Yukarıdaki cümleyi çok seviyor olmama rağmen, çok fazla kullanan biri değilim, zira bir şey çok fazla ortalıklarda dolandırılıyorsa o şey ucuzlatılıyor demektir. Malum bu güzel söz de belli bir kesim tarafından hiç söylenmeyecek yerlerde söylenince, insan bir an durup, şöyle düşünüyor; şimdi ne alaka? Oysa bu söz'ün söyleneceği yerler bellidir, öyle her kafası atanın; söyleyeceği bir söz değildir.
son zamanlarda insanların kendi aralarında en çok konuştuğu şey; [eminim ki] idam'ın geri gelip gelmemesidir. Ve yine eminim ki bu konu, çoğu zaman kahve köşelerinde konuşuluyor. Her şeyin en güzelini ve en doğrusunu bilen kahve kültürüne sahip "milliyetçi ve ya da devrimci" vatandaşımız, haykırıyor; "yedirdiler bitirdiler memleketi" diye.
Onlar sözde haklı, özde ben haklıyım. Çünkü çok kızdım hatta üzerime benzin döküp, başbakanın kapısına dayanmayı bile düşündüm ama korktum. Şöyle haykıracaktım; paşam pardon başbakanım "nasıl yer bitirirsiniz bu memleketi" diye. Sonra cevabını da kendim düşündüm, büyük bir ihtimal başbakan; sevgili vatandaşım bunlar var ya, hepsi değil ama çoğunluğu, geçmişte kendilerini ayakta laiklik ile uyutup köle haline getiren iktidarların yemesine sessiz kaldı, sıra bana gelince birden bağırmaya başladılar anlamadım gitti diyerekten cevap verecek idi.
Sonra bir baktık laiklik gerçekten sorun olmaya başladı, mitingler düzenleyip, sahneye yaşlı bir kadın çıkarılıp;sen çıkarırsın başındaki örtüyü değil mi diyip kalabalığın önünde kadının başörtüsüne birisi sarıldı. Sonra bazı kadınlar tarafından Gazi Mustafa Kemal Atatürk resmen peygamber ilan edildi. Offf daha neler olmadı ki; örneğin: bazı tarikatlar türedi dahası türetildi hatta bu tarikatın şeyhi bir gecede rakı masasında uçmaya başlamış.
Tüm bunlar olurken ülkede, adı bölücü terör olan başka bir yangın harlanmaktaydı, yangın ile gencecik fidanlar kara toprağa gönderiliyordu ve hala gönderiliyor. Büyük şehirler ve güney doğu illerinde yakıp ve yıkarak gösteriler düzenleniyorlar, adına da barış ve demokrasi diyorlar.
8 Kasım'da Molotof kokteyl ile saldırı sonucunda ağır derecede yaralanan 16 yaşında bir genç kız geçen gün şehit oldu. Ağır derecede yandığı anda bile hep hayalleri aklındaydı 'Bu sene üniversite sınavına girecektim. Hayallerimi yaktılar' diyordu.
Bu sivillere yönelik ilk saldırı değildir, sonda değildir.
Ya bu kan, açılım ile duracak ya da idamlar ile duracaktır.
Bilmiyorum ne kadar doğru bir sonuç ama benim de tahminim aşağıdaki tabloda gözüken gibidir.
* idam cezasını yeniden getirecek partiye oy verir misiniz?
* evet - 73.65%
* hayır -26.34%
Silahlı eylem içinde olan her türlü oluşuma karşı idam cezasına evet diyorum.
idam cezasını kaldıran bugün muhalefette kalan sosyal demokrat, milliyetçi hareket ve merkezci mesutçuların yanaklarından öperim.
Biliyorum Sayın Kemalistler, bana çok kızacaksınız ama sizin hatalarınız yüzünden bu ülke bu halde. Size -Kemalist- dedim, diye inşallah tarafınızdan Atatürk düşmanı ilan edilmem, zira değilim. Ama siz bir şekilde yaparsınız.
idam cezası çözüm değil diyenlere de diyeceğim var; kuzularım benim çözüm ne peki? Ortada kan dökecek kadar bir sorun yokken çözüm nedir?
Milliyetçi kardeşlerim, sizler de kızacaksınız başbakanı haklı çıkardığım için, ne yazık ki adam haklı.
Son sözüm;
Barış ve demokrasi adına gösteri düzenleyenler, siz ne söyleseniz kendinizi paklayamazsınız, gidin Ak Parti binalarını taşlayın.
işte sizin öfkeniz bu kadar ucuzdur.
Türk Birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Şimdi söylenmesi gereken söz; Ne mutlu Türk'üm diyene. (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)