Bir ülkede, demokrasinin gelişmesi ve demokratik kurumların korunması ancak tüm kurumların bu sistem üzerinde oybirliğine varmaları ve halkın da özgürlük ve temel haklarını garantiye alan bir rejimi korumaları yönündeki hassasiyetine bağlı olduğu açıktır. Biraz gerilere gidersek, bu ülkede her ne kadar sevmesek ve karşı olsak da, demokratik yollardan göreve gelmiş bir başbakana, atanmış bürokratların hakarete varan ağır sözler söylediğini, yine demokrasiye balans ayarı yapmak için güç gösterilerinin düzenlendiğini,
bu ülkenin saygın gazetecileri hakkında psikolojik yıldırma operasyonları düzenlenerek haklarındaki asılsız istihbarat raporlarının sekiz sütuna manşet ülkenin en büyük gazetelerinde yayınlanarak cadı avları başlatıldığını, hukuk devletinin en temel haklarından birisi olan ifade özgürlüğüve özel yaşamın gizliliğinin ayaklar altına alındığı günleri hatırlayabiliriz. Bu tip hatıralarımızın olması, demokrasiye sahip çıkmadaki kararlılığımızı artırması gerekiyor
Türkiye, demokrasinin ortadan kaldırıldığı dönemleri, başbakanların ve bakanların mahkemelerde yargılanıp idam edildiği, ülkenin düşünen insanlarının bir daha dönmemek üzere evlerinden ayrıldığı, acıların ve hüzünlerin yaşandığı günleri hatırlayarak, demokrasiye ve özgürlüklere daha fazla sahip çıkmalı, bu ülkenin insanlarının, aydınlarının, anti-demokratik hareketler karşısında cesaretle demokratik rejimesahip çıkmasını bilmeli...