birçok kişi tarafından hala anlaşılmakta zorlanan açılım. anlamak mı istenmiyor yoksa anlayacak zeka mı yok acaba? hükümet diyor ki türkiye'de demokratik sorunlar var ve bunun için yapılması gerekenleri beraberce belirleyip bir şeyler yapalım. yani somut bir öneride bulunmuyor. konuşulmaktan kaçınılan bir soruna çözümler bekleyen bir iktidar var. bizim aydınlar ise hükümete sorunu sen çözecek çözümler öner ve biz istersek kabul edelim. bu yapıcı olmaktan uzak yaklaşım ile çözümsüzlüğe hizmet ediliyor. demokratik haklar demokrasi ile çözümlenemez haklardır. ancak siyasi liderlerin oy kaygısını ve rantını bir kenara bırakarak topluca yapabilecekleri bir değişiklikle mümkün olur.
konumuza geri dönersek sorun demokrasinin sınırlarını çizmek. demokratik açılım demekten kasıt demokrasinin sınırlarını yeniden çizmekle ilgili bir açılım. basit demokrasilerde fransız ihtilalinden sonra çıkan çoğunluk halk ne derse doğrudur anlayışı yanlıştır. türkiye cumhuriyeti kurulurken aynı anlayışla kurulmuş ve "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" denmiş. fakat gelişmiş demokrasiler fransız ihtilalinin yarattığı anlayışın bir zaman sonra çoğunluğun azınlığa zulmü haline geldiğini ve çoğunluğun değişen fikirleri nedeniyle demokratik haklarda bir standardizasyon sağlanamadığı görülerek değiştirilmiştir. belirlenen insan hakları ile demokrasinin uygulanacağı sınırlar çizilmeye çalışılmıştır. türkiye ise egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu anlayışından, demokrat parti ve menderes zamanındaki uygulamalar nedeniyle bu kadar sınırsız egemenliğin millete fazla geldiği, azınlıkta kalan muhaliflere eziyet haline dönüştüğü ve bunun temel hak ve hürriyetlerle sınırlandırılması gerektiği anlaşılmış ve bir darbe sonucu egemenliğin sınırlarını çizen anayasa maddeleri eklenmiş, bir anayasa mahkemesi kurulmuştur.
şimdi ise aynı hatayı halen yapıyoruz çoğunluk olan bizler azınlık olan ve mevcut durumdan rahatsız olanlara hak vermemeye direniyoruz. 1961 anayasasında bir çok özgürlük ve insan haklarına uygun yapılar sonraki darbelerle anayasadan çıkarılmış ve sorunlar giderek artmıştır. 1961 anayasası dahi yeterince insan haklarına uygun olmadığı halde sonraki anayasalar gerici cuntacılarca daha geri götürülmüştür.
sonuç olarak ben şöyle görüyorum. kendini aydın, bilgili gören ve eskiden hastasının haklarını önemsemeyen doktorlar vardı. hastasına sormadan, hastalığının ne olduğunu anlatmadan kafasına göre tedavi ederdi. şimdi hasta hakları çıktı ve hastaya yapılacak her uygulamayı derince anlatmadan bir şey yapamıyorlar. demokratik sınırları çizen insan haklarının belirlenmesinde aynı eski gerici, mutlak gücü elinde bulunduran doktorlar gibi siyasetçiler var. hasta adam geliyor, sorunlarını anlatıyor, daha önce verilen ilaçlardan fayda görmediğini, hastalığının ne olduğunu doktorun anlatmasını istiyor. ancak bizim doktor hala geçmişte kalmış sen turp gibisin, bir sorunun yok diyerek aspirin verip kanserli hastayı evine gönderiyor.
son birkaç aydır türkiye'de açılım rüzgarları esiyor. kimi kürt açılımı kimi ise demokratik açılım dese de bu açılımın içeriğini bilen birine henüz rastlayamadık. ne halkın birşey bildiği var ne de açılımı yapanların. Daha açılımın ilk icraatı olarak, kandil'den gelen 13 teröristin davul zurna eşliğinde karşılanmasını ve türk halkının terörle ilgili hassasiyetini birlikte değerlendirdiğimizde ülkenin şuandaki karışık durumunun ve açılımın hiçbiryere varamayışının açılımın tohumunda olduğunu rahatça görebiliriz. ilginçtir ki bu açılımdan ne türkler memnun ne de kürtler. ipler bu kadar gerilmişken bir de üstüne dtp'nin kapatılması, provakatörlerin ekmeğine yağ sürdü. Şimdi dükkanlara, belediye otobüslerine molotof kokteyli atmak ve havai fişekle polise saldırmak için kendilerince çok geçerli nedenleri var. ülkedeki tablo gerçekten iç karartıcı ama ben çok daha kötü günler yaşayacağımızı düşünüyorum üzülerek. dolapderede göstericilere kuru sıkı silahla ateş açan kişinin polise verdiği ifadede '' Birisi geldi, yapmam için 500 TL verdi ben de yaptım '' demiş olması , muş'ta 2 kişinin ölmesi birilerinin düğmeye bastığını ve olayların sistematik ve bilinçli bir şekilde planlandığını düşündürdü bana. yani senaryo yazıldı ve birileri oynamaya başladı. ve biz yine yönetmeni, senaristi tanımıyoruz. figüranlar belirleyecek herşeyi bu filmde tıpkı 12 eylül'de olduğu gibi. umarım bundan 30 sene önceki sahneleri tekrar yaşamayız ve açılalım derken boğulmayız.
ne güzel ilerliyor ya bu açılım. gerçekten toplumsal barış sağlandı. zaten akp de çok nefis bi parti. haliyle yaptığı her icraat da nefis oluyor. acayip güzel bi parti. ben çok seviyom şahsen. demokratik şakirtler de şimdi yazsın benden sonra. övsünler bi güzel.
şimdi düşünün, ülkenizin bir kısmında devlet çalışamıyor görünen sebeb terör olması, örnekse, okullar adam gibi açılıp kapanmıyor, imar hizmetleri verilmiyor, hukuk işlemiyor, cinayetler işleniyor ama savcı denetiminde degil, bir çok ev elektirigi para vermeden kullanıyor, neredeyse herşeyin serbest oldugu belki adam öldürmenin bile serbest oldugu, o kadar ki, köy basmanın, ya da emniyet amiri öldürmenin serbest oldugu bir düzen.
köy basılır kim bastı pkk, peki savcı gitmesine gerek yok, askeri bölge nasıl olsa, mayın patladı 6 asker şehit ulan kim koymuş mayını hangi hayvan, pkk he tamam o zaman, peki mayının menşeine kim bakacak savcı, savcı geliyor mu olaymahalline hayır neden askeri bölge!! 16 bin faili mechul olmuş peki hiç birisinde savcı denetimi var mı yok, neden askeri bölge, peki gecen yıl bir dizi işledi maras kalkışmasını, neydi ordaki olay, hükümeti sıkıyönetim ilan ettirmek için zor durumda bırakmak, peki bunu kim istiyor, kalkışan teröristle mi? hayır ne alaka, peki kim?
bu ülkede asker, 4 kere darbe yapmış.
taraf aktütün saldırısının canlı kaydını, video ögrüntülerini yayınladı, 5 saat izlenmiş terörist, sonuc, bilmem kaç askerimiz şehit, nasıl yani diyeceksiniz tam, askeri savcılık inceleme başlatmış, komutan kızmış, ulan kim sızdırdı bu filmi!!!!! siz zannedersiniz ki izleyip tedbir almayanlar ceza alacak , açıklanmadıgı için böyle şeyler, vatan sagolsun...
askerimzin başına çuval geçirilir k ırakta, peki onların komutanı emekli olunca ne yapar, güvenlik şirketi kurar abd ye paralı askerlik yapmaya başlar, kimse sorarmı ondan ulan bu çuval hadisesi nasıl oldu diye, sormazlar!!!
demokratik açılım, ergekondan sonra türkiye de başlayan, hukuka sike sike uyma operasyonuna, yani ülkeyi hukuki bir alt yapıya kavuşturma operasyonuna güneydogu bölgesinide oturtma girişimidir, bundan sonra, bölgeye bir hakim atandıgında işi ciddiye alsın diye evinin yanına bomba atacak bir general oraya atanmayacak, mhp genel başkan danısmanı generalin açıkladıgı , evet evlerinin yakınına bomba attırırdık yni gelenleri, ciddiyetin farkına varsın diye!!!
uyusturucu parası ile ülkenin azına sıcmaya çalışan bu ergenekon pisliklerinin hesap sorulmaya başlandı, sahi, gaffar okan ı hani pkk öldürmüştü, iddianame öyle demiyor ama, 3 tanesi görevli subay 4 tanesi korucu 7 kişi öldürdü diyor, bizzat arabayı kullanan adam diyor bunu.
her ne hikmetse, normal vatandaşın sahip olmadığı masum vatandaşların kullandığı belediye otobüsüne molotof atma, devletin polisine kafam kadar taşları sallama, sokaklarda havai fişeklerle terör yaratma, suçsuz insanların arabalarını, evlerini yakma, ellerinde terör örgütü paçavraları, apo posterleriyle halkı provoke etme vb. gibi zilyon tane özgürlüğü ve hakkı bulunan bir etnik gruba yönelik olarak geliştirilen açılım projesi.
hayır hepsi tamam da anlamadığım şu; belki de benim biçare dimağım bunları çözmeye muktedir değildir. ama şimdi ben kalkıp da etrafdan eşimi dostumu toplayıp, yüzüme bir poşu takıp bırak taşlamayı polise bağırsam, provoke etsem, belediye otobüsüne bırak molotofu sapanla taş atsam götümden kan alırlar, ki normaldir. toplum düzenini bozan bir vandalın hakkı budur. bu adamlar hem tüm bu haltları yiyip daha da hak istemektedirler. bu adamlar, hala dha eşit değiliz diye bağır maktadırlar. değiliz tabi aq, benim bu vandallıkları yapma özgürlüğüm yok senin gibi. benim senin gibi yasadışı yürüyüş yapma, slogan atma özgürlüğüm yok.
o değil de, bütün bu eylemleri gerçekleştiren toplum düşmanlarına bu cüreti veren nedir ? açılımın kilidi bu sorunun cevabında yatmaktadır.
Bir ülkede bir terör örgütü varsa onunla silahla mücadele edilir. Masaya oturulmaz.
Bu sürecin sevdiğim tek bir sözü vardı, " Kimse bizim karşımıza Türklükle, kürtlükle çıkmasın, biz her türlü milliyetçiliği ayaklarımız altına almış bir iktidarız." bu söz sözde değil özde uygulansaydı her şey farklı olabilirdi.
doğudaki en önemli sorunun feodalizm olduğu göz önüne alınırsa,bundan bahis bile edilmediğine göre olmayan açılımdır. Abd neyi açıp neyi kapatacaklarını söyler, sonra ülke de iç çatışma yaratabilecek ırkçılık ve düşmanlıklar baş gösterir.. sistem budur.