gerçi bu seçimde dersim'de bazı densizlikler yaptılar. bağımsız sosyalist aday murat kur'un adaylığını hazmedemeyip kimi saçmalıklara imza attılar ve atıyorlar. mağduriyet ilginç bir ruh halidir. mazlum kendisini kaybederse kendisi de bir yerlerde, yani o sandıkta ve halkın vicdanında, kaybolur.
dtp yani demokratik toplum partisi.kelime anlamlarıyla inceleyecek olursak demokratik yani demokrasiye uygun olan veya demokrasiye uygun davranan demek.demokrasi'nin anlamını da hatırlatmakta fayda görüyorum demokrasi basit ifadesiyle; * halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi anlamına gelmektedir.toplum ise aynı toprak parçası üstünde yaşayan ortak çıkarları olan insanların tümü anlamına gelir.zaten başımıza ne geliyorsa sık kullandığımız kelimelerin anlamlarını iyice öğrenmediğimizden geliyor.neyse bunları hatırladıktan sonra demokrasinin bazı gereklerinden bahsetmek gerektiği kanaatindeyim.kendisine demokrat diyen bir parti hiçbir menfaat grubunun maşalığını yapmaz.hele hele gücünü anayasal düzenden almış ve yetkileri bu yasalarla belirlenmiş bir parti, ülke güvenliğini ve demokratik düzeni tehdit eden terörist bir örgütün maşalığını yapamaz.demokratik bir parti rakiplerini tehdit etmez güven verir.demokratik bir partinin görevi toplumu germek değil uzlaştırmaktır.ayrıştırıcı değil birleştirici olmalıdır.işin bokunu çıkarmamaıldır.istekleri,arzuları saçma da olsa (dikkat!) çözümleri dışarıda değil içeride aramalıdır.kendisini sol çizgide gördüğünü söyleyip faşistlik yapmamalı kendine güldürmemelidir.aldığı 2 milyon oya ihanet etmemelidir.işini yapmalıdır.aksi takdirde doğal olarak kapatılır ve bu da bazılarının düşündüğünün aksine anti-demokratik bir hamle olmaz.
ülkenin felaha ermesi, gazinin * hedef göstermiş olduğu muasır medeniyetler seviyesine çıkabilmek için bir tane bile politikası olmayan, varsa yoksa gerginlikten beslenen ülke törpüsü.
bi tane de ülkemize faydalı olumlu bir katkınız olsun lan.. bir tane..
her fırsatta devrimci, ezilen halk polemiği yapıp amerikadan medet umanların partisi. sanıyorlar ki amerikanın çok ta umurunda kürtlerin özgürlüğü, sanıyorlar ki amerika onlara özerkliği özgür yaşasınlar diye verecek. doğunun ya da kürtlerin amerikadaki tek değeri bölgedeki su kaynaklarıdır. bölgenin doğal kaynaklarıdır. kürtler amerikanın bi tarafının umurunda değildir. doğu, şu haliyle güçlü sayılabilecek bir türk devletinin elindeyken bölgeye adımını atamayacak olan amerika, bir sürü andavalın kürt temsilcisi olduğu zayıf bir kurdistan devletine elini kolunu sallayarak girecektir. yüzyıllık kardeşine sırt çevirip, amerika bize devlet kuracak tililililili diye bağıranlar bu partiye oy vermektedir.
yanlılarına doğum kontrol hakkında bilgi verilmesi gereken partidir. şimdilik %5 olan bu kesimin üyelerinin her birinin 5-10 tane çocuğu olduğunu düşünürsek, bir dahaki seçimde 18+ olmuş birer seçmen olarak karşımıza çıkacağını bilmemiz gerekir.
kimden ne istediklerini daha çözememiş oluşumdur efendim.
abd başkanından özerklik isteyeceklermiş.. afedersiniz de abd başkanı satın mı aldı bu toprakları ?
o size özerklik verse, biz eyvallah mı çekeceğiz ?
bi düşünün bunları bakalım.
türkiye'nin ellerine devlet değil, başka birşey vermesinden sonra ağlayarak babacığına koşan sözde partidir. babası da obama oluyor burada.
