    uyanmak mı dersin
    uyanmamak mı?

    hafifmeşref uykusu
    cennete girip çıkar gibi gebe.
    sesi billur safkan beyaz at
    kımıldanır tembelce.

    azıcık aralanan dudağından
    yayılır fısıltılı bir terane.
    bu kendinden bestesiz şarkısı
    bülbülden de ziyade.

    bu mağrur uykulu sabahta
    tar'lar çalar gönülde
    ve tellerinden yayılır
    billur akan pür neşe.

    uyanmak mı dersin
    uyanmamak mı?
    hadi canım
    sen bilirsin. *

    (bkz: tar)
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük