baskıcı ve başarısız inönü politikalarından usanan halkın sığındığı kaleydi 1950 yılında. inönü'nün chp'si o kadar başarısız olmuş ve halkın tepkisini ensesinde o kadar hissetmişti ki, mevcut meclisten (kendi içinden) göstermelik bir muhalefet çıkarıp sandıkta ezmek için dörtlü takriri göz ardı etti. bu bir nevi celal bayar ve arkadaşlarını muhalefete zorlamaktı.
ancak 1950 seçimlerinde inönü hiç beklemediği bir hezimet yaşadı. dp ezici bir çoğunlukla sandıktan lider olarak çıkıyordu.
bunun yanında daha önceden atatürk'ün ismet inönü'yü görevden alıp yerine celal bayar'ı getirdiğini ve ismet inönü'yü siyaset dışında tutmak için celal bayar'ın cumhurbaşkanlığını da desteklediğini unutmamak lazım.
1954 milletvekili seçimlerinde %57.61 oranında oy almış ve 502 milletvekili çıkarıp rekor kırmış parti.
bu zamana kadar hiçbir parti bu oranlara erişememiştir.
sn.süleyman demirel ve şürekası tarafından, geçmişte yüklendiği misyon ve yerine getirdiği işlevden * geriye pek bir şey kalmayacak şekilde içi boşaltılan parti.
1954 genel seçimlerini meclis’teki sandalyelerin %93’ünü (508 milletvekili) Demokrat Parti kazanmıştır.
Seçimlerin hemen ardından ise DP’ye oy vermeyen iller cezalandırılmaya başlandı.
CHP’ye oy veren Malatya ikiye (Malatya
ve Adıyaman) bölündü.
Mevcut beş milletvekilliğinin hepsini CMP’nin aldığı
Kırşehir, 30 Haziran 1954’te -DP’li milletvekillerinin oylarıyla- özel bir kanun ile ilçe haline getirildi.
1957 yılında genel seçimler yaklaşırken oy kaygısıyla Kırşehir tekrar il yapıldı.
sokaklarda başlayan halk ve öğrenci hareketleri demokrat parti tarafından örgütlenen silahlı çetelerce saldırıya uğrayıp, turan emeksiz gibi masum siviller ölmeye başlayınca ülke bir anda iç savaşın eşiğine gelmiştir. o dakikadan sonra rusya'nın bu ortamdan istifade edebileceğinden endişelenen abd menderes ve çetesinin biletini kesmiştir.
akademisyenler ve sivil toplum kuruluşlarına hazırlattırılan yeni anayasa türkiye'nin gelmiş geçmiş en özgürlükçü ve insan haklarına saygılı, demokratik anayasasıdır. 27 mayıs müdahalesini bir darbe ve cunta rejimine dönüştürecek isimlerin tasfiyesiyle türkiyede rejim neredeyse 1 yıl içinde normale dönecek ve 1971 yılına dek türkiye düşünsel iklim olarak dünya ile entegre, avrupalı olarak kabul edilen bir demokrasi olarak varlığını sürdürecektir.
1971 darbesi, erim hükümeti ardından gelen milliyetçi cephe koalisyonu (adı milliyetçi kendi ortaya karışık bir yapıydı. masonu, islamcısı, kürtçüsü çorba halinde bu çatıda toplanmıştı) ve 74 sonrası yaşanan ecevit - demirel kavgası ülkeyi 80 ihtilaline ama daha da kötüsü 3. dünya ülkeleri sınıfına sürükledi.
80lere gelindiğinde şili, arjantin, ispanya, portekiz, peru gibi sabah kalkanın darbe yaptığı demokrasiyi beceremeyen halklar gibi görülmeye başlandık dünyanın gözünde. zamanla ispanya, portekiz, arjantin, şili gibi ülkeler dahi demokrasiye evrilirken biz iyice irtifa kaybederek oğlancı şeyhlerin yönetimindeki arap kabile devletleri düzeyine kadar düştük...
1960larda demokrasi açısından adımız iyi kötü italya ile falan anılırken şimdi çöl bedevilerinden yada takım elbise giyebilmeyi becerenin başkan olduğu afrika muz cumhuriyetlerinden farkımız kalmadı.
türk cumhuriyetine ve devrimlerine karşı savaş açıp, feodaliteyi, gericiliği yüreklendiren, kürtçü etnik faşizmini alevlendiren süreç hep demokrat partinin mirasıdır.
baskı ve sansür konularında şimdiki akp'nin eline su dökemeyeceği işlere imza atmış serbest seçim yoluyla iktidara gelmiş türkiye'nin ilk siyasi partisi.
adnan menderes döneminde uyguladıkları baskı politikası öyle ağırdır ki; bu dönemde gazeteler hemen hemen sadece beyaz sayfa olarak basılmış hatta muhalefet partinin seçim gezisini izleyen gazeteciler polislere dövdürtülmüştür.
şimdilerde bu partinin adı ve yaptıkları demokrasiyle anılmakta tek taraflı yayın anlayışına sahip medya hala gerçeklerin üzerini kapatmaya çalışmaktadır.