"baba topum bahçeye kaçtı ama komşu vermiyor ühüü." diye ağlayın. aha aha...
her isteyene toprak versek, şimdi adada yaşıyor olurduk ulan. bütün avrupa'ya karşı savaştık da kurtardık bu vatanı. şimdi size mi verelim onu? makul olun azıcık da insan yerine koyalım bari sizi en azından.
parti genel başkanı ahmet türk obama dan özerklik talebinde bulunacakmış.
allah ım delireceğim bu ülke obama nın mı? gel bizden iste ne istiyorsan da al üçün birini.
amerikadaki ırk kavgaları, kanadadaki ayrılıkçı akımlar, belçikadaki flamanlarla walonların arasındaki etnik çatışmaların sistem üzerinde yıkıcı bir tehlike yaratmadıklarını bilmezler, bilmez görünürler...
yaptıklarıyla konuştukları çelişen parti.sürekli kardeşlikten yana barıştan yana atıp tutan ama bunu en çok bozanlar da kendileridir ayrıca. ne sevinçleri sevince ne de üzüntüleri üzüntüye benziyor. ama her iki olayda da verilen tepki aynı. caddede sokakta ne varsa kırmak dökmek. ha bir de biz yıllardır eziliyoruz, biz mazlumuz v.s. acımtrak söylemleri.bu seçimde de kazandıkları yerlerde misal van, her yeri yıkıp geçtiler. kaybettikleri yerde de misal ağrı, yine kırıp geçtiler. bunların sadece demokrasi, barışta değil insanlık kavramlarında bir tuhaflık var.
demokrasi demek, çok seslilik demektir.
her kafadan bir ses çıkması değil, herkesin sesinin duyulması demektir.
yani herkes kendi meramını anlatabilmeli, sesini duyurabilmelidir.
bugün baktığınız vakit türkiye kürt orjinli vatandaşlara da sahip bir ülke. fakat onlar da türkiye vatandaşıdır. hoşlarına gitse de, gitmese de değiştirilemeyecek bir unsurdur bu. osman baydemir bile oy vermeye giderken gururla üzerinde ay yıldız olan kimliğini elinde taşımaktan imtina etmiyorsa şüphesiz o da türklüğünden utanmıyordur.
herşey güzel buraya kadar. peki yanlış nerde?
demokratik toplum partisi, hadeplerin, dehapların, deplerin, yani geçmişten bugüne denk kürtlerin isteyipte başaramadığı mecliste olma ütopyalarının postmodern bir simgesi. nitekim bu sefer tutunabildiler de bir şekilde. olması gereken de budur. parti demek, aynı görüşe sahip insanların bir arada olması demektir. gelgelelim dep'ten bugüne, her ne kadar meclise de girseler bu vatandaşlarımız hiç aşama kaydetmemişler. sanki söylenen sözlerin, yazılanların, gün gibi açık gerçeklerin hiç önemi yok gibi hep aynı ütopya. gerçi bir vurdumduymazlık, bir bana dokunmayan yılan bin yaşasıncılık toplumda da mevcut. bu sorunlar atlatılacaktır birgün.
ancak daha vahimi demokratik toplum partisinin faşizm üzerinden ve daha önemlisi kürt toplumu üzerinden rant elde etme çabası. efendim dtp bugüne kadar kürt vatandaşları galeyana getirmeye çalışmaktan başka, onlara yararlı olacak ne yaptı ben bunu çok merak ediyorum. dağdan yeni inmiş dünün teröristlerinden politikacı ürettiler. ve bu sanki kürt milletinin sesiymiş gibi gösterdiler.
gözümüzün önünde bir terör örgütü, eğrildi, büküldü, bir şekle girdi. iş bittiğinde yasalar dahilinde yani modern deyim ile ''legal'' olarak karşımıza çıktılar.
ekmeğini suyunu, silahını, üstünü başını amerikadan ve büyük ölçüde avrupadan alan bu örgüt, yani bu ''küçük amerika partisi'' bir anda türkiye büyük millet meclisinde kürtlerin kurtarıcısı olarak kendine yer buldu.
buldu bulmasına ama mantık hataları ortada, kimin nereye ve neye hizmet ettiği ortada, mitingler, konuşma tarzları, kirli emeller, piyonlar ortada. o kadar belli ki herşey.
bakın bugün sözlükte bile mahir çayanlar, deniz gezmişler tartışılıyorlar, hala. fakat bunun rahatsız edici tarafı onları bu dtp kafasında, amerikancı kürtlerin sahiplenmiş olması. ben şahsen kürtlerin bağımsızlık davasına inanmıyorum. bağımsızlık herkes için başka bir anlam ifade edebilir. önümüzde türkiye'nin bir bağımsızılığını kazanma örneği var. türkiye bağımsızlığını kazanırken ne amerika'nın, ne de bir başkasının mandası altına girdi. aksine hepsine rest çekti.
şimdi niye bağımsızlıkla bu kadar kafasını bozduğunu anlamadığımız kürt kardeşlerimiz amerika ve ab mandası altında, hepsi de komünizmi ve marxismi sanki kendilerinin ürünü gibi benimseyerek bir bağımsızlık savaşı içindeler. yani etrafa öyle gibi gösteriyorlar.
bütün saçmalık ta burda zaten. bu manda anlayışı içinde kim, kimden bağımsız olmak istiyor anlayamadım. dahası amerikayla bu kadar iyi ilişkiler içinde hala nasıl mahir çayan'ın izinden gittiğini iddia edebiliyorlar onu anlamıyorum.
toparlarsak, dtp her mitinginde birilerine nefret kusuyor, birilerinden öç istiyor, toprak istiyor, bir katile lider diyor ve dua ediyor.
kürt halkı da aynen onların bu galeyanına düşünmeden zevkle geliyorlar.
dtp amerika'nın kucağında, kürt vatandaşlarımız da dtp'nin avucunda.
dağdakiler de, meclistekiler de keselerini amerika ve ab'den dolduruyorlar. bir dediklerini de iki etmiyorlar.
dtp'nin amacıysa kürtlerin selameti değil, daha doğrusu yaptıkları politika kürtler için değil.
türklerin aleyhine sadece. abd'nin emri, ab'nin kavliyle.
amerika ve avrupa birliğiyse, iki süper emperyalist. ihya olmuşlar. piyonları koymuşlar. viskileri ellerinde, keyifle satranç oynuyorlar.
olan da hem türk'e, hem kürt'e oluyor.
***
kürtler, sesini en çok duyurmasını istediğim halk şuan. ama kendi seslerini, amerika'nın değil.
üzerlerinden rant sağlayan çakalların, köpeklerin değil.
kendi seslerini.
***
demokrasi, çok seslilik demektir. bir çok insan'ın, dikkat edin insan diyorum, sesini duyurabilmesi demektir.
birilerinin "laiklik elden gidiyor" düşüncesiyle parti kapatmaya uğraşması güzel, laiklik bu ülkenin temel ilkelerindendir, değiştirilemez. Açılan dava çok yerinde bir dava idi. peki; bu parti ise alenen bölücülük yapmakta ve ülkemizin bölünmez bütünlüğünü bozma çabaları içine girmektedir. bana göre laiklikten daha önemli olan bölünmez bütünlüğümüzü bozmaya çalışan bu partinin hala dava edilmemiş olması durumu şaşırtıcıdır. dtp hakkında dava açma görevinin chp'ye veya akp'ye düştüğünü düşünüyorum(hatta ittifak bile kurabilirler). çünkü bunu mhp yaparsa yobazlıkla suçlanacaktır ve yapmamalıdır da..
her zaman bu ülkede demokrasinin olmadığından,güçlünün güçlüyü ezdiğinden yakınan kürt halkının sesi olduğunu idda eden partidir. ancak; kendileri de güçlü oldukları diyarbakırda akp konvoyuna saldırıp bikaç kişiyi hastanelik etmişlerdir.nerde demokrasi?
ihaneti, nankorlüğü, komşusunun sinsi sinsi kuyusunu kazmayı bir şeref bilen varlıkların toplandığı oluşum.
devletin tüm imkanlarından faydalanasına rağmen o devlete ve o devletin milletine bok atmaya çalışan, büyük güçlerin maşa olarak kullandığı varlıkların toplanma yeri.
29 mart 2009 yerel seçimleri sonrası,doğu ve güneydoğu anadolu bölgesinde kazandığı şehirlerde,pkk bayrakları ve abdullah öcalan posterleriyle kutlama yapan,kaybettiği yerlerde ise belediye binalarına,adalet saraylarına,hükümet konaklarına saldırılarda bulunan,artık dağ kanadıyla şehir kanadının bir farkı kalmamış olan,-devlet,millet,vatan düşmanı- bir seçmen kitlesine sahip siyasal oluşum